Gerçekler

29 6 15
                                    






Kaçışın anlamsız olduğu yere geldiğimde her zaman bir cesaret akardı damarımda. Şuan da çaremin kalmadığı bir zaman dilimindeydim. Ölümü tercih edecek kadar cesaretim yoktu belki ama bu şehirde kalacak cesarete sahip gibi hissettim. Korku vardı içimde ama merak denilen garip duygu korkunun hemen ardında geziyordu. Bu şehir neden kurulmuştu? Ve kime hizmet ediyordu bu insanlar..

Gözlerimi kapatırken yutkundum. Belki de bu benim kaderimdi, ilk gelişimi anımsadım.. Belki ilk andan beri beni içine çeken bir kuyuydu, Barnabas. Korkutan ama içine çeken.. Gözlerimi açtığımda kararımı vermiştim. Başka bir ihtimalimin olmaması zaten mecbur bu kararı vermeme neden oluyordu ama içimden bir ses burada beni çeken şeylerin olduğunu söylüyordu. Belki korkumu yenmeye çalışıyordum kim bilir..

Tüm ciddiyetim ile tepemde dikilerek bana bakan Pamir'e baktım. Ruhsuz ve hissiz bir şekilde dudaklarımdan "Barnabas," kelimesi döküldü.

Hemen sonra yanımda hareketlenen Bora'ya baktım. Öfkeyle ortada duran masaya bir tekme geçirdiğinde irkilmemiştim bile. Sanki artık vücudum buranın korkusuna alışıyor gibiydi. "Almila, seni buradan çıkaracağız. Sen buraya ait değilsin!"

Ona inanmak isterdim. Ama o bile kendi dediğine inanmazken bu mümkün değildi. Sebastian yerinden fırladı. "Bok çıkaracağız. O da artık Barnabas üyesi. Bir tek sen kabullenemiyorsun, kız bile kabullendi."

"Evet kabul etmiyorum. Lan onun harika bir hayatı var. Bizim gibi hiç olmasına göz yumamam!"

Benim mi harika bir hayatım vardı? Duyduklarımla güldüm. Histerik gülüşüm bana bakmasına neden olmuştu. "Hayatım hakkında ne biliyorsun söylesene!" dedim alayla.

"Etrafında pervane olan insanlar mesela. Sana aşık olan bir adam mesela!"
Dediği şeyle kaşlarım çatıldı. Hakan'ın hislerinden haberi olduğunu düşünmemiştim. "Vazgeçemeyeceğin daha bir çok şey!"

"Ama vazgeçtim," diye bağırdım. "Başka şansım yok!"

"Olabilir," dediğinde sesinde ümit kırıntıları vardı. "Seni yine gizlice çıkarırım. Hakan'la çok mutlu bir hayat yaşayabilirsin."

Kafamı iki yana salladım. Bunun mümkün olmadığını gayet iyi biliyordum. Beni çıkaramazdı, eğer çıkarırsa yine kendini ölüme sürüklerdi. Neden kabul etmek istemediğini anlayamıyordum.

"Lan oğlum bu kızı orada yaşatırlar mı sanıyorsun?" dedi Pamir. Yaşatmazlar mıydı!? "Çıktığı an o pislik herif kendi koymuş gibi bulur."

"Hakan'la mutlu olurmuş! Güleyim bari.." diyen John'a baktım. "Haldun Toksoy anında harcar kızı, ne torununa ne gelinine acıyacak bir adam değil!"

Bora en sonunda oflayarak yanıma oturdu. Başını iki elleri arasına alıp baskı uygularken benim için endişenlendiğini görebiliyordum. "Başka şansımız yok yani!" dediğinde kabul etmek zorunda olduğunu yeni farketmiş gibiydi.

Mati sessizce koltuğun kenarına oturup elini Bora'nın omzuna koydu. "Böyle yapma onu daha çok korkutuyorsun," dedikten sonra gülerek konuşmaya devam etti. "Görende yaşanmayacak bir yerde olduğumuzu zanneder! Aslında burası o kadar da kötü bir yer değil."

Kaşlarımı çatarak ona baktığımda anlamaya çalışıyordum. Bu çocuk neden burayı bu denli seviyordu ki!

"Grubumuzda artık bir kız var ya! Şaka gibi.." diyerek çaprazımda kalan diğer koltuğa yerleşti. Kimseden ses çıkmazken konuşmasına devam etti. "İlk önce sana bir takma ad bulmamız lazım. Sonra senin için bir oda hazırlamalıyız. Hafta sonuna az kaldı, locada yapacağın yemin hakkında senin için bir örnek çıkarabilirm.."

MİLENYUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin