Medya: Paper Hearts (Jungkook)
Bu dünyadaki her yaşam bir nefesle başlar ve bir nefesle son bulur. Hiç değişmeyen bu kuralı kim bozabilir ki? Bence zamanı durdurabilen ve geri sarabilen birisi olmadıkça bu mümkün olmayacaktı...
Peki aşk? Zamanı durdurabildiği doğru muydu? İnsanın bedenini esir alan, hem üşüten hem de kavuran bu duygu her insanın başına gelir miydi?
"Micha yine nerelere daldın?"
"Özür dilerim hocam."
"Evet nerede kalmıştım? Heh! Tüm fizik yasaları..."
Kalemimi defterin üzerine fırlatırcasına bıraktım. Fizik dersi benim anlayamadığım tek dersti ve ben bu derste sürekli hayallere dalıyordum. Fizikçi babama 'dikkati dağınık' demiş. E baba fizikçi sıkıcı ise ben ne yapabilirim?
'Sonra da fizikten neden anlamıyorsun kızım?' diye soruyor.*zil sesi*
Kitaplarımı çantama tıkıştırıp koşar adımlarla sınıftan çıktım. Okulda daha fazla kalmak istemiyorum. Tanrı aşkına! Okulun kapanmasına kaç gün kaldı?
Telefonumu çıkarıp okul günlerini sayan uygulamamı açtım.2. Gün
"..."
Okul dün açılmıştı dimi ya? Biri beni öldürsün ciddi ciddi söylüyorum öldürsün biri beni!
Evim okula yakın olduğundan 10 dakikalık bir yürüyüşün ardından varmıştım. Her zaman olduğu gibi pencereden etrafı mobese kameraları gibi izleyen Hyu mi teyzeye yakalandım."Micha yavrum dün annen üst komşu ile konuşurken gördüm. Ne konuştular biliyor musun?"
Al işte dün de alt komşumuz ile görmüştü. Yani... ne yapacaksa...
"Bilmiyorum Hyu mi teyzecigim. Aaa sen tansiyon hapını aldın mı bakayım?"
"Aaa bak yine unuttum görüyor musun? Gidip alayım bari."
Her seferinde kullandığım taktik üzerine zafer gülümsememi sergileyip apartmandan içeri girdim. Kapı numarasını ve annemin fazla fazla aldığı ayakkabıları görünce çantamın en küçük fermuarını açıp elimi içine soktum. Cüzdanım...kremim...sakız kutusu...
Elimin içeride dolaşması biter bitmez paniğe girdim. Yine mi unutmuştum? Yine mi dışarıda kaldım?
"Bunu mu arıyorsun?"
Elindeki anahtarımı sallayan So Min'e tuhaf bir bakış attım. Onda ne işi vardı?
" Sende ne arıyor?"
"Annen bana verdi."
"İyi saol."
Elindeki anahtara uzandığım sırada havaya kaldırdı. Hadi ama! Boyumun ondan kısa olmasını niye bu kadar kullanıyor ki? Ellerimi havaya kaldırıp uzanmaya çalışsam da başaramadım. Gülerek bana bakan ela gözlerine sinirli bir bakış atarken zıplayıp ayağına bastım. "ahhğğ" elinden anahtarımı kaptım ve ondan uzaklaştım.
"Teklifini kabul etmem için daha kaç yol deniyeceksin?"
"İyi ki bi partiye gitmek için teklifte bulundum."
"Bir haftadır senin yüzünden nefes alamıyorum Soo min...anla artık gelmeyeceğim."
"Bak parti 2 gün sonra... hem daha ne kadar sap kalmayı düşünüyorsun?"
"Gerekirse ölene kadar. BEN EV-LEN-ME-YE-CEM"(Yazar: böyle diyenlerin sonunu biliyoruz sjsjsjj)
" İyi be! Gelme sen ama bunu unutmayacağım!"
Kapıyı çarptığı sırada anahtarımı deliğe sokup çevirdim. Kabul etsem olmaz kabul etmesem olmaz napacağım ben şimdi? Onlarla gidip o alkol kokusunu çekeceğime evde anime izleyip anne terliği yemeyi tercih ederim.
Çantamı kolundan tutup döndürdüm ve nişan aldığım yatağıma fırlattım. Daha fazla ders yüzü görmeye mecalim yoktu. Kırmızı ve beyaz renkleriyle donatılmış mutfağa girince yüzümü buruşturdum. Annem yine yemek deneyi falan mı yapmıştı acaba...
Buzdolabında duran ve gözüme ilk çarpan streç filmle sarılmış sandiviçi alıp şöyle bir baktım. Aslında yemek seçen birisi değilimdir ama son zamanlarda yaşanan zehirlenme olaylarından sonra daha dikkatli davranıyordum.
Ayaklarımı yere sürte sürte odama kadar ilerledim. Beyaz ve toz pembenin tonlarına sahip dolaplarım havalar soğuduğu için yatağımla yer değiştirmişti. -ki bu benim en nefret ettiğim şeydir -
Yemeğimle birlikte çalışma masamın yanındaki sandalyeye otururken telefonumun mesaj sesi tüm odada yankılandı.
Kilit ekranını açıp mesaj kutucuğuna girdim.
So min:
Gelmeyeceğine emin misin? Son kararın mı?✅✅Eğer 2 dakika içinde çevrimdışı olmazsan annene hiç hoş olmayan davranışlarını ileteceğim.✅✅
So min :
Beni tehdit mi ediyorsun?✅✅Tehdit değil uyarı ve 50 saniyeden az bir zamanın var✅✅
So min :
Seninle sonra konuşacağız...✅✅So min kişisi çevrimdışı...
Rahat bir nefes verirken geriye yaslandım. Partiye bensiz gidebilirdi,eğlenebilirdi ama o inatla hala gelmemi söylüyordu. Cidden sorunu ne bunun?...
Sandiviç'im den bir ısırık daha alırken tekrardan mesaj sesi geldi. So min in olmadığını bildiğim için direk açtım. Bilinmeyen numaraydı...
082********:
Nasılsın bakalım?✅✅Kayıtlı değilsiniz bende...kimsiniz?✅✅
082********:
Kim olduğum önemli değil Micha seninle konuşmam gereken bir mesele var.✅✅Engelinle iyi eğlenceler ✅✅
082******** kişisini engellediniz...
Belki biraz...fazla acımasız davranmış olabilirim ama umrumda değil. Tanımadığım biriyse bas engeli gitsin işte...
Annemin eve gelmesini beklemeden yatağıma uzanıp gözlerimi kapattım. Fizik dersi yeterince kafamı yorduğu için kısa sürede uykuya dalmıştım ama aklımda hala o bilinmeyen numara vardı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Günlerin sayılarına dikkat edin. Özellikle 5 den sonrasına ve konu başlıklarına :) yeni kitabımız hayırlı olsun 🎉
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüme 30 Gün
FanfictionDaha lise son öğrencisi olan Micha basit bir baş ağrısı sandığı hastalığıyla hastaneye gider. Gittiği gün hastaneye çok bulaşıcı ve ölümcül bir hastalık taşıyan bir hasta yatar. Birden tüm hastanenin karantina altına alınmasıyla olaylar da başlar.