↪26 Gün↩

337 39 37
                                    

Medya: Two Melodies (Jungkook)

Gece gözlerimi kötü bir kabusla açıyorum. Alnımdan damlayan ter dudaklarıma ulaşıyor.

Dudağımı yaladım. Gelen tuzlu tat yüzümü ekşitmeme neden oldu. Gözlerimi odada gezdirdim. Kanepede uyuyan beden dışında herşey aynıydı.

Anında gördüğüm kabusu unuttum ve bedenin yanına koştum. Daha yüzüne dokunmadan burnuma gelen farklı koku ile elimi çektim. Jungkook değildi.

Lambaları açtım. Gözüme görünen sarı saçlarla derin bir nefes verdim.

"Jimin burada ne işin var?" Gözüne gelen ışığı eliyle engelledi.

"Jungkook bu akşam yanında olamayacağı için benim kalmamı istedi."

"Jungkook?"

"Resmi konuşmaktan hoşlanmıyor." Gülümsedim. Ayağıma terliklerimi giymeyi unuttuğum için üşütebilirdim. Yatağımın yanında duran terlikleri geçirdim ayağıma ve Jimin'in yanına oturdum.

"Ne kadar zamandır buradasın?"

"Bilmem. Saate bakmadım. Ben girdiğimde sen çoktan uyumuştun."

"Anladım ama Jungkook nerede?" Kollarını göğsünde birleştirdi ve gözlerini yere indirdi.

"Bilmiyorum ama yüzü pek te neşeli değildi." Elimle yüzümü ovaladım. Herşey o teyze yüzünden olmuştu. Jungkook'u üzen o teyzenin hastalığı idi. Bundan adım gibi emindim.

"Micha?"

"Efendim?"

"Bundan sonra daha sık takılalım. Hastanede yapayalnızım." Samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Konuşma gereksinimi duymadım çünkü bu zaten o sorunun cevabı idi.

O gece hiç uyumadık. Saatlerce konuşup güldük. Daha doğrusu o güldü. Benim aklımın yarısı Jungkook'da idi.

Sabah Jimin ile kafeteryaya indik. Sürekli etrafıma bakınıyordum. Nerede olabilirdi?

"Onun için çok endişeleniyorsun."

"Anlamadım?"

"Hadi ama Micha~" ellerimi iki yana kaldırarak teslim oldum.

"Kabul ediyorum. Yakaladın beni." Gözleri yok olana kadar gülümsedi. Elimi eline geçirdi ve beni gördüğü ilk masaya oturtturdu.

"Bugün zamanını bana ayıracaksın."

"Ama-"

"Jungkook illaki geri gelecek. Bugünü birlikte geçirelim. Birbirimizi daha iyi tanırız." Şaşırsamda belli etmedim. Başımla onayladım onu. Belkide biraz kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı.

Kahvaltı ettikten sonra birbirimize ailemizden söz etmeye başladık. Jimin'in bir abisi vardı. Annesinden söz etmedi. Babası ile de pek görüşmüyorlarmış. Nedenini sorduğumda susmayı tercih etti, bende üstelemedim.

Tam bende ailemi anlatacaktım ki telefonum çalmaya başladı.

"İzninle-"

"Sormana bile gerek yok." Gülümsedim ve yerimden kalkarak sessiz bir köşeye geçtim.

"Efendim baba?"

"B-ben ö-özür dilerim kızım. Daha yeni öğrendim."

"Sorun değil. İyiyim ben."

"Bir şeye ihtiyacın var mı?"

"Hayır. Hastalara özel marketler var orada herşeyi buluyorum, merak etme."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 19, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ölüme 30 GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin