↪30 Gün↩

282 32 15
                                    

Medya: Waterfall (Jk&Rm)

Jungkook bana korku dolu bakışlarını yollayıp ışık hızında odadan çıktı. Onun arkasından çıkan ben gözlerime inanamadım. Herkes kıyamet kopmuş gibi oradan oraya koşturuyor, çığlık atıyordu. Çocuğunu sakinleştirmeye çalışan anneler, birbirine sarılan gençler...

Bina bir silindir gibiydi. Yanlarda odalar, binanın ortasında çatıya kadar uzanan boşluk... kenardan sarkıp zemin kata baktım. Bir adam ve güvenlik memuru kavga ediyordu. Pek duyamasam da 'ne demek çıkamayız?' gibi sözcükler işitttim.

Elimde hissettiğim el ile irkildim. Jungkook şu an elimi mi tutuyordu yoksa bana mı öyle gelmişti?

"Sakin ol, korkun olduğunu biliyorum ve ne olduğunu öğreneceğim. Yanımdan ayrılma olur mu?" Yanımdan ayrılma mı? Beni kaç yaşında sanıyordu? 5? Veya 2?  Ama hastanede tek başıma kalma fikri bana daha kötü geldiği için diretmedim ve onunla beraber gittim.

Jungkook ilk önce yetkili birisinin odasına, sonra da doktor odasına girdi. Elimi bi bıraksa rahatlayacağım ama yok. Sanırsın benim değilde onun korkusu var.

Biz hala deli danalar gibi koşuşturur iken duyuru sesi ile durup dinlendik.

"Kimse panik yapmasın lütfen, herkes 3. Kattaki toplantı salonuna geçsin. Gerekli bilgilendirme size yapılacaktır." Anons tekrar başa sardığında cevap bekler gibi Jungkook'a döndüm. Sonunda gözlerini gözlerimle buluşturunca dudaklarını araladı.

"Biliyorum biraz korkutucu geliyor. Bende ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyorum ama sakin kalmalıyız. Bu gibi durumlar 2 şey yüzünden kaynaklanır."

"Lütfen çekinmeden söyleyin" dudağını ısırdı ve gözlerini yere sabitledi. Anlaşılan pek te iyi şeyler değildi.

"Bir, hastanede hükümet tarafından aranan bir suçlu vardır ve kaçmaması için hastanenin giriş çıkışları kapatılır."

"Peki 2?" Gözleri benimki ile buluştu. Birçok duygu barındırıyordu içinde. Korku, çaresizlik, endişe...

"Hastaneye ölümcül ve bulaşıcı bir hastalık taşıyan hasta yatarsa tüm hastane- içindeki insanlar da dahil- bir süreliğine o bölgede tutulur, ki o hastalık hastane dışına çıkmasın. Kısacası KARANTİNA..."

"Bunlar pekte iç açıcı şeyler değil Jungkook!" Boşta duran -elimi tutmayan- elini koluma koyup sıvazladı. Dudaklarını önemli birşey söylemek için araladı.

"Bay Jungkook!!!" Bize doğru koşturan kadına döndük ikimizde. Önlük taktığına göre doktor olmalıydı.

"Ne oldu?"

"Müdür acilen salona gelmeni söylüyor ve bu arada-" Gözleri Jungkookta iken başka bir noktaya kaydı ve sustu. Gözlerinin takıldığı noktaya baktım. Ellerimize baktığını farketmem ile hızla elimi Jungkook'un elinden çektim. Eli o kadar sıcaktı ki çektiğim an elim üşümüştü.

"Ha bu arada! Micha tanıştırayım. Bu Bayan İrene. Hastanemizin biricik kalp cerrahıdır."

"Memnun oldum." Uzattığı elini sıktım. Gülümsemesi hoştu ama nedense pek te içten değildi.

"Bende..." Jungkook aramızdaki gergin ortamı farkedince İrene'ye döndü.

"Cümlen yarım kalmıştı."

"Ha! O mu? Salonda öğrenirsiniz." Elini sallayıp yanımızdan uzaklaştı.

"Herneyse bizde gidelim artık." Başımı salladım. Bu sefer ellerimiz ayrı bir şekilde salona doğru yürüdük.

Ölüme 30 GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin