jon bryant - deaf
"Bu pizzalar iğrenç." dedi Baekhyun ağzının içindeki lokmasını çiğnerken.
Chanyeol, sol elini alnına yerleştirip başını masaya eğerken bıkkın bir nefes verdi.
"Ne ofluyorsun durduk yere, bıktın mı benden?" diyerek sinirle kaşlarını çattı Baekhyun.
"Aklım almıyor," dedi Chanyeol başını eline yaslamaya devam ederken, "yemin ederim aklım almıyor."
"Neyi?"
"Pizza yiyelim dedin, burayı sevmiyorsun diye yolu çevirdim, yolu çevirdiğim için sırtımı ısırdın, buraya geldik ve sen yemiyorsun, aklım almıyor Baekhyun." Chanyeol yine derin bir nefes verdiğinde Baekhyun masanın altındaki bacaklarını toplayıp bağdaş kurdu ve Chanyeol'ü saçından tutup kucağına yatırdı.
"Ofla bakayım sen bir daha bana." Chanyeol, Baekhyun'un dediğini yaparak ofladığında, Baekhyun başını eğerek burnunu ısırdı.
"Bir daha ofla bakayım." Chanyeok tekrar ofladığında eğilerek kulağını ısırdı.
"Bir daha," Chanyeol, Baekhyun'un cümlesini bitirmesini beklemeden tekrar ofladığında, Baekhyun bu sefer ağzının üzerine vurdu.
"Ne ofluyorsun ulan sen bana?" Çocuk azarlar gibi sol elinin işaret parmağı ile Chanyeol'ü azarlarken, Chanyeol gülümseyerek yattığı yere daha çok sokuldu.
Ağlamak istedim bir süre. Hayatım, kuduruk oda arkadaşım ve onun daha da kuduruk bebek yüzlü, koca gözlü, amerikan futbol takımının kaptanı, ikinci sınıf sevgilisi Park Chanyeol'ü seyretmekle geçiyordu. Baekhyun her daim yanımdaydı, nedenini bilmiyordum. Baekhyun'un yanında da her daim Chanyeol vardı, Baekhyun her daim benim yanımda olduğu için Chanyeol her daim benim yanımda da oluyordu ve yanımda her daim kuduruk, bebek yüzlü, koca gözlü, amerikan futbol takımı kaptanı, ikinci sınıf Park Chanyeol ve ondan daha da kuduruk olan sevgilisi vardı. Ve her şeyin de kötüsü, cilveleşmeler ve dengesizce hareketler. Bunlar her zaman oluyor; Chanyeol'ün maçlarının çıkışında, Baekhyun'un dersinin bitiminde, yemekhanedeki yemek sırasında, yurtta ve yatakta, bazen Baekhyun'un kesinlikle sevmediği ama gitmek için Chanyeol'ün sırtını ısırdığı pizzacıda. Her yerde ve her daim olan şeylere normalde alışmam gerekiyor fakat asla, asla buna alışamam. Baekhyun alışamamamın sebebini sap olmama bağlıyor. Sap; sevgilisi, flörtü ya da cilveleşeceği bir bireye sahip olmayan kişiye deniyor.
Sap olmasaymışım buna alışabilirmişim, çünkü sap olmasaymışım bu hareketleri ben de yaparmışım ve ben de yaptığım için bana farklı değil de normal gelecek ve alışmam gereken bir şey kalmayacakmış. Güzel ve ikna edici bir açıklamaydı, sap olmamak için."Sehun, sen ne zaman bizi tanıştıracaksın?" Baekhyun'un sesini duyduğumda daldığım düşüncelerden çıkarak ona odaklandım.
"Neyle?" dedim kaşlarımı kaldırırken.
"Her gün, her dakika sırıtarak mesajlaştığın çocukla." dedi omuzlarını silkerek, Chanyeol ise konuştuğum birileri olduğunu duyunca konuyu ilgi çekici buldu ve imkansız bir şeyin gerçekleştiğini daha yeni duyar gibi bir şaşkınlıkla bana baktı.
"Kimseyle mesajlaşmıyorum ben, erkek olduğunu nereden biliyorsun ki zaten?"
Baekhyun dudaklarını birbirine bastırarak bana baktı. "Her haftasonu dönüşünde bir fazla tişörtle geliyorsun ve inan bana odayı dolduran parfüm kokusunun sen haricinde herhangi bir erkeğe ait olduğunu anlayacak kadar burnum çalışıyor."
Ağzım bir karış açık kalmışken bir şey demedim. Her haftasonu bir fazla tişörtle geliyordum çünkü Jongin her haftasonu yanımdan ayrılmadan önce üzerindeki tişörtü çıkartıp çantama tıkıştırıyordu. Parfümünü çok fazla sıkıyordu, çünkü kendine özgü bir ten kokusu olmadığından parfüm banyosu yapmış bir şekilde geziyordu. Tişörtü çantadan çıkarttığımda da koku her yere yayılıyordu haliyle.
Konuyu değiştirmek için çabalayıp kaşlarımı çattım. "Sen benim çantamı mı karıştırıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my bestfriend is a vampire//sekai
FanfictionZaman, Jongin ve sivri dişleri ile geçiyordu, basit hayatımda ise basit olmayan tek şey Jongin'di ve o, kesinlikle çocukluk arkadaşımdı.