.,
27 Aralık, Busan / Pusan Kowaretta-Kokoro kafesi.Bazen mutlu olduğumu hissediyorum. Bazen ise kendimi o kadar kötü hissediyorum ki, acının ne olduğunu bilemiyorum artık. Bedenimin heryeri acıyla uyuşuyor, zihnimin olduğu gibi. Fakat ben, ruhumdaki bu ağrıları bir türlü saramıyorum. Denedikçe kanıyor gibime geliyor. Zaten öyle de oluyor. Denedikçe kanıyor. Denedikçe daha çok yaralanıyor. Denedikçe daha çok ağrıyor.
Artık öyle bir yerdeyim ki, acını bu kadar yoğun yaşarken mutluluğun ne olduğunu tamamen unutmaktan korkuyorum.
Hislerim her gün biraz daha ölüyor. Artık eskisi gibi duyguları içimde barındıramıyorum. Bir romanı okuduğumda kendimi baş karakterin yerine koyamıyorum, bir çiçeği kokladığımda kokusuyla eskisi gibi mutlu olamıyorum. En acıtanı da yatağıma uzanıp tavanı boş boş izlediğimde, hayal kuramam.
Ben büyüyorum. Tuhaf ama, büyüdükçe hayallerim küçülüyor.
Çantamın kulpunu sıkıca kavrayıp Üniversitenin bahçesinden çıktım. Boş sokakta ilerliyor, bir taraftanda gözlerimle Jungkook'a bakınıyordum. Onu o günden sonra görmemiştim. Benimle konuşmak için herhangi bir çaba sarf etmiyor, daha açığı hiç gözüme görünmüyordu.
Belki de kendince sorunları vardı.
"Beni özledin mi?"
Omuzumun hemen üzerinden duyduğum tanıdık sesle böyle kocaman gülümsemek istedim ama bunun yerine göz devirmiştim.
"Kendini özlettirmiyorsun hiç. Nereye baksam sürpriz yumurta gibi karşımdasın." diyerek hiçte söylemek istemediğim bir şeyi söyleyip ilerledim.
"Hiç mi özlemedin?" Jungkook adımlarını hızlandırarak yanıma geldi ve benimle aynı hizada yürümeye başladı. Ellerini ceplerine sokmuş, kapüşonunu her zaman olduğu gibi kafasına geçirmişti.
Yüzünü incelemeye başladığımda dudağının ve kaşının patlamış olduğunu gördüm. Bu beni durdurmuştu. "Ne oldu?" diyerek konuştuğumda Jungkook'ta yürümeyi bıraktığımı görerek durdu.
Omuz silkti. "Önemli bir şey değil."
"Ama yüzün hiçte öyle olduğunu söylemiyor. Resmen "bu herif bana neler çektirdi biliyor musunuz?" diye bağırıyor. Onu ne yapacaksın. Seni ele verdi."
Motor takmış gibi konuşmama Jungkook gülümseyerek karşılık vermişti. Fakat yine de ne olduğunu söylemedi ve yürümeye başladı. Ben de yapacak başka bir şeyim olmadığından onun peşine takıldım. Eğer istemiyorsa üstüne gitmezdim. Sonuçta anlatmak isteseydi ben söylemesem bile anlatırdı değil mi?
"Selam millet!"
Sağ tarafımdan gelen bir başka tanıdık sesle sonunda astığım suratımı toparlayarak gülümsedim. Ablam gelmişti. Beni görünce saçlarımı karıştırdı ve aynı haraketi Jungkook'a da uygulayarak samimi bir şekilde selam verdi. Ablam Jungkook'tan büyük olduğu için böyle şeyleri hep yapardı. Yani bana anlattıklarına göre sürekli yapıyormuş.
Klasik siz tanışıyor musunuz? faslını hızlıca geçtikten sonra ablam ciddileşerek Jungkook'un yüzüne endişeyle baktı. "İyi oldun mu?" Jungkook hafifçe gülümseyerek onu onayladı.
Ablam ne olduğunu biliyor muydu? Tabii bilecekti. Onlar benden daha yakınlardı sonuçta. Sıkıntılı bir nefesi dışarı vererek bakışlarımı onların üzerinden çektim. Bu manzara fazla tanıdıktı.
Eskiye dönmüştüm sanki. Yine yanımdaki bir erkek ablamla ilgileniyordu ve sanki.. Sanki ben orada değildim.
"Ya Jungkook yüzüne bir bakmamı ister misin? Geçen gün sana verdiğim kremi düzenli kullanıyorsun değil mi?"
Ablamın Jungkook'la konuşmasını ifadesizce dinlerken aniden Jungkook'un kolundan tuttu ve onu çekiştirmeye başladığında bana gülümseyerek bağırmıştı. "Ben bu koca oğlanı pansuman yapmaya götürüyorum Tae Hee. Eve dikkatlice dön."
İşte yine aynı son. Yine yanımdaki kişi ablamla gitmişti. Ve Jungkook, buna itiraz bile etmemişti.
Onların gittiği yönün aksine doğru ilerlemeye başladım ben de. Bildiğim heryeri gezmeye karar verdim. Bu yüzden gece yarısına kadar dışarıda kendi kendime dolaşıyor, gördüğüm bütün yerleri en ince detayına kadar inceliyordum. Ama daha sonra gece yarısı olduğunda eve geri döndüm.
Ne kadar uzağa gidersem gideyim, döneceğim tek yer yine evimdi. Aslında benim evimden başka gidecek hiç bir yerim yoktu ki. Fakat o gece evimde kalmayı ilk kez istemedim. Yine boğuyordu beni, öldürüyordu içten içe. Bu kez.. bu kez dünyadan kaçıp saklandığım odamdan bile gitmek istemiştim. Ama nereye? Nereye gidebilirdim?
Kırık bir kalp nereye giderdi ki?
Y.,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bright, jeongguk
Fanfiction"Adın ne?" "Tae Hee," dedim uykulu bir sesle. Güldü. "Benimki de Jungkook." Biliyorum. ancillulaa [2018] ✓