.,
1 Eylül/ Lise Ortak Buluşması. Nine'nin Soju Dükkanı.İnsanların hayatlarına, hayatları boyunca muhteşem insanlar girmezdi. Kimisi hayatını hiç tanışmayacak olan o mükemmel kişiyi bekleyerek harcardı, onun uzakta bir yerlerde, hiç görmediği bir görünüşle karşısına çıkacağına inanırdı. Dönüp arkasına bakmaz ve yüzü gözü çamura bulaşmış o gülümseyen çocuğun onu çamur savaşı yapmak için beklediğini umursamazdı bile. Bu yüzdende insanlar, hayatları boyunca sahip olabilecekleri muhteşem insanları daha onları görmeden kaybediyorlardı. Oysa basit bir çamur savaşının onları dünyanın en mutlu insanı yapacağını fark etmiyorlardı.
Biz insanların aslında muhteşem birisine ihtiyacımız yoktu. Muhteşem anılar yaşayacağımız birisine ihtiyacımız vardı. İkisi oldukça farklı şeylerdi.
Önümdeki soju'yu kafama dikerek sıkıntılı bir nefesi dışarı saldım ve bakışlarımı uzun masada oturup yıllarca birbirlerini görmedikleri için sahte hasret gideren kalabalığa diktim. Buraya sadece nezaketimden gelmiştim; yoksa ortaokul, lise hayatımı mahveden bu insan yığınını görmeye meraklı değildim.
Bakışlarım ilerideki masada oturan ve lise arkadaşlarıyla gülümseyerek sohbet eden Jungkook'a takıldığında iç çektim. Jeon alçılı Jungkook, samimiyetinden hiçbir şey kaybetmemişti.
Kaybettiği şeylerin listesini yapacak olursak; onunla çocukken tek bir kez oynadığımızda bana bandanasını verdiği için ona bilekliğimi vermiştim. Bilekliğimi kaybetmişti. Ablama doğum gününde ona kendi adıyla vermesini söylediğim resim defterini kaybetmişti. Çocukluğumu geçirdiğim alçılı çocuk, kalbimi, beynimi, ellerimi, sarılışımı, ona yemek ısmarlayışımı ve beni kaybetmişti.
Ne ironiyse, kaybettiği şeyler sadece benimle alakalıydı.
"Görüşmeyeli uzun zaman oluyor, Tae Hee."
Sun Hee'nin varlığı gülümseyen bir baykuş gibi önümdeki sandalyeye oturduğunda bakışlarımı sırtını izlediğim alçılıdan çekerek ona çevirdim. Sun Hee portakal rengindeki saçlarını arkaya savurarak daha kocaman gülümsedi.
"Nasılsın? Üniversite'yi de bitirdiğimize göre artık koca insanlar olduk. Beni özledin mi?"
Alayla ona baktım ama cevap vermek için herhangi bir girişimde bulunmadım. Tekrardan Jungkook'a baktığımda eşzamanlı olarak bana baktığı için göz göze gelmiştik.
Alçılı dedim içimden, keşke kırdığın tek şey yine kendi bacağın olsaydı. Oysa artık, kırdığın şeylerin listesi toparlayamayacağım kadar fazlaydı.
"Tamam, yıllar geçtik biliyorum. Şimdi konuşmak daha zor olmalı." Sun Hee tekrardan konuştu. "Aşk hayatın nasıl, Tae Hee? Var mı ateşli birileri?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bright, jeongguk
Fanfiction"Adın ne?" "Tae Hee," dedim uykulu bir sesle. Güldü. "Benimki de Jungkook." Biliyorum. ancillulaa [2018] ✓