.,
29 Aralık, Busan / Nine'nin Soju dükkanı.Bir şişe Soju'nu daha devirdiğimde şişeni masanın üzerinde yan yatırıp diğerlerinin yanına doğru yuvarlanmasını izledim. Küçük yeşil şişe diğerlerine çarpıp yeri boyladığında bu, büyük bir marifetmiş gibi alkışladım ve diğer şişeni elime alıp kapağını açtım.
Sarhoş olduğum için etrafı, olayları ve kişileri çokta algılayamıyordum artık.
Elimdeki bilmem kaçıncı şişeni dudaklarıma götürüyordum ki, avucumdan aniden çekilmesiyle bunu başaramamıştım.
"Bu kadar çok içmen, yarın sabah soluğu hastanede alman için yeterli sebep Tae Hee," diyerek konuşan tanıdık ses tam karşıma oturdu ve elindeki şişeni kafasına dikti.
Siyah giyinen bu adamı izlerken göğüs kafesimin içindeki bir şeylerin acıdığını hissetmiştim. Bu acı, daha çok içmek istememe neden oluyordu.
Ona cevap vermek yerine masadaki diğer daha açılmamış şişeni kavradım. Fakat elime alır almaz Jungkook uzanarak şişeni elimden almıştı.
"Artık içme Tae Hee." Gözlerimin tam içine bakarak ciddiyetle söylediği bu sözler karşısında sesimi çıkaramadım.
Senin yüzünden bu haldeyim diyemedim mesela.
Sen de diğerleri gibisin Jeon alçılı Jungkook. Sen de ablama hayransın. Onu görür görmez tanıdın. Ama beni.. beni tanısan bile yanlış tanıdın. İşte bu gerçekten üzdü be alçılı.
"Neden içiyorsun?" diye sordu uzun süre sessiz kaldığımı fark ettiğinde. Ama ona cevap vermedim. Çünkü ben içince konuştuğum an ağlardım. Bütün hislerimi anlatırdım. Hiç kimse beni durduramazdı. Sırf bu yüzden konuşmamak için dişlerimi sertçe birbirine geçirdim.
Jungkook cevap vermeyeceğimi anlamış gibi alayla güldü. "Tuhafsın Tae Hee, şimdiye kadar gördüğüm her kız sarhoş olduğunda aptal aptal gülüp, dünyanın döndüğünden falan konuşurdu. Ama sen, her şeyin komik olmasını söyleyip gülmeyi bırak, ağzını açmıyorsun bile."
Alayla gülmek istedim ama yüz kaslarımı oynattığım ilk anda, yanaklarıma damlayan ıslaklıkla şimdiden yaptığıma pişman olmuştum. Ama artık zorla tuttuğum o gözyaşlarım onun önünde akmıştı. Gözyaşı gemi gibiydi bana göre. Giderse giderdi. Giden hiç bir gemi bir daha asla limanına geri dönmezdi. Zaten dönse bile eskisi gibi olmayacağı için tümüyle gitmiş sayılırdı.
"Ablamı tanıyor musun Jungkook?" dedim kısık çıkan sesimle. Sesimin titremesine engel olamamıştım.
"Evet," diyerek beni yanıtladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bright, jeongguk
Fiksi Penggemar"Adın ne?" "Tae Hee," dedim uykulu bir sesle. Güldü. "Benimki de Jungkook." Biliyorum. ancillulaa [2018] ✓