"Jack telefonunu kullanmam lazım kendiminkini evde unutmuşum."
Telefonumu çıkarıp ona uzattım. Et parçasını ağzıma attığımda daha yiyemeyeceğimi anlayıp çubukları masaya bıraktım.
"Jackson biri arıyor. Mark hyung galiba."
Telefonu alıp ekrana baktım. Arıyordu. Açmalı mıydım? Sanmıyorum.
"Açmayacak mısın?"
"H-hayır."
"En son Jaebum ile dışarı çıkmışlardı. Gerçekten önemli bir şey olmuş olabilir. Bence açmalısın."
"Bilmiyorum Jinyoung. Ne yapmam lazım, ne söylemem, ne istemem lazım bilmiyorum. Onu görmeyi her şeyden çok istiyorum. Ama bir şey bana engel oluyor. Ve o şeyi dinlemem gerekiyor gibi hissediyorum. Ya-"
"O da seni görmek istiyor Jackson. Ve ona engel olan şeyleri dinlemiyor. Seni görmek istiyor ve bunun için bir çaba sarf ediyor. Gerçekten çaba sarf ediyor."
"Öyleyse hani? Beni bu kadar görmek istiyorsa nerede? Okuduğun kitaplardan dolayı süslü cümleler kuruyorsun ama bunlar senin düşüncelerin. Ve ben de biliyorum ki beni kendinden uzaklaştıran kişi Mark. Daha fazla konuşmayalım ben... Uyumak istiyorum."
Hesabı ödeyip evime gittim. Ev.. sessizdi. Hem de çok fazla. Odama çıkıp ışığı açtığım sırada elektriklerin gittiğini fark ettim. Grldiği anda haberimin olması için ışığı yanık bıraktım. Çok güzel. Hem karanlık, hem sessiz, hem de yalnız bir evde tek başımayım.
"Jackson.."
Arkama döndüğümde karanlıkta zorla seçtiğim beden bana doğru yürüdü.
"K-kimsin sen?"
Ses çıkarmayınca geriye doğru adımladım. Titrek bir nefes veriş sesi gelmişti karşımdaki kişiden.
"Benim.. Mark."
"Neden geldin?"
"Sen yalnız uyuyamazsın. Sen Mark'sız uyuyamazsın."
"Uyurum."
"Hadi gel Jackson. Karanlıkta bile sesin titrerken burada tek başına uyuyamazsın. Ya ben burada kalacağım ya da sen geleceksin."
"Bir şey söyleyeyim mi? Ben hiçbir yere gitmiyorum. Sen de ister git ister kal. Uğraşamayacağım."
Birkaç adım ilerlediğimde elimle etrafı yoklayıp yatağa oturdum. Kıyafetlerimi umursamadan yatağa yattım ve yan tarafa dönerek gözlerimi yumdum. Mark hyung orada öylece dikiliyordu. Nefes alış veriş sesleri geliyor ve kıpırdanma hareketi duyulmuyordu.
Ona da kızamıyordum. Yani tamam üzüldüm kırıldım falan ama bir yandan da haklı olduğunun farkındayım. Sadece onu başka biriyle görmeyi yediremiyorum. Sadece kalbim acıyor ve bunun hıncını ondan çıkarıyorum.
Birkaç dakika sonra arkadan bana sarılan kollar kasılan bedenimi gevşetmişti. Sakinleşip, durulmuştum.
"Çözüm yok Jackson. Tek çözüm.. ayrı olmak. Ama bu çözüm neden benim sorunlarımı daha da arttırıyor? Dayanmak zorunda mıyım?"
Ne diyordu? Bence saçmalıyordu. Derin bir nefes alıp burnunu çekti.
"Zorunda değilim aslında. Şuan burdan çıkıp kendimi kesebilirim. Ve sen haber gelene kadar fark etmesin bile. Yokluğum seni etkilemez, sana zarar vermez ve seni incitmez. Değil mi? Eğer öyleyse yaşamak için bir sebebim kalmayacak. ve ben de bu lanet dünyadan kurtulacağım. Yokluğum sana zarar verecek mi?"
Uyumuş gibi yapsam.. gidip öyle bir şey yapar mıydı? Evet kesinlikle.
Arkama dönüp ona sarıldım. Yapmamalıydım. Ama yaptım. Eğer böyle yaparsam gitmezdi.
"Yapma Jackson. Kendime zarar vermemem için bana böyle şeyler yapma. Sonra inanıyorum."
"Gitmen en çok bana zarar verecek belki. Belki de başka biri seni daha çok özleyecek. Ama gitmen en çok ne bana ne sana verecek o acıyı. Gidersen ne olacağını biliyor musun? Seni seven insanlar, Ahgaseler, üyeler, stajyerler. Herkese çok fazla zarar verecektir."
"Yani sen üzülmeyeceksin?"
Ağzımı açamadım. Bu soruyu cevaplamak dünyanın en zor olayıydı. Mark hyung kalkmak için kıpırdanınca bir cevap vermek zorunda kaldım. Kapıdan dışarı çıkarken hemen aklımdan değil de kalbimden geçeni söyledim.
"Ne kadar üzüleceğimi tahmin bile edemezsin. Düşüncesi bile gözlerimi dolduruyor. Kalbimi acıtıyor ve sesimi titretiyor. Bunu düşündüğüm anda uçuruma doğru gidiyormuş gibi hissediyorum. Her an yuvarlanıp düşecek gibi oluyorum."
"Buraya neden geldiğimi ve sana tam olarak ne söylemem gerektiğini bilmiyorum. Sadece şunu söylemeliyim ki, seni.. seviyorum. Sen de beni seviyorsun ama biz.."
"Biz olamayız."
"İmkansızız."
"Öyleyiz. Ama.."
"Aması yok maalesef. Birlikte olmamız için hiçbir şey yapamayız."
"Hayal kurmak da mı yasak?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Lie* (MarkSon)
Fanfiction"O benim arkadaşım Jackson! Şirket bu açıklamayı yaptı diye beni yargılayamazsın." "Mark daha fazla dayanamıyorum. Şirket istedi diye sevgili gibi davranıyorsunuz, şirket istedi diye aynı arabaya biniyor, aynı programlarda konuşuyorsunuz. Birbiriniz...