Davetsiz Misafir

18 3 4
                                    

   Başak şoktan ne diyeceğini bilemedi. Donakalmıştı. Özgür son derece rahat görünüyordu.
   -E oturayım bari. Sizin beni buyur edeceğiniz yok. Zaten kibar biri olmadığınızı mesajlarınızdan anlamıştım.
   -Özgür Bey kaza mevzusunu hallettiğimizi sanıyordum?
   -Evet, hallettik zaten. Sıkıntı yok. Hasarın faturasını buraya postaladım. Yakında elinizde olur.
   -Öyleyse sorun nedir?
   -Sorun yok ki. Siz psikolog değil misiniz? Ben de size danışan olarak geldim.
   -Nasıl yani!?
   -Niye bu kadar şaşırdınız ki? Zaten psikoloğa gitmeyi düşünüyordum. Kartınızı görünce sizi araştırdım. Çok başarılı bir psikologsunuz. Gitmek için daha iyi bir seçenek düşünemiyorum.
   -Ama yani...
   -Başak Hanım danışanlarınızı seçtiğiniz bazı kriterler mi var acaba? Uymadım mı ben sizin danışan profilinize? Çok tercih edilen biri olmak sizi mesleğinizin amacından biraz sapmıştır sanıyorum.
   -Hiç alakası yok Özgür Bey. Benden yardım isteyen herkese kapım açıktır. Buyrun başlayalım seansımıza.
   -Memnuniyetle.
   -Sizi buraya getiren şey nedir?
   -Uzun süredir kendimi bu dünyaya ait hissetmiyorum.
   -Bir örnek verebilir misiniz bu duruma?
   -Mesela insanlar çok özgür yaşıyor. Kimseyi düşünmeden, önemsemeden. Çok da mutlular. Oysa ben her yaptığımın bedelini ödüyorum, hem de çok ağır bir biçimde.
   -Nasıl bir bedel bu?
   -Cezalandırılıyorum.
   -Kim tarafından?
   -Bunu ben de bilmiyorum. Bu kişi tanrıysa eğer, neden sadece beni cezalandırıyor?
   -Diğer insanların cezalandırılmadığı kanısına nereden vardınız?
   -Herkes mutlu! Ama herkes! Hahaha! Bizim kapıcı, manav, kasap, taksici hatta hayvanlar bile mutlu!
  -Peki ya siz? Siz mutsuz musunuz hep?
  -Hep! Lanet olsun hep!
  Özgür birden masanın üzerindeki eşyaları duvara fırlatıp bağırmaya başladı: "Hep mutsuzum hep! Kimse sevmedi beni kimse! Neden sevsinler ki beni! Neden?!" Başak ayağa kalkıp Özgür'ü sakinleştirmeye çalıştı: "Özgür Bey lütfen sakin olun! Lütfen!" Sesleri duyan Ege hemen içeri koştu: "Başak Hanım ne oluyor?!" Başak hemen çekmecedeki sakinleştirici iğneyi Özgür'e enjekte etti. İlaç etkisini kısa sürede gösterdi ve Özgür kendine geldi. Başak terapiye devam etti.
   -Özgür Bey siz kendinizi sevmezseniz kimse sizi sevemez. Siz kendinizi mutsuzluğa iterseniz hiçbir şey sizi mutlu edemez. Evet, belki yaşadığımız olayları kontrol edemiyor olabiliriz ama onları karşılayış tarzımız hayatımızın kalitesini belirler. Bu dediklerimi bir düşünün. Haftaya tekrar görüşelim.
   Başak eve geldiğinde bugün yaşadığı o seansı düşündü. Özgür onu çok etkilemişti. Tam o sırada Elif aradı.
   -Şekerim konuşamadık lansmandan sonra. Eee Emir'le ne yaptınız? Beraber ayrıldınız o gece görmedim sanma!
   -Elif zor bir gün geçirdim, sonra konuşsak olur mu?
   -Her şey yolunda mı?
   -Yani.
   -Sen iyi misin? Emir'le mi bir şey oldu yoksa?!
   -Ay saçmalama Elif. Adamla tanışalı iki gün olmuş, ne olabilir? Hem görüşmüyoruz artık biz.
   -Aaa neden?
   -Zengin züppenin teki çünkü! Parayla her şeyi halledebileceğini sanan bir aptal! Dur şimdi kapı çaldı sonra arayacağım seni.
    Başak kapının deliğinden baktığında oldukça şaşırmıştı: "Emir?!" Kapıyı açtı. Elinde bir şişe şarapla gülümseyen Emir: "İçeri girmeme müsaade var mı?" diye sordu. Başak isteksiz de olsa Emir'i içeri buyur etti. Emir'den kurtulmak sandığı kadar kolay olmayacaktı, artık bunu anlamıştı.

Aşk SeansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin