Başak ertesi gün yine randevularıyla meşguldü. Bir boşluğunda odasında oturup dinlenirken kapı çaldı. Gelen Ege'ydi.
-Başak Hanım, bu güller size gelmiş.
-Alayım Egeciğim.
Başak bu gösterişli gül demetini eline aldı ve üzerindeki notu okudu: "Bu güzel kadına layık olmasalar da dün gece için teşekkür etmek istedim. İşin bittiğinde bir araba seni kapıda bekliyor olacak, kendi araban gelene kadar bunu kullanırsan beni çok mutlu edersin. Emir."
Başak akşamüstü işi bittiğinde kapının önündeki son model cipi gördü. İçindeki şoför hemen arabadan indi ve arka kapıyı onun için açtı: "Buyrun Başak Hanım." Başak Emir'in bu jestinden pek hoşlanmamıştı. Kendini rahatsız hissediyordu. Evin önüne geldiklerinde şoföre: "Siz gidebilirsiniz. Arabam yarın sabah geliyor." dedi. Şoför ise: "Emir Bey'in talimatı var Başak Hanım. Sizin arabanız buraya gelmeden benim gitmemem söylendi bana." Başak sinirlenmişti: "Benim evimin önü burası ve ben gitmeni istiyorum. Emir Bey'e de aynen böyle dediğimi söylersin." Kapıyı hızla çarpıp evine giren Başak, Emir'in bu tavrından hiç hoşlanmamıştı. "Zengin züppe!" diye bağırdı kendi kendine. Aradan birkaç saat geçtikten sonra Emir Başak'ı aradı.
-Başak merhaba.
-Merhaba.
-Bugün şoförü kovmuşsun evin önünden.
-Evet, en doğal hakkım diye düşünüyorum. Benim evimin önü sonuçta. Benden izin alınmadan talimatlar verilmesi de hiç hoş değil açıkçası.
-Elbette. Beni yanlış anladın Başak. Benim tek amacım arabanın serviste olduğu süre boyunca rahat etmeni sağlamaktı. Seni huzursuz ettiysem, canını sıktıysam gerçekten özür dilerim.
-İyi niyetli olduğunun farkındayım fakat daha dün tanıştığım bir adamın yolladığı arabanın evimin önünde beklemesi hiç doğru değil bana göre.
-Haklısın. Düşüncesizlik ettim, özür dilerim.
-Neyse, benim şimdi kapatmam gerek. Kusura bakma Emir. İyi akşamlar.
Emir sinirle telefonu yere fırlattı. İşleri iyiye götürmeye çalıştıkça daha da kötüleşiyordu her şey. Başak'ın bu zor tavırları ise Emir'i ona daha çok çekiyordu. Emir'in bu zamana kadar isteyip de elde edemediği hiçbir kadın olmamıştı. Başak da onun olacaktı. Onu istiyordu.
Başak ertesi gün yine işinin başındaydı. O gün programı yine çok yoğundu. Ege her zamanki gibi günün programını sayarken "Son olarak da Özgür Bey'in randevusu var." dedi. Başak durdu.
-Özgür Bey mi?
-Evet, kendisi ilk kez gelecek.
-Anladım.
Başak art arda yaptığı seansların ardından son hastasını beklemeye başladı. Kapı çaldı.
-Özgür Bey geldi efendim.
-Bekliyorum.
Özgür içeriye yavaş ve kendinden emin adımlarla girdi: "Merhaba Başak Hanım." Başak Özgür'ü görür görmez şok olmuştu. "Bu o!" dedi kendi kendine. "Arabasına vurduğum adam bu!"