Aradan geçen bir haftada Özgür de Başak da birbirlerinden başka bir şey düşünmemişti. İkisi için de hem zor hem yıpratıcı bir süreç oluyordu. Başak kendini inzivaya çekmiş, kimseyle görüşmüyordu. Özgür ise olayları her zamanki gibi içinde yaşıyordu.
Sonunda seans günü gelip çatmıştı. Başak bu sefer daha sakin ve özgüvenli görünmeye çalışıyordu. Özgür bildiğimiz gibi rahat ve keyifliydi. Başak kahvesinden bir yudum alarak direkt konuya girdi.
-Sen hasta değilsin Özgür.
-Sen de hastasın Başak.
Ortalık buz kesmişti. İkisi de birbirlerinin gözlerinin içine bakıyordu. Kısa bir sessizlikten sonra Başak lafa girdi.
-Seni ilk gördüğüm anda anlamıştım. Sen asla hasta değilsin.
-Ben de seni ilk gördüğüm anda anlamıştım. Sen hastasın.
-Özgür sessiz ol!
-Sende ilgi problemi var. Herkes sana karşı bir şeyler hissediyor zannediyorsun. Emir benim arkadaşım. Çocuğa durmadan mesaj attın, her gün aradın. Evine bile çağırdın, zorla öptün! Benim sana mesajlar attığımı iddia ettin. Hiçbiri gerçek değil Başak!
-Tamam yeter! Madem bunları biliyorsun neden buradasın?
-Seni tedavi ediyorum.
-Nasıl?
-Farkında değil misin? Bu seanslar benim için değil, senin için.
-Sen kimsin?
-Ben uzman psikolog Özgür Ersoy.
-Neden yaptın bunu?
-Çünkü seni ilk gördüğüm andan beri sana aşığım.
Başak ayağa kalktı. Özgür'e doğru yöneldi. Özgür de ayağa kalktı. Birbilerine yaklaştılar. Özgür tam Başak'ın dudaklarına yapışacakken Başak kendini geri çekti: "Olmaz! Sen evlisin!" Özgür güldü: "Ben evli falan değilim." Başak çok şaşırmıştı: "O da mı yalandı?" Özgür hızlıca Başak'ın dudaklarına yapıştı. O an zaman durmuştu ikisi için de. Günlerdir hayalini kurdukları an sonunda gerçek olmuştu. Tüm bu gerçeklerin ağırlığı o an için toz olup gitmişti. Sonrasında yaşanacaklar ise tam bir muammaydı.