Başak Özgür'e bakarken aklından tonlarca şey geçiyordu.
-Bu durumumu herhangi birine anlattın mı?
-Tabi ki anlatmadım.
-Ben hala anlayamıyorum.
-Neyi?
-Yani kazadan beri yaptıkların, seanslar... Bana her şeyi baştan anlatır mısın?
-O kaza gecesi. Aklımdan bir an olsun çıkmadın. Bana kartını vermiştin. Zaten adını duymuştum. Seni araştırdım. Fotoğraflarına baktım sabaha kadar. Ertesi akşam seni Emir'in lansmanında görünce şok oldum. Beraber oturuyordunuz. Deli gibi kıskandım evet! Emir yakın dostum, o yüzden yanına gelmedim bile. Seni hiç kazanmadan kaybetmeyi kabullenmiştim. Sonra Emir bana aranızda geçenleri anlatmaya başladı psikolog olduğum için. O gece Emir'e beni bırak diye yalvarışını, her gün aramanı, zorla evine çağırmanı ve hatta öpmeni! Hepsini hiçbir şey hissetmiyormuş gibi dinlemek çok zordu. Sonra arkadaşın Elif... Emir onunla konuşunca Elif'in hiçbir şey bilmediğini farkettik. Hatta sen ona bu arkadaşlığı senin istemediğini söylemişsin. Bunları duyunca bir şeyler yapmam gerek dedim kendi kendime. Karşına evli, öfke kontrolü olmayan ve sevgisiz bir adam olarak çıktım işte. Bir psikolog olarak hasta rolü yapmak çok da zor olmadı ama burda asıl amacım, sende farkındalık yaratmaktı. Konuştuğum şeylerde sende bir şeyler uyandırmaya çalıştım hep. Sen de iyi bir psikologsun, kısa zamanda oyunumu anlayacağını biliyordum ve işte zaman bu zamanmış.
-Özgür ben...
-Şştt. Bana hiçbir şey açıklamanı istemiyorum. Biliyorum, içinde sakladığın bir sürü şey var. Belki kendine bile itiraf edemedin. Seni dinleyeceğim ama şimdi değil. Zaten ikimiz için de çok zordu bu yüzleşme. Doğru zaman bugün değil.
Başak kafasını sallayarak kendini Özgür'ün kollarına bıraktı. İlk kez tüm duvarlarını indirmişti birine. İlk kez güven hissini yaşıyordu. İlk kez tüm çıplaklığıyla, savunmasız duruyordu birinin karşısında. Özgür Başak'ın saçlarını okşarken alnına bir öpücük kondurdu. İkisi de çok yorgundu evet ama yaşadıkları huzur tarif bile edilemezdi.