Hiç kimse kendi hayatının pislikle dolu olmasını istemez. Tam tersi mutluluk dolu, güzel anıları olan,özelliklede kıymetinin bilindiği bir hayat isteriz. Ama nedense ben bu hayatta bir istisnayım. Annem ve babam sırf benim için kavga edip ayrıldılar. Zaten herşeyde bir benim suçum çıkar.
Ben Deniz Sayıcı,alevlerin bitmediği ve hep suçluluk duygusu ile atan bir kalbim var. 16 yaşındayım. Kesinlikle okumuyorum ve okuma hayalim yok. Hayatım resmen darma duman.
Küçüklükten beri tanıdığım kardeşim Bengü ile yaşıyorum. Bengü resmen hayat dolu mavi gözleri ile ışık saçan siyah saçları ile hayatı yaşayan bir kız. Yalan olmasın ama onu kesinlikle kıskanıyorum. Benden 1 yaş büyük ama bana çok yaķın davranır.Ben....
Küçüklüğümden beri suçluluk duygusu ile yaşamış yeşil gözlerimdeki parilti sönmüş,sarı saçlarımda bitler oluşmuş hayattan zevk almayan mal gibi bir kızım. Şuan klozete oturmuş hayatımı düşünüyorum. Begü daha gelmedi,tabiki gelmicek kız okulunu okuyan bir kız. Herneyse aklima Begüm'ün bakkala gideyim diye pembe koltuğunun yanına bıraktığı 5 lirayı almam geldi. Hemen ayaga
Kalktım ve daracık evde olan pembe koltuktaki 5 lirayı alıp yola koyuldumBengünün evi daracık sokağın içinde bulunan daracık bir evdir. Çok resmî oldu(:
Bakkala girdiğimde gözleri kahverengimsi bir renkte olan adam gördum. Bana dikdik bakıyordu. Hiç bişey anlamadan adamı itip Kemal abiden bir redbull istedim.o sırada
-Sen kendini ne zannediyorsunda beni itiyorsun ufaklık!!
O adam bana mı demişti bunları?Evet! Kahvemsi(ona öyle dmek istedim)adam bana seslenmişti!! Arkama döndüm ve,
-Bişey zannetmiyorum orda mal gibi beklemek yerine bi halt yapsan iyi edersin!
Yuh kendime inanamıyorum ben nasıl söyledim bunlari???Adam bana öyle bir dehşetle baktı ki Kemal abinin uzattığı redbullu alamadım. Nedense öylece kala kaldım.
Biran dışardan 2 el kurşun sesi geldi ne olduğunu anlamadan kahvemsi gözlü adam bileğimden sıkıca tutup koşmaya başladı. Cidden hiç bişey anlamadım. Hâlâ kurşun sesleri gelirken herkes bağırıp çağrışıyorlardı. Adam bileğimi daha sıkı kavrayıp daha hızlı koşmaya başladı. Bende tabiki bu arada nefes nefeseydim. Ayağımdaki botlar canımı yakıyorlardı. Biran Adam duraksadı ve yeşil gözlerime bakamaya başladı. Bir insanın gözleri bu kadar derin olabilir miydi? Ve
- Hassiktir kaşın patlamış. Iyi misin?
Ne? Kahvemsi gözlü adam beni bu kadar etkilerken bu cümleyi mi kuruyodu??
-Hey sana diyorum! Türkçe konuştuğuma eminim.
-Hı?Ha evet iyiyim. Adın nee?
Bir dakika! Ben bu adama ne soruyorum?
-Benden bu kadar etkilendiysen bakkalda konuşurduk. Muzipçe güldü ve devam etti.
- Tamam pekala ben Fatih ve sende Deniz olmalısın şimdi beni dinle!Yanında kesici bir madde var mi?
Kesici madde mi? Tabiki vardı hep yanimda taşıdığım kan renginde olan babamın yadigarı muştam vardı
-Iii.Evet var.
Cebimdeki kıpkırmızı muştamı çıkardım ve ona gösterdim. Cevap verdi.
- Tamam onu parmaklarına tak!
Tam neden diye soracaktım ki cebinde ay-yıldızlı çakıyı çıkardı. Ağzım açık kalmıştı. Nutkum tutulu bir şekilde soru sordum
- N-ne yapıcaz?
Fatihin gözündeki alevleri gördüğümde o an anladım.
-Izninle dövüşe basĺayalim.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hain(TAMAMLANDI)
Actionİnsan bazen sadece bir tek güvenebileceği olmasını ister.Evet onu bulur ama her hareketinde kaybeder ve bu acı onun için hep fazladır... -Ben sende kayboluyorum Fatih! Ama sen her zaman benden uzaklaşıyorsun! Dayanamıyorum anlıyor musun?Kalbim senin...