Harry uyuyor olsun ya da uyanık olsun,her türlü zamanı kabustan farksızdı.
O gecenin üstünden bir hafta geçmişti. Draco elbet Harry'nin planladığı gibi hiçbir şeyi hatırlamıyordu. Ama Harry şükürler olsun ki her detayını hatırlıyordu. Sarışın çocuğun, Draco'sunun hala hiçbir şeyini unutmamıştı daha.
İstemsizce iç geçirdi. Son zamanlarda bu çok sık başına geliyordu. Derslerde sıkıntı çıkıyordu elbet,ama Harry o kadar dalgın ve durgundu ki,onu gören herkes bunu anlayabilirdi.Savaş yaklaştığı için pek bir şeyde demiyorlardı tabi.
Harry bunun için ayrıca endişeliydi. Lucius Malfoy ayrı,Draco ayrı,kendi ayrı bir savaştı ve diğer savaşı nasıl kaldırabileceğini bilmiyordu. Ama yapmak zorunda olduğunun farkındaydı. Bu kadar insanı öylece yüzüstü bırakamazdı. Savaşması gerekiyordu.
Çatalı tabağının kenarına ses çıkarmadan bırakıp ayağa kalktı. Çoğu kişi ona dönmüştü. Tamam Harry'nin kötü göründüğü bir gerçekti ama bu kadar bakılacak kadar abartılmasına ister istemez sinir oluyordu.
Salondan çıkıp şimdi boş olduğuna emin olduğu iksir sınıfına ilerlemeye başladı. Biraz kafa dinlese fena olmazdı.
Sınıfa girdiğinde yanıldığını anladı. Bir kaç kişi çoktan arka sıralara geçmişti.
"Sabır..."diye mırıldanarak sınıftan,ve okuldan çıktı. Kendine rastgele bir ağacın altına attı.
Uykusuzdu, üzgündü, endişeliydi ve sinirliydi Harry. Elleriyle saçlarını dağıttı ve kafasını ağaca yasladı.
Ya Draco öbür tarafa geçerse yine? Ki,büyük ihtimalle geçecek, Harry onu nasıl caydıracaktı? E Lucius'un asıl istediği oluyordu yavaş yavaş. Draco ondan nefret ettikçe,etmeye çalıştıkça, karşısına geçip öc almak isteyecekti. Ve babasının safında yer almak paha biçilemez bir karşı durma yöntemiydi.
Harry'nin yavaş yavaş nefesi hızlanıyordu,ve içi daralmaya başlıyordu. Hayır,bu sefer sadece ruhu değil,bedeni de nefes alırken zorlanıyordu.
Panik yapmamaya çalışarak derin bir nefes almayı denedi. Ama gözleri kararınca ayağa kalkmaya çalıştı. En azından okula girmesi gerekiyordu. Onu burada kimse bulamazdı.
Nefesleri kesildikçe öleceğini hissediyordu Harry,sarsak adımlarla ve düşe Kalka okula girmeyi başardı. En azından Draco'yu son bir kez görüp öyle ölmek zorundaydı.
Daha ilk koridoru dönmeden gözleri karardı ve tamamen bilinci gitti Harry'nin. Bedeni yere yığılırken koridorda tok bir ses duyuldu.
Sarışın çocuk Harry'nin nerede olduğunu ölesiye merak ediyordu ama bu konuda yapacağı hiçbir şey yoktu. Gidip onu arayamazdı ya da birilerine soramazdı. Çünkü onlar olaylı ayrılan eski sevgililer, düşmanlardı.
Sonunda iksir dersi bittiğinde kimseyi beklemeden kendini dışarı attı. Hogwarts herzamanki gibi yine sürekli konuşan ve dedikodu yapan genç büyücüler ile doluydu. Draco ise bugün ayrı bir sinirliydi buna,geri kalan her şeye olduğu gibi.
Nefesini gürültülü koridorda duyulmayacağını bilerek sesli bir şekilde verdi. Bir an önce sakin bir yere gitmek istiyordu. Adımlarını hızlandırırken duyduğu şeyle adımları eskisinden de yavaşladı.
"Harry Potter kanlı bir şekilde okulun girişinde yatıyormuş duydun mu?"
"Acaba ne oldu?"
Draco saçları bir daha hiç anlına değmeyecekmiş gibi bir hızda koşmaya başladı. Revire doğru ayaklarını yettiği gücüyle koşuyordu. Revirin kapısına yaklaştıkça içindeki korku büyüyordu.
Ya Harry'e bir şey olduysa? Düşüncesi bile onu sonu olmayan bir karanlığa sürüyordu. İçeri neredeyse kapıyı kıracak bir biçimde girdi. Madam Pomfrey'i gördüğünde yavaşlamadan yanına gitti.
"Harry iyi mi?"
"Evet, şuan iyi. Bir panik atak krizi geçirmiş ve bayılmış. Düşerken de kafasını çarpmış. Oraya pansuman yaptım ve dinlenmesi için ağrı kesici bir iksir verdim. Şimdi uyuyor."dedi direk açıklama yaparak. Harry ve Draco'nun hala nasıl birbirlerini sevdiklerine elbet o da şahitti.
Draco gözlerini kapattı ve nefesini dışarı verdi." Onu görebilir miyim?"dedi kısık bir sesle. Madam başını salladı ve geçmesi için çekildi.
Perdesi kapalı tek bir yatak vardı. Draco oraya doğru ilerledi. Kalbi onu tekrar yakından göreceği için ayrı çarpıyor,onu nasıl bir halde göreceğini bilmediği için ayrı çarpıyordu.
Perdenin az olan aralığında girdi Draco. Harry saçları dağınık, anlında bir sargı bezi ile yatıyordu. Gözlüğü yatağın yanındaki komidinin üstündeydi. Draco Harry'nin elini tuttu. Soğuktu. Yüzüne baktı. Dudakları kurumuş ve gözle görülür bir şekilde çene ve elmacık kemikleri belirginleşmişti. Draco çocuğu baştan aşağı süzdü. Zayıfladığının daha önce de farkındaydı ama bu kadar fazla olduğunu ilk defa farkediyordu.
Ona hala deli gibi kızgındı evet, ayrıca kırgında. Ama onu hala çok seviyordu ve özlemi delirtecek derecedeydi.
Ve uzun süredir düşündüğü fikrin cevabı artık daha netti. Draco Voldemort'un tarafına geçmeyecekti. Her ne olursa olsun Harry onu bu tarafa çekebilmek için çok uğraşmıştı. Ve biliyordu, isteyerek yapmıştı. Draco zaman geçtikçe bir sürü şeyin farkına varmıştı. Harry onu sevmişti. Yalan söylemişti ona sevmemiştim diyerek. Ama şimdiki duyguları hakkında bir fikri yoktu. Sonuçta Ginny de vardı işin içinde.
Bunların hepsini boşvererek Harry'nin saçlarına elini attı. Bir daha hiç dokunamayacağını sanmıştı,ama şuan dokunuyordu. Tebessüm edip dağınık saçlarını düzelltti.
"Zayıflamışsın. Ama itiraf etmek gerekirse hala yakışıklısın Potter."dedi hafifçe gülerek.
Tuttuğu elin üstüne nazik bir öpücük kondurdu ve birilerinin gelmesinden endişe ederek elini bıraktı. Ayağa kalkıp Harry'e baktı.
"Çabuk iyileş ve beni merakta bırakma Potter. Daha senden öcümü almadım bak."dedi alaylı ama duysa sadece onun anlayabileceği şefkatli bir sesle.
Draco uzaklaşırken Harry gözlerini açtı ve gülümsedi. Uzun süre sonra mutlu bir gülümsemeydi dudaklarını kaplayan. İçine umut dolmuştu.Fırtınalı her yerine ılık rüzgarlar estirmiş ve çiçekler açtırmıştı çocuğun sözleri.
Harry biraz daha sabır etmelerini geçirdi içinden. Savaşı kazandıktan sonra Draco'yu kurtarabilir ve her şeyi açıklayabilirdi. Annesi Narcissa'yı da alırlardı.
Ama önce savaşı kazanması lazımdı.
Bu hikayenin yeterince üzücü olduğunu düşünüyorum artık,biraz daha çekişmeli mi olsa ne...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All For You ( Drarry )
Random"Senin için Draco, yaptığım ve çektiğim bütün her şey senin için." @Tüm haklar saklıdır.