3.BÖLÜM

4.2K 180 10
                                    

"oy ayşe oy... bu olmayacaktı bunu yapmayacaktınız arkadaşlığımız için bişey yaptırmayacaktın. ayşe"

kapıdan yakına yakına giren fatma abla annemin karşısına dikilip

"ayşe de hele kızım nerdedir. olmaması gereken şeyler olacak ayşe. gidecek yavrum."

"fatma deme öyle şeyler. haberim olsa yaptırırmıydım."

kadının gözlerinden yaşlar sicim gibi akarken bir yandanda dizlerin vurup dövünüyordu.

o ismini cismini şanını soyunu bilmediğimiz adam eline telefonu alıp bi numara tuşladı.

"hüseyin ben sana demedimmi anamı getirme diye. bi işide düzgün yapın!"

oo napıyosun sen ya haykırdın resmen adama. fatma teyzenin kolunu tutup sürüklemeye başladı.

"bu iş burda bitmedi! başınıza her işi açacağım! Soylu aşiretiyle uğraşmak neymiş hepinize göstereceğim!"

daha biz ağzımızı açmadan adam çookktaan çıkıp gitmişti. sen kimsinde kimin evinde kimi tehtid ediyosun. mağra kaçkını.

"ah bu çocuk evimize ateş düşürecek. kırk yıllık arkadaşımla düşman etti beni allahım sen yolundan şaşırtma."

"annem üzülme allah yardımcımız olur. bu, bu kadar büyüyecek bi olay değil ama işte."

"dayınları ara Mehir dayınları ara. hemen gelsinler ne yapacağız yarabbim sen bize yol göster."

annemin dedikleriyle başımı hızla aşşa yukarı sallayıp dayımları aramak için odaya geçtim.

dayımlara olayı üstün körü anlatıp gelmelerini beklemeye başladık.

kısa bi süre ardından dayımlar gelmişti. içeri geçip annem olayı anlatmaya başlayınca ben daha fazla olanları duymak istemediğim için mutfağa çay koymaya geçtim.

çay doldurduğum bardakları tepsiye dizip salona doğru ilerledim. duyduklarımla ani şok geçirmiştim.

'bu işin sonu ölümdür ağabey. ben daha yavruma doymadan onu benden alacaklar'

annem hem hıçkırıyor hemde dayıma ağlıyordu.

allahım bu olmazdı değilmi? böyle basit bir şeyin sonu ölüm olamazdı. yanlızca allah alabilirdi canımızı saçma bi töre kurşunu değil.

"hhaaayyyyıııırrr aabiim ölemez haayyyıırrrr!"

tüm gücümle bağırmıştım.

dayımın önüne geçip ayak ucuna oturdum.

"dayı abimi öldürmeyecekler değilmi. dayı abimi almasınlar bizden dayı. söyle onlara lütfen."

kelimelerim hıçkırıklarıma karışmıştı. gözümden sicim gibi akaş yaş yüzünden hiçbir şey göremiyordum.

hızla odama geçip kapımı kitledim. kapının arkasına çöküp bacaklarımı kendime doğru çektim. bir yandan ağlıyor. bir yandan abimin öldüğünü düşğnüyordum. böyle bişey olamazdı.

"haaaaayyyııırrrrrr... hhaaaayyyıııırrrrr."

avazım çıktığı kadar bağırdım. bağırdım.

"ağabey"

abimin ölümünü düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordum. böyle basit kolay yolla çözülebilecek kadar küçük olan mevzuyu iki canı alacak kadar büyütüyorlardı.

iyiki Mardinde yaşamıyoruz. iyiki o olayların içinde yaşamıyoruz. rabbime tekrar şükranlarımı sundum.

böyle bi ortamın içinde yaşayan kızları düşünemiyordum. kim bilir çektiler, kaç tanesi o küçük yaşta kuma oldu yada kendinden kaç yaş büyük adamlarla evlendiler.

MEHİR -yazımı Durduruldu-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin