11.BÖLÜM

3.5K 195 34
                                    

Saatlerdir oturduğu koltuktan uyuyan adamı izliyordu. Kimse uyanmadan odaya çıkarttığına şükretti. Evlendiği ilk günden bu yana neredeyse bir hafta geçmişti ama ne yazık ki bir insan kelamı geçmemişti aralarından.

Aşık olurmuydu orası muammaydı. Tek düşünebildiği ise bu adama bu surete alışmaktı.

Saatlerdir oturmanın vücuduna getirdiği engelle ayağa kalkıp bir kaç esneme hareketi yaptı. Dolaptan pijamalarını almış tam kapağını kapatacağı esnada askıda olan gelinliğin tülleri buna engel olmuştu.

Ah bu gelinlikle ilgili ne çok hayali vardı.

Şimdi ki hayatına bakmış ardından hayallerine. Dünyanın en yüksek uçurumundan farksız değildi bu fark. Hatırlattı kendine asla hayal kurma! Sana hayal de yasak! Mutlulukta!

Yarın ilk işi bu gelindiği bu dolaptan kaldırmak olacaktı!

Elinde sıktığı tülleri hışımla dolaba tıkıp kapağını kapattı.

Pijamalarını giyimiş, genel ihtiyaçlarınıda karşılayıp çıkmıştı.

Allah katında eşiydi ve aralarında haram yoktu. Bu rahatlıkla saçlarını at kuyruğu yaptı.

Allah katında haram yoktu aralarında lakin birbirlerine sesleri, yüzleri, sevgileri haramdı değilmi?

Dolaptan çıkarttığı battaniye ve yastıkla az önceki kalktığı koltuğa doğru geçti.

Bu büyük beden bu iki kişilik koltuğa nasıl sığacaktı şimdi.

"Ben ki camış gibi yatarım. Bu. Bu küçücük koltuğa nasıl sığayım ya"

İsyan edercesine soludu. Ne güzel Yiğit yokken tek başına, geceleri o yatağa zıplayarak varıp yatıyordu.

Buna en kısa zamanda çözüm bulmalıydı. Ama önce güzel bir uyku. Bedeninin uykuyla dinlenmeye ihtiyacı vardı. Ruhu dinlenirmiydi orası bilinmez.

*********

"Şş sana sesleniyorum kalk artık!"

Konağın yardımcıları kahvaltının hazır olduğunu bildirmişti. Ama bu kadın uyanmadan inemezdi. Annesinin babasının çenesiyle uğraşamazdı değilmi?

Yaklaşık otuzbeş dakikadır uğraşıyordu ama Mehir'in ne kalkmaya ne de tepki vermeye niyeti var gibi değildi.

"Allahım ben sabırsız bir adamım lütfen beni bunlarla sınama yarabbim!"

Genç kadının omzundan tekrar dürttü.

"Uyan artık!"

"Ya bırak uyuyacağım abi"

Uyku mahmurluğundan sesi tam çıkmıyordu. Dar koltukta arkasını dönüp bacağınıda koltuğun tepesine atıp tekrar daldı uykuya.

Ah bu kadın değil bildiğin beş yaşındaki çocuk gibi uyuyordu.

"Abin yok kalk sabrımı sınama daha fazla!"

Öfkeyle hırlamıştı Yiğit.

Sesi duyduğu gibi kalkmak için hamle yapmış ama dar koltuk buna izin vermemişti.

Sırtını döndüğü gibi kendini Yiğit'in ayak ucunda buldu. Bu küçük koltukta uyuduğunu nasıl unuturdu.

Yiğit ayak ucundaki kadına baktı.

"Ne bağrıyorsun be kalktık işte!"

Nefretle soludu.

Üzerindeki battaniyeyi çekip ayağı kalktı. Şimdi Yiğit ağa ile yüz yüzelerdi.

MEHİR -yazımı Durduruldu-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin