6.BÖLÜM

3.7K 187 9
                                    

güneş dağların ardından aşmış havanın soğukluğunu bir nebzede olsa yumuşatmıştı. yavaş yavaş gözleri aralandığında yarını hatırlamamak için geri kapatmak istedi.

geri kapatıp sonsuza kadar açmak istemedi. ama hayatımızda öyle anlar vardır ki sevdiğin biri için özgürlüklerinden, hayallerinden, hayatından ve umudundan vazgeçmek zorunda kalırsın.

ne kadar kendin yansanda içinde volkanlar patlasada sevdiğin yanmasın diye kendin yanarsın işte mehirin hayatıda bundan ibaretti.

abisinin canı yanmasın diye kendini yanar dağa bıraktı. ateşin en şiddetli hali yavaş yavaş bedenini ele geçirmeye başlamıştı. yavaş yavaş canı yanmaya başladı. ilerleyen zamanda daha çok yanacaktı emindi. ama acıya bedeni alışacak hissizleşecekti. herşey yavaş yavaş....

yavaş yavaş...

gözlerini aralayıp günlük rutin işlerini halledip içeri geçmeye karar verdi. evinde son günleriydi ve bunu ailesiyle dolu dolu geçirmek istiyordu. bu en büyük hakkıydı onun. oraya gidince kim bilir ne zaman görecekti annesinin o huzur bulduğu yüzünü? peki abisi, gün içinde şakalışıp ufak ufak tartıştığı abisi?

ne zamandır görmüyordu zaten alışmışmıydı? hayır!

Yokluğunu hergün hissediyordu. hala Soylu konağındalardı ve ne durumda olduğunu bilmiyordu. düğünden sonra görebilecekti. düğününe bile katılamıyordu abisi. sadece Soylu konağına gelin olarak girdikten sonra görüşebileceklerdi.

herşey Mehir'in o eve gelin girmesine bağlıydı. Mehir o eve gelin girer girmez herşey normalleşecek, ters dönmüş hayatlar düzelecekti.

Kapı eşiğinden annesi, yengesi ve ablasına bakıyordu. bir şey inceliyorlar ona hayranlıkla bakmaktan Mehir'i görmüyorlardı.

neydi bu kadar hayran olacak şey?

"nedir bu kadar güzel olan şey gösterin bakayım banada"

yüzüne hafif tebessüm yerleştirmiş toplandıkları şeyin yanına doğru ilerlemişti.

"sevgili kaynanan nişan elbisesi göndermiş sana"

Efsun'un ufak kahkahası sonrasında ablası Melike hemen atladı. e oda takılacaktı. biricik kardeşi evleniyordu.

"kayınvaliden yaşlı olmasına rağmen zevkliymiş bacım. baksana şu elbisenin güzelliğine"

tek elini elbisenin askısına diğer elini ise elbisenin eteklerini yerleştirmiş kardeşine beğeniyle sunuyordu.

bu fazlasıyla güzel bir elbiseydi. Gri, balık model yer yer işlemeleriyle ben burdayım diyordu. omuzlarından eteklerin ucuna kadar grı şifon kumaş elbisenin modelini ortaya çıkartmıştı adeta.

" ne içinmiş bu?"

ruhunun soğukluğu sesine de yansımıştı. Efsun ve Melike'nin yüzündeki silinmeyen tebesstüm Mehir'in soğuk bariton sesiyle yerle bir olmuştu.

"nişan için kızım. erkek evi göndermiş. bide yarın kuaför saat dokuz gibi gelir dedi Fatma. ona göre erken kalk hazırlan"

"tamam anne"

bütün gün ev işi ve yeğenleriyle oynamakla geçmiş gece yarısı olunca kendini sıcak yatağına bırakmıştı.

çok sevdiği (!) Yiğit ağa nişanına da gelmeyecek diye düşündü gözlerini beyaz tavana odaklamışken.

yine gelmeyecek onca insanın arasında yanlız kalacaktı. kadınların fısırdaşmalarına şahit olacaktı. hatta bizzat gelip kendileri bile soracak olan insanlar vardı. onlara ne diyecekdi. daha adamın yüzünü bile görmemiş, sesini bile duymamış adamı mı savunacaktı? asla!

MEHİR -yazımı Durduruldu-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin