7.BÖLÜM

4.1K 187 6
                                    

-MEDYA: DÜĞÜNDEN-

Günler ışık hızında ilerlemiş, düğün gününe gelmişti. Mehir özlenle seçtiği gelinlik görünümlü kefeniyle dakikalar sonra cehennemine gidecekti.

sabah yine erkenden yardımcılar gelmiş en güzel şekilde Mehir'i hazlırlamışlardı. fazla bişeye gerek yoktu zaten o gelinliğin içinde bütün gözleri üzerine çekiyordu.

fazla abartılmamasını dile getirip kendini suzan hanıma bırakmış, ortaya doğal afet çıkmıştı.

artık hazırdı cehennemine gitmeye.

uzaktan gelen korna sesleri geldiklerinin habercisiydi. damat evi gelmiş arabalar ip gibi sokağa dizilmişti. davul ve zurnacı gelmişti. sokağı şenlendirmeye başlamıştı. damat evi arabalardan inmiş davul ve zurnanın eşliğinde halaylar çekiyor, zılgıt sesleriyle ortalığı inletiyorlardı.

Berat ağa ve Fatma hanım anın tadını çıkartmak için yan yana geçmiş izleyenlerle alkış tutuyorlardı.

Hayat çok garip değilmi?

fırsat buldukça arkadaşının yanına uğradığında o güzel hanım hanımcık kız gelinin olacak deselerdi asla inanmaz güler geçerdi. ama bir yanıda onun gibi asi, dik başlı, kimsenin emri altına girmeyen, saf masum kızı gelini olmasını hep istemişti içinden. Allah bu şekilde yazmış onlarıda diye geçirdi.

artık yuvadan uçma vakti gelmişti.

Berat ağa hafif baş hareketiyle emirini verdi. Yiğit sıkıntılı nefes verip ağır ağır arabadan çıktı. lanet olsun böyle töreye!

anne ve babasının yanına geldi. üçü birlikte apartmana doğru yürüdüler. gelin almaya gelen insanlar apartman önünde mahşeri kalabalık oluşturmuştu. bu kalabalık Berat ağanın pek hoşuna gitmiş olacak ki bir an olsun yüzündeli tebessümü ve kahkahası eksik olmadı.

Yiğit? Yiğit çok değişik hissediyordu. bu özel anı sevgilisi Cansuyla yaşamayı hayal etmişti hep ama hayat yüzünü bile görmediği birini vermişti ona. ne ile karşılaşacağını nasıl tepki alacağını bilmiyordu. ne sözüne katılmıştı ne nişanına. ailenin kendine karşı gard almasından korkuyordu.

kapı açılmış karşısınaki beyazlar içindeki melek kalbini tetiklemişti. yüzündeki kırmızı alı beyazına ayrı hava katmıştı. yüzündeki alı nedeni ile yüzünü göremiyordu.

koluna girmesi için sol kolunu hafif aralıkta kaldırmıştı.

Mehir kalkan kola nefretle bakmış görmezden gelerek merdivenlerden inmeye başlamıştı.

nefretle harmanlanmış yeşil gözlerine şimdi öfkede eklenmişti. neydi şimdi bu. Yiğit küfür ede ede Mehir'in arkasından önüne geçip merdivenlerden inmeye başladı. neydi bu tavır. sanki ben olsun diye direttim dedi mırıldayarak.

toplanan kalabalıkla birlikte apartman kapısında birlikleri ve muhabbetleri için dua edildi. Zeynep Mehir'in koluna girmiş bineceği arabaya doğru yol almışlardı.

heyecanlıydı. Yiğit ağayla ilk defa şimdi görüşeceklerdi. baş başa. ilk görüşme bu şekilde olmamalıydı en azından yanlarında Zeynep olsa bir nebze rahatlayacaktı. koca bi gün birlikte aynı arabada olacak aynı havayı soluyacaklardı.

gelinliğin eteklerini yumruklarında ne zamandır sıktığını fark etmeyen gelin elinin karıncalanmasıyla gevşetmiş dizlerine serbest bırakmıştı. heyecandan avuç içleri terliyor nefes alıp vermesi düzensiz hal alıyordu.

Zeynep hala arabaya binmemiş kapıda abisini bekliyordu. Yiğit anlamışcasına ağır adımlarla kardeşine doğru yürüdü.

"ne bekliyosun Zeynep bin hadi"

MEHİR -yazımı Durduruldu-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin