8.BÖLÜM

3.6K 193 19
                                    

Yıllardır dua ederek düzene soktuğunuz hayatınızın daha beter oluşunu izlemek ne kadar acı verir?

umutlarını, hayallerini birer birer uçurumdan itmek peki?

peki... peki sevilmemek? en acısı bu değilmidir bir insan için. her gün sana  nefretle bakacak, aynı ortamda olmak istemeyecek, konuştuğunda tahammül edemeyecek. en çok bu yakmazmı insanın canını. iliklerine kadar her bir hücresi hisseder. peki bu önünüzdeki hayatınızı onunla geçirecek aynı yastığa baş koyacak biriyse bu durum dahada vahim bir hal alır.

Gece geç saatlerde odasına gitmiş. oturduğu koltukta hayatını devam ettirecek olan kadını izliyordu. Dün ilk günden öfkesine yenik düşmüş ne var ne yoksa dağıtmıştı. Güzel olduğu kadar hırçın ve asiydi Mehir. yüzünün her zerresini nefretle izledi. baktıkça ona olan nefreti ve öfkesi kat ve kat artıyordu. şuan o yatakta Cansu olsa hiç düşünmeden gider kolunun altına alır kokusunu içine çeke çeke uyurdu. ama ne yazık ki fikri bile sorulmadan evlendirilen bi kadın vardı.

Güneş hafif hafif kendini gösterdiğinde odaya dolan o huzur veren sıcaklıkla araldı gözlerini Mehir.  dünkü yaşanan hengameyi hatırlayınca yüzünü buruşturmadan edemedi. eğer banyoda değil odada olsa yumrukların hedefi olacağından emindi.  ağır ağır yataktan doğruldu.

dolaptan birkaç parça kıyafet alıp üzerini değiştirmek için banyoya ilerledi. Yiğit gözlerini bir yere sabitlemiş bakışlarıyla dövüyordu. İkiside aynı odada olmalarına ramen ikiside birbirini görmezden geliyordu. sahi neydi bu? böyle bir ömür geçermiydi? sürekli böylemi olacaktı? ama Mehir hiç böyle hayal etmemişti evliliğini.

Bu şekilde bir ömür geçermiydi orası muammaydı. Banyodaki hazırlığını bitirmiş hızlı bi şekilde odadan çıkmak istiyordu. ilk günden ne laf duymak ne de kötü bakışlara maruz kalmak istiyordu. Yiğit kapının sağındaki koltuklara oturmuştu. Yüzüne bile bakmadan kapıya doğru ilerledi. Elini attığı kapı kolunu kendi kolundaki sızı yüzünden açamamış kafasını hızla koluna çevirmişti.

"Dokunma bana! Bırak kolumu!"

"Meraklı değilim sana! Bekle. Anam çağıracak"

Son kelimesiyle Mehir'in kolunu savurması bir olmuştu. Bu adamda insanlık namına hiçbir şey yoktu. Öküzün tekiydi.

"Kıyafetini değiştir"

"Sanane kıyafetimden!"

Bir yandan acıyan kolunu sıvazlıyor diğer yandan da Yiğit'e cavap yetiştiriyordu.

"Buraya uygun değil! Değiştir dediysem değiştir! Yoksa ben zevkle değiştiririm"

İşittiği sözleri anlamaya çalıştı. Yiğit'in üzerini değiştirmesi... ah berbat bişeydi bu. Bunu düşünmek bile iğrençti hele ki o adamla.

Suratına fırlatılan kıyafetlerle düşüncelerinden sıyrılmak zorunda kaldı.

"Hayvan herif!"

Ağzının içinde gevelemişti. Şimdilik suratına haykıracak kadar cesareti bulamıyordu kendinde.

"Ne... ne dedin sen?"

"Hi... hiç bişey"

Koşar adım girdiği banyoda üzerini değişti. Bunlar nasıl kıyafetlerdi böyle. Asla ne tarzıydı ne de hayatı boyunca böyle kıyafetler görmüştü. Aynadaki yansımasına yüzünü buruşturarak bakarken avludan gelen zılgıt sesleri kulağını istila etti. Ne olduğunu anlaması için banyodan dışarı çıkması gerekiyordu tabiki.

Ne yüzünü görmeye ne sesini duymaya tahammül bide edemediği adama seslerin sebebini sormak istedi. Cevapsız bırakılacağını adı gibi emindi ama merakına yenik düşüyordu.

MEHİR -yazımı Durduruldu-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin