Âlemlerin Rabbi Allah'a hamd, Efendimiz Muhammed aleyhisselama, ailesine, ashabına salat ve selam olsun.
Peygamberimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin, Allah'ın yarattığı mahlûkatı arasında
melekler dâhil olmak üzere, en çok sevdiği kulu olduğuna herkesin imanı vardır. Bu dünyada hiç kimse çıkıp da "Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, Allah'ın sevdikleri arasında herhâlde birincidir" bile diyemez. Eğer Allah Teâlâ, yarattığı mahlûkatı arasında birini seviyorsa bu muhakkak ki Abdullah'ın oğlu Muhammed aleyhisselamdır. Ve Allah'ın onu sevmesinde bir yakın-benzer isim daha yoktur; ne meleklerden Cebrail ne Mikail ne İsrafil ne de insanlardan başka biri. Buna böyle iman ediyoruz. Hiç kimsenin de böyle bir tartışmanın içine girdiği yoktur zaten. Fakat böyle iman ettiğimiz hakikati evde çocuklarımızla otururken, işyerinde çalışırken, yolda yürürken, akşam haberleri izlerken, telefonumuza gelen bir mesajı yorumlarken; hayatın içinde kullanacağımız bir dokümana çevirmek de istiyoruz.
Öncelikle hakikatimizi tekrar edelim: Allah'ın kulu Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, kâinata denk bir insandır. Buna şüphe yoktur.
Fakat 63 yıl kaldığı şu dünya topraklarında, toplam 63 saat dertsiz yaşayamamıştır. Yetim doğmuş, anasız büyümüş, iliklerine kadar fakirlik hissetmiştir. Kurduğu devlet milyonlarca fakirin sofrasını ziyafete dönüştürmüş ama o bir sıcak çorbaya doyamadan dünyadan ayrılmıştır. Kâinatın sahibinin en sevdiği kuldu; en fakir hayatı yaşadı. Dışında kalan düşmanlardan, yakın çevresinden, ailesinden dertler çekti. Bir-üç gün değil, yıllar süren ekonomik ve siyasî abluka altında tutuldu.
Bahsettiğimiz bu kişinin Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem olduğuna dikkat edelim. Yani Allah'ın yeryüzüne gönderdiği on binlerce peygamberin sonuncusu, en değerlisi. Onca sevgiye, yaratılmışlığının önceliklerle dolu kimliğine rağmen yetim ve öksüz büyümesi, bir küçük vadiye sıkıştırılıp senelerce insanlardan tecrit edilerek yaşaması, mübarek kızları hicret etmeye mecbur bırakılmış bir peygamber olması...Bu sıkıntılar bir yana, Allah'ın onu ne kadar çok sevdiğinin matematik olarak yeterli bir cevabı olmadığı gerçeği bir yana. Matematik çöker de yine Allah'ın onu ne kadar sevdiğini gösterecek bir ifade bulamayız. Bir caminin imamı, bir tekkenin şeyhi değil sözünü ettiğimiz insan; adı Allah'ın adının yanında zikredilen Muhammed aleyhisselamdan söz ediyoruz. Develer onun önünde dile geldiler ama o kendi amcasına derdini anlatamadı. Hayvanların kulağına eğilip derdini anlattı; öz amcasına derdini anlatamadı. Ağaçlar önünde insan gibi secdeye kapanırlar, bir emri olup olmadığını sorarlardı. Ama öz akrabaları ona, "Allah senden başka gönderecek birini bulamadı mı!" diyorlardı. Ağaçlar dinledi, dayıları dinlemedi.
İşte bu Peygamber aleyhisselam, çocuğuna söz dinletemediğini söyleyip yakınan babaların örneğidir. Allah Teâlâ, onu kadına ve erkeğe örnek olarak gönderdiğini buyuruyor. Bir müminin namazı Resûlullah'ın namazına benzerse Allah onu namaz diye kabul ediyor. Hac onun haccına benzerse kabul ediliyor. Şablon odur.Aile çilesi karşısında, siyaset dertlerinde ve toplumun insanlaşması için verilen mücadele esnasında da insan ona benzediği kadar Müslüman olur. Bir insan nasıl ki öğle namazını zıplayarak kılmak gibi bir iş yaptığında o yaptığı artık 'öğle namazı kılmak' anlamına gelmiyor ve hatta sapıklık oluyorsa, toplumun insanlaşması için de Resûlullah aleyhissalatu vesselamın karakteri dışında bir hedef ele alındığında, bu zıplayarak namaz kılmanın benzeri bir iş olur. Çünkü o namazın da haccın da orucun da kocalığın ve kadınlığın da evlatlığın da babalığın da örneğidir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oku Yaratan Rabbinin Adıyla!
Non-FictionOku; yaratan Rabbinin adıyla. O insanı alaktan yaratmıştır. Oku! Kalemle yazmayı öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin sonsuz Kerem sahibidir. |١٤.٩.١٨|