Allah'ın huzurundasınız ve namaz dışında O'na şükretmenin daha iyi bir yolu yok ve sonra diyor ki "Venhar" Kurban kesmek olarak çeviriliyor ama 'weddah, zibh' gibi kelimeler de kurban kesmek anlamına geliyor. O zaman 'nehr' ne? Aslında 'zibh' boynun ön tarafından kesmektir. 'nehr' sadece büyük hayvanlar için yapılan boynun arka tarafından kesmektir. Bu yüzden küçük bir şeyi kurban etme. Bu büyük bir mesele ve büyük bir kurbana ihtiyacın var.
'Nehr' aynı zamanda sadakatle kesilen kurban olarak kullanılır. Herhangi bir kurban 'zibh' olarak adlandırılabilir. İbrahim (as) bile 'zibh' kullanıyor. "Rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm." diyor. Fakat Allah (c.c) "Hayır daha büyüğü. Büyük olanını kesmen gerekiyor." Bu ayetteki dikkat çekici şey Allah (c.c)'ın Muhammed (s.a.v) ile İbrahim(a.s)'nin şeriatı arasında paralellik kurmasıdır. Namaz ve kurbanın bütün temeli İbrahim (a.s)'in şeriatında toplandı. Allah (c.c) İbrahim (a.s)'nin diliyle Kur'an'da şöyle buyuruyor: "Rabbim beni ve zürriyetimi namaz kılanlardan eyle."
Bunlar İbrahim (a.s)'nin sözleri ve çocuklarını düşünürken kurban edilmek isteyeni de düşünüyor. Bütün hüküm İbrahim (a.s) ile kısa ve öz bir biçimde açıklandı. Ayrıca biz bu yüzden Hac'da daha fazla namaz kılıp zikir çekiyoruz. Namazla başlayıp kurban ile bitiriyoruz. Biz İbrahim (a.s)'ın şeriatını yerine getiriyoruz. Bu yüzden Allah (c.c) Peygamberimiz (s.a.v)'e bu ayetle O'nun şeriatının İbrahim (a.s)'ninkiyle tamamen bağlantılı olduğunu öğütlüyor ve İbrahim (as)'a aslında oğlunu kurban etmesi emredilmişti; senden daha azı istendi.
İbrahim (a.s)'den istenen hakkında biraz düşün ve sadece senden isteneni yerine getir. Ayrıca sen Allah'ın her şeyi, hatta en zor şeyleri bile kendisi için kolaylaştırdığı Millet-i İbrahimdensin. Rahat ol ve İbrahim (a.s)'nin şeriatını yerine getir. Dışarıda seni rahatsız edip gürültü yapan, ve sözlerini her duyduğunda sana acı veren kişiye gelince,
-Bazen sözler dayaktan daha fazla incitir.
-Ne olacak ona? Sana karşı çıkan, senden nefret eden, ki bu nefret düşmanlıkla bir arada yani birine düşmansınız ve tamamen nefret ediyorsunuz.Soyu kuruyacak olan yan taraftaki kişidir. Onun hakkında hiç endişelenme. Ona beddua bile etme, onun hakkında kötü düşünceler bile gelmesin aklına. Beyninde ve kalbinde seni inciten insanlar için yer işgal etme. Boşver, onlar buna değmez. Onlarla uğraşmak zorunda değilsin. Zorunda olduğun şey Allah'ın doğruladığı şeyleri yapmaktır. Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Sen sadece bu kısmı hallet. Geri kalanı ile Allah ilgilenecek.
Allah'ım beni bu adamdan kurtar demek zorunda bile değildi. Bundan dolayı Allah O'na sahip çıktı. Hatta o kişi hakkında tamamen bir sure indi. (Tebbet Suresi). Kevser Suresi'nin son ayeti Ebu Leheb için yeterli olabilirdi. Ama hayır, başka bir sure bu ayetin de ötesindeydi.
Bunların hiçbiri Peygamber (s.a.v) istediği için değildi. Peygamberimiz (s.a.v) kimsenin zarar görmesini ya da intikamının alınmasını istememişti. O alemlere rahmettir. Ama Allah (c.c) O'nu he halükarda koruyor. Onu korumak için her şeyi yapıyor. Buradan öğrendiğimiz şey, bizim nasıl idare edeceğimizdir.
Hepimizin yaşadığı sıkıntılar, üzüntüler, yaşadığı zorluklar var. Bu tarz durumlarda bu sureyi okumalı ve verilen nimetin tamamı hakkında beynimizi yormalıyız. Rasulullah'a (s.a.v) verilen nehir sadece O'na verilmemişti. Ümmeti de ondan içecek. O'na verilen nehir aynı zamanda bize verildi. O'na inen Kur'an sadece O'na inmedi. Dolayısı ile bize de verildi.
Ceza gününde kendisine verilen derece, Makam-ı Mahmud sadece O'na mı verildi? Bu konumu kimin lehine kullanacak? Bizim lehimize.Sureyi okuduğunuzda size Rasulullah'a (s.a.v) verilen bütün iyiliklerin, sonunda sizin hayrınıza olacağı hatırlatılıyor ve bu öyle bir iyilik ki karşılığını asla veremeyiz. Ve son derece memnun oluruz. Kederimiz de azalmaya başlayacak ve ortadan kalkacak. Üzüntümüz tebessümle yer değişecek. Allah bu harikulade surenin bir sonucu olarak bütün Müminlerin kalplerini ve yüzlerini güldürsün.
~
Nouman Ali Khan Derslerini facebook.com/noumanalikhanturkce sayfasından takip edebilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oku Yaratan Rabbinin Adıyla!
SachbücherOku; yaratan Rabbinin adıyla. O insanı alaktan yaratmıştır. Oku! Kalemle yazmayı öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin sonsuz Kerem sahibidir. |١٤.٩.١٨|