Odama bakmaya biraz daha devam etseydim, büyük ihtimalle oradan asla ayrılamayacaktım. Bu yüzden ben de geçmişime bir çizik atmaya karar verdim, artık herhangi bir babam yoktu, annem ise eskisi gibi değildi. Kendimi o kadar çok batmış gibi hissediyordum ki, sadece bir günde hayatıma sadece bir kişi girecek sanarken, iki kişi daha girdi. Promosyon sanırım.
Bavulumu aldıktan sonra, adama doğru baktım.
"Hazır mısın bakalım?"
Kafa sallamakla yetindim.
Yakında okulum başlıyordu. Bir hafta kadar falan zaman vardı açılmasına. Okulu takmayıp arabaya bindim. Saçlarım beni sinir etmeye başlayınca, arkama doğru topladım.
"Babanın saçları mı kıvırcık?"
Onu takmadım, kollarımı birbirine bağdaştırıp dışarıyı izlemeye başladım. Güzel bir hava vardı,tam deniz kenarında gezmelikti. Hüzünle son kez gördüğüm kente bakmalıydım iyice. Bakmalıydım ki, Onu asla unutmayayım.
Yaklaşık bir iki saat kadar sonra, evimizin olduğu yerden daha büyük bir yere vardık.
Sonra, büyük bir sitenin yanındaki otoparka girdik. Arabayı durdurur durdurmaz arabadan inip kollarımı bağdaştırıp adamın inmesini bekledim. Biraz sonra inip bagajdan bavulumu aldı. Eliyle "Beni takip et," işareti yaptı asansörle bir yerlere falan çıktık.
"44" Bu sayı,yeni evimin kapı numarasıydı.Cici baba kapıyı çaldığında,bilin bakalım kapıyı kim açtı?
Pop starımız Buğra Esen!
"Oo,hanımefendiler teşrif etmişler!"
Onu takmayarak;
"Annem nerde?"
Işaret parmağını çok "cool" bir şekilde tutarak karşımdaki odayı gösterdi.
Hemen odaya girip kapıyı arkadan kilitledim.Kardeşim uyuyordu, annem de telefonla konuşuyordu, beni fark etmemişti.
"Evet, O kırmızılılardan olmasın,çok klasik"
"Aynen,onlardan olsun."
Sonra da telefonu kapattı.
"Anne,ben geldim."
"Hoş geldin kızım,"
"Kimle konuşuyordun?"
"Kutlama için aradılar."
Kapının arkasında bizi kimsenin dinlemediğine emin olduktan sonra,
"Sadece nikah yeterli değil mi sence de ?!"
"Çocukları davet etmeyi düşünmüyoruz."
"Çok sağol ya!"
"Konu kapanmıştır!"
"Sana ne oluyor ya?!"
Deyip odadan çıktım. Sonra biri kolundan tuttu.
"Kız gel odanı göstereyim."
Karşımda, orta yaşlı bir kadın vardı. Hafif kilolu, kapalı bir kadındı.
Hiçbir şey demeden onu takip ettim.
Bir kaç tane merdiven çıkıp, koridorun sonundaki odayı gösterdi.
Buğra Esen
Dün, cici annem ve cici kardeşimi eve götürmek ile yükümlüydüm. Babam, İrem'i düşünürken beni dürttü.
"Oğluuum Buğracıığıııım.."
"He?"
"Annenle kardeşini eve götür bu gün, Melodi'yi yarın getireceğim ben."
"Yav baba, o benim annem değil bir, ben niye durduk yere elin karısıyla çocuğunu eve götüreyim? Bu da iki."
"O elin karısı değil, bu bir. Tamam, annen olarak kabul etmeyebilirsin ama o benim ölene kadar karım olacak, bu da iki."
Böyle olunca, ona hiç bir şey deme gereği duymadım, bu yüzden kafamı sallayıp geçiştirdim.
Biraz sonra, Melodi'nin olduğu yere bir kez daha gidip ona pencereden baktım, uyuyordu. Ellerimi cebime sokup cici annemin yanına gittim.
"Dolapta Kayra'nın kıyafetleri falan var, alıversene oğlum."
"Kayra?"
"Evet, Kayra koymaya karar verdik, babanla adını."
"Güzel isimmiş," deyip dediğini yaptım. Arabanın bagajına eşyalarını koyup onları eve götürdüm. Elmas teyze onları odasına götürdü. Sonra, aklıma bir çakallık geldi. Aradan biraz zaman geçtikten sonra, Elmas teyzenin yanına gittim, babamın kıyafetlerini ütülüyordu.
"Elmas teyzeeeeeeeciiiiiiiğiiiiim..."
"Söyle hadi, dolandırma ne var?"
"Babam bahsetti mi, gelen kadının kızı varmış benle yaşıt."
"Ee,söyledi?"
"Hangi odayı hazırladın ona?"
"Ne yapacaksın?"
"Düşündüğüm odayı vermedi, değil mi?"
"Herhalde orayı verdi."
Hemen ilerimdeki odayı ona vermişti babam. Her zaman manzaralı diye o odayı istiyordum ama babam bana o odayı asla vermedi. Odaya girdiğimde, gördüğüm monster notebook, beni benden aldı. Babam hiç tanımadığı bir kıza MONSTER NOTEBOOK almıştı.Onu alamazdım, eğer alsaydım babam ağzıma sıçardı. Daha sonra, ne yaparsam yapayım her türlü ağzıma sıçacağını düşünerek odayı terk ettim. Ertesi gün, bebek sesleri yüzünden uyandım.
"İrem karıcığım, kız mı doğurdun erkek mi?"
İrem'i uyurken de kafamdan atamıyordum. Ona League Of Legends'e gösterdiğim ilgi kadar ilgi gösterseydim, şu an evlenmiş, hatta İrem hamile bile olabilirdi. Bu konuları beynimden silmeye çalışarak asılmış bir çamaşır gibi açılarak esnedim. Batu'yla buluşmaya karar vermiştik. Hemen arayıp internet kafeye gidelim, diyecektim ki, telefonu açar açmaz babam aradı.
"Efendim?"
"Melodi gelecek bu gün, Elmas teyzene yardım et, tamam mı oğlum?"
"Batu'yla buluşcaktım ben?"
"Yarın buluş tamam mı oğlum?"
Bir şey demeye kalmadan telefonu kapattı.
Evin içinde çığlıklar atarken Elmas teyze beni çağırdı.
"Al şunları doğra."
Pişmiş, mis gibi et vardı. Bir tane ağzıma atacaktım ki, Elmas kral bana bir bakış attı, beni öldürdü. Headshot.
Bir tane bile yiyemedim. Evde çıldırmak üzereyken, kapı çaldı. Elmas kral kapıyı açmam için işaret etti.
"Oo, hanımefendiler teşrif etmişler!"Melodi Kızıl
Kendi evimizdeki odamdan biraz daha lüks bir odaydı. Açık kırmızı duvarlar, duvarları tamamlayan gri bir yatak, Bir dolap ve bir de..
BİR DE "Monster Notebook" vardı. Yaklaşık yarım saat boyunca kutuya bakıp çıldırdım.
Bilgisayar kutusunu şöyle bir kaldırdım.
"Bu bilgisayar, belki beni biraz sevmene yardımcı olur diye. Annenden yardım aldım."
Bu ince bir davranıştı, keşke Japon da babası kadar yakışıklı ve ince olsaydı. Bilgisayarı şöyle bir açtım, en büyük hayallerimden birinin gerçek olduğuna hala inanasım gelmiyordu. Ama, cici baba ne kadar çabalasa da, hiç bir zaman onu babam olarak görmeyecektim. Biraz daha bilgisayarı inceledim, ama açmak için hazır değildim. Akşam, tamamen yerleştikten sonra açacaktım. Sonra, bavulumu açıp kıyafetleri yatağın üzerine dizdim. Karşımdaki dolabı açtım. Eşyalarımı dolaba yerleştirdim.Okullar açılmadan bir gün önce,Buğra Esen
Hâlâ İrem'i unutamamış,geceleri uyurken onu sayıklıyordum. En sonunda, babamın önerisiyle psikoloğa gitmeye karar verdim. Böyle işler olunca tek başıma gidemeyeceğim için, yanıma Melodi'yi almaya zorlandım. Bir hafta boyunca onla hiç konuşmamış, sadece yemeklerde aynı yerde bulunuyorduk. Arabaya bindiğimizde;
"Baban?"
"Nolmuş?"
"Bana bilgisayar almış?"
"Babam çok cömerttir de." Dedim kızdığımı belli etmeyerek.
Çok mutlu olmuş gibi görünüyordu ama mutluluğunu yarım bırakmak istiyordum.
"İşte ayıp olmasın diye en ucuzunu almış."
"Önemli değil." Diyerek sırıtmaya devam etti.
Yol boyunca başka hiç bir şey söylememiş, sadece sürmüştüm. Hastaneye vardığımızda, yerde kendimi gördüm.
"Nereye geldik böyle?"
"Hastane, tanıştırayım, Hastane Buğra, Buğra Hastane."
"Memnun oldum Hastane."
Güldü.
"Sen geri zekalı mısın bana mı öyle geldi, beni Hastaneyle tanıştırdın, amına koyayım."
"Belki, biraz."
"Bence psikoloğa ben değil, sen gitmeliymişsin."
"Cık,cık. Ayıp ediyorsun Buğra."
Derken, psikoloğun odasını bulabildim.
Tam odaya girecekken iç sesim;
"Yarın bil bakalım ne var?"
"Ne var?"
"Okul!"
Ona hiç kimsenin etmediği küfürleri edip, odaya girdim.Melodi Kızıl
Yaklaşık bir saattir Buğra'yı bekliyorum, en sonunda içeride ilişkiye girdiklerini falan düşünmeye başlayacaktım.
Ayaklarımda tarif edemediğim bir ağrı vardı, Neden olduğu hakkında en küçük bir fikrim yoktu. Kardeşimin adını benden habersiz Kayra koymuşlar, babama hiç bir şey sorulmamıştı. Aslında, pek de umrunda olduğu söylenemezdi. Sonra, telefonuma bir mesaj geldi.
Kanka yarın beni kaldırımın orda bekler misin? Yeşim'dendi.
Bu mesaja ne cevap vereceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Çünkü başka bir okula başlayacaktım. Çok saçmaydı ama, başka bir okula gidecektim. Mesaj atmak yerine, onu aramaya karar verdim. Meşgule atınca, bir işi olduğunu anladım, akşam arar konuşurum diye düşünüp beklemeye devam ettim.
Sonra, Buğra kapıdan çıktı. Dağılmış gibi duruyordu.
"Ne oldu?"
"İrem ölmemiş."
"Ne?"
"Ölmemiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KEZ SARILSAK
JugendliteraturHenüz 17 yaşındaydım,olayların göbeğine geldiğimde. Bir çok şeyi bilmiyordum,her şey çok basit geliyordu en başta. Basitti belki,o da Buğra sayesindeydi. Başta her şey çocukçaydı aslında,bir süre sonra fark ettik aslında ne kadar büyük bir şeyin iç...