**Herkese merhaba. İyi okumalar.**
İki hafta sonra, Aras
"Nerede?" Dedim etrafa bakarak. "İyi miymiş, durumu nasıl?" Benim için tutulan görevli, arkamdan bağırıyordu.
En sonunda Melodi'nin arkadaşını görünce biraz rahatladım.
"İyi, ama sol bacağını kullanamayacak." Dedi, hüzünlü gözlerle bana bakıp. Bir saniye boşluğa baksam da, kendi koltuk değneklerimi fark edince daha çok üzüldüm.
"Ne oldu peki?" Dedim sandalyeye oturmama yardım ederken.
"Nilay Melodi'nin tabağına sinir ilacıyla alkol katıyor, o da güçlü bir tepkime yapınca Melodi kendini bilmeden balkondan aşağı atıyor, bunların hepsi Melodi küçükken Akif'e aşıkmış diye oluyor. Nilay'a 5 yıl hapis cezası isteniliyor."
Bitirdiğinde uzun bir nefes verdi. Olayları ağzım açık dinlemiştim.
"Melodi'yi göstermiyorlar mı hala?"
Gözleri aşağıya doğru kaydı.
"Kardeşinin ismini sayıklayıp duruyor, hala uyutuyorlar."
Önünde oturduğum yoğun bakım tabelasına baktım.
Sadece kıskançlıktan ötürü ölümün kıyısından dönmüştü ve bir bacağını kullanamayacaktı. Dünyanın adaletsizliği buydu.
"Buğra uyandıktan sonra kendine gelemedi, Akif'in burnunu kırdı."
Koltuk değneklerimi yan tarafıma koyup Asya'ya "Hadi canım!" Diye bağırdım.
Kafasını salladı.
"Akif kimdi bu arada?"
"Ortaokuldan tanıdığı, birkaçımızın."
Ondan sonra koltuk değneklerimi aldıktan sonra tekrar kalkıp zor da olsa Melodi'yi görebildiğim camın kenarına gittim.
Her şeyden habersiz uyuyordu. Uyandığında hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Asya'nın ağladığını gördüm.
"Hastaneye yatalı iki hafta oldu, üç gündür uyutuyorlar anlamıyorum, hiç kimse bir şey de demiyor."
Kafamı ona çevirdim.
"Beni bir hafta uyuttular neredeyse." Dedim.
O sıra yanına bir tepsi üç bardakla uzun, karizmatik bir çocuk geldi.
"Aras, kardeşim, hoşgeldin." Diyerek bana sarıldı. Karşılık verdim.
"Sağ ol kardeşim, o gün sen de vardın, değil mi?"
Üzgün üzgün kafasını salladı.
Görkem Asya'nın ağladığını görünce tepsiyi yan sandalyeye koyup ona sarıldı.
Tekrar oturduğumda sanki yıllardır ayaktaymışım gibi hissetmiştim. O sıra ileriden Buğra göründü.
"Eve gitti demedin mi Görkem?" Dedi Asya.
"Yani, en son baktığımda evdeydi."
"Akif nerede peki?"
"Buğra'nın ulaşamayacağı bir yerde."
Asya elini göğsüne koyup derin bir oh çekti.
"Kardeşim, hoş geldin." Diyerek bana baktı.Çekik gözleri kıpkırmızı ve şişti. Hayranı olduğum saçları ise son derece dağınıktı.
Zorla gülümseyerek "Hoşbuldum kardeşim," dedim.
"Asya, bir haber var mı? Dayanamadım geldim."
"Uyutuyorlar işte, kardeşinin adını sayıklayıp duruyor."
"Aşkım, sen biraz eve git istersen? Biz buradayız zaten?" Dedi Görkem.
Buğra da çoktan karşıdaki sandalyeye kurulmuştu.
Tabii, benim için tutulan güvenlik de varlığını hissettirmemeye çalışıyordu.
Asya, bir kaç dakika sonra çantasını toparlayıp hastaneden çıktı.
"Ee kanka, sen nasılsın?" Dedi Buğra.
"İyiyim kanka, biraz bacaklarımda ağrı var ama onun dışında bir sorunum yok."
"Şu kadın kim?" Dedi hemen ileride duran güvenliği göstererek.
Uzun bir of çektim.
"Bundan sonra hep hayatımda olacakmış."
"Ne?" Diye bağırdı Görkem.
"Gerek yok dedim ama güvenliğim için gerekliymiş, öyle diyorlar."
"Aslında iyi karıymış ha," dedi Buğra kırmızı gözlerinin ardından hafifçe gülümseyerek.
"Hadi oradan," dedim gülerek.
Aslında gideri yok değildi; uzun sarı saçları, güzel gözleri güzel bir yüzü vardı.
"Yer seni Buğra o karı." Dedi Görkem.
"Ee, diğerleri nerede?" Dedim kafamı kaşıyarak.
"Bir virüs çıkmış, duymuşsundur, corona mıymış neymiş, babamın ilaç şirketi olduğu için başları çok yoğun, Pelin abla da sekreterliğini yapıyor. Diğerlerinin günlük işleri işte. Biz oluyoruz genelde."
O sıra ileriden hemşire geldi.
"Melodi hanım uyandı, Buğra bey hanginiz?"
Buğra heyecanla ayağa kalkıp "Benim, benim!" Diye bağırdı.
"Sizi görmek istiyor, bir de kardeşinin adını sayıklıyor." Dedi gülümseyerek.
Koltuk değneklerimi tekrar elime alıp Melodi'nin camına gittim.
Gözlerini açmış, etrafa bakıyordu. Ağırlığımı sol koluma verip diğer elimle camı tıklattım ama tabiiki de ses gitmiyordu. Biraz sallandıktan sonra beni fark edip el sallamaya başladı. Çok beğendiğim kızıl saçlarını toplamışlardı. Hala güzel gözüküyordu ama çok bitkin olduğu her halinden belliydi. Kısa bir süre sonra görüş alanıma Buğra girdi. Melodi doğrularak ağzından okuduğum kadarıyla "Buğra!" Diye bağırdı.
"Buğra aşık falan herhalde." Dedi Görkem gülerek.
"Öyle miymiş?" Dedim kafamı çevirip.
"Bilmiyorum ki, aralarındaki ilişkiyi hiç birimiz çözemiyoruz."
Omzumu silktim.
"Ben artık gideyim," dedim. "Sonra görüşürüz kanka." Deyip ona sarıldıktan sonra güvenliğe işaret edip beni almasını söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KEZ SARILSAK
Novela JuvenilHenüz 17 yaşındaydım,olayların göbeğine geldiğimde. Bir çok şeyi bilmiyordum,her şey çok basit geliyordu en başta. Basitti belki,o da Buğra sayesindeydi. Başta her şey çocukçaydı aslında,bir süre sonra fark ettik aslında ne kadar büyük bir şeyin iç...