• 7 •

171 13 0
                                    

Kalbim, beynimden geçen bütün düşünceleri sustururken yapabileceğim tek şey öpüşüne karşılık vermekmiş gibi öyle yapmıştım.

Elinin tersiyle yanağımı okşamaya başladığında aralanan dudaklarımdan bir inilti yükselmişti.

Şu anda ona karşı olan hislerimi kontrol etmek zorlaşırken yapmam gereken şey ondan uzaklaşmaktı. İstemiyordum. Kesinlikle geri çekilmeyi ve öpüşüne son vermeyi istemiyordum.

Yapmam gereken şeyi düşündükçe içimden gelen ağlama hissi beni çepeçevre sarıyordu. Ellerim istemsizce göğsüne geldiğinde kendime emrederek onu itmeye çalıştım. Hareketim karşısında dudakları durakladı ve kapalı olan gözlerini hafifçe araladığında bakışlarında bir çok duyguyu aynı anda görebilmiştim.

Gözlerim yanmaya başlamıştı ve daha kuvvetli bir şekilde onu itmeye çalıştım. Yanağımdaki elini duvara yasladı ve gözlerini kırpmadan bakmaya devam etti. Ne yaptığıma anlam vermeye çalışıyordu. Gözlerim dolduğunda kendimden tiksiniyordum. Ellerimi daha kuvvetli göğsüne bastırdığımda bana yüzünü buruşturarak o tiksinen bakışlarından birini gönderdi.

Artık rahatça ağlayabilirdim. Duygularımın keskinliğine ağlayabilirdim. Yaptığım ya da yapamadığım her şeye ağlayabilirdim. Bana olan bakışlarında isteyip de bir kez olsun göremediğim, kıskandığım hislere ağlayabilirdim. Dileklere inanan bütün düşüncelerime ağlayabilirdim. İçimde Aras'a karşı barındırdığım bütün diğer iyi şeyler için ağlayabilirdim.

Eliyle duvara sertçe yumruk atması bütün hücrelerimde acının yanında korkuyu da hissetmeme neden olmuştu. Gözlerimi sımsıkı kapattığımda bir damla istemsizce yanaklarımdan süzüldü ve diğerleri de. Sessizce ağlıyordum.

Aynı zamanda kendimden iğreniyordum. Aras'ın hala bir tepki vermeyişi hissiz bir şekilde bakan gözleri bende daha çok ağlama hissi uyandırırken bakışlarımı kaçırmak için kafamı başka bir yöne çevirdiğimde bize alayla bakan Çağan'ı görmüştüm. İşte şimdi tam anlamıyla rezil durumdaydım.

Bakışlarımı Çağan'a sabitlediğimde sonunda Aras da o noktaya baktı ve dudaklarından fısıltı halinde çıkan küfürü bir tek ben duymuştum.

Benden hızla uzaklaştı ve arkasında ne bıraktığına aldırış etmeden ilerlemeye devam etti. Bunun üzerine beni dinlemeyen gözyaşlarım gayet özgür bir şekilde serbest kaldı. Yanıma yaklaşan alaylı sırıtışın sahibi yine Çağan'dı.

"Her zaman seni onun yüzünden ağlarken mi bulacağım ben ?" Söylediği şey bir deli gibi davranmama ve yüksek sesle hem ağlayıp hem kahkaha atmama neden olmuştu.

Sanki az önce hiçbir şey görmemiş gibi davranmasına rahatlarken onun da kahkaha atmaya başlaması benim ağlamama neden oluyordu.

Bir gün Aras yüzünden kafayı sıyıracağımı tahmin edebiliyordum. Ama bunun bu kadar çabuk olmasını beklediğim söylenemezdi.

"Onun sorunu." Geç cevap vermiştim ama ikimiz de kimden bahsettiğimi biliyorduk. Bu yüzden o kahkaha atmayı ben de ağlamayı bıraktığımda konuşmaya devam etti.

"O zaman bırak o ağlasın." Dedi. Gerçekten bunu istediğini belirtircesine. Ama ikimiz de bunun basit bir şakadan ibaret olduğunu biliyorduk.

En azından ben emindim. Aras'ı ağlarken hayal etmek bile imkansız geliyordu. Birkaç kez çok durgun olduğuna tanık olmuştum. Ama o ağlamazdı.

Çünkü hissiz ve duygu yoksunu insanların ağlamaktan daha iyi şeyler yapabildiğini biliyordum.

"Önemseme. O Aras. Her zaman böyle biriydi." İçten söylediği cümleler beni başka bir soruya yoğunlaştırmıştı.

PulsarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin