Geçerken memleketten gözlerim daldı
Demiryollarının kesiştiği o şehirden.
Bir koku hissettim canım gitti, aklım kaldı
Bozkırları seyrederken pencereden.
Gündüzleri başkaydı, geceleri bir başka,
Tren sesi ninnisiydi bu fakir şehrin.
O köprü dayanmış, dayanmazdı hiç bir taş ta,
Yıllardır karşı gelmiş savaşına nehrin.
Durmuş istasyonda tren, yolcular iniyor,
Bir baktım etrafıma herkes tanıdık gibi.
Yine taşlara takılıp bir çocuk düşüyor,
Biri tutup kaldırıyor yerden bu garibi.
Geriye baktım, rayların arasında duran
Kardeşim düşmüş, yine yarılmış kafası.
Çakıl taşlarıydı çocukluğumu anımsatan,
İlk kez düşmüyordu olacaktı dahası.
Dalıyorum hüznüne yine aynı rüyanın
Yıllar da yollar gibi hızlı hızlı akıyor.
Yaslanmıştım gögsüne o trende babamın
Hep o tanıdık koku, çocukluğum kokuyor.