Acı, kırgınlık..

57 7 3
                                    

Mutfakta ki işlerim bitmişti ve birazdan burada olurdu. Merak etmiştim gelecek olan kızı. Benim her şeyim yukarıda başka biri için hazırlanıyordu kim bilir.. ne kadar yakışıklı olmuştur.

Yaklaşık 10 dakika sonra aşağı inmiş mutfağa gelmişti, etrafa bakındı biraz o sırada ben de ona bakıyordum yine yanıltmamıştı beni harika görünüyordu. Benim gözümden bakılınca nefes kesiciydi. Beni nasıl bu kadar kendine bağlayabildi, nasıl böylesine aşığım ona hiç bilmiyordum. Gülüşü bile ona tapmam için bir nedendi. Her şeyi ile çok güzel ve özel duruyordu, yine aynı ve hoş kokuyordu. Onun olmak istiyordum, benim olsun istiyordum. Kokusunu mesela ben bilsem sadece yetmez miydi? Bana göre artardı bile siyah bacaklarını saran pantolonu ve siyah saten gömleği ile çok muhteşem bir görüntüydü. Şekilli saçlarında ellerimi gezdiresim gelmişti, ipek görünümlü saçları her zaman için favorim olmuştu.

Saçlarım da bir el hissettiğim de kendime gelmiş kendimi soyutladığım gerçek dünyaya dönmüştüm. Buna ne kadar dönmek derseniz tabii.
Hemen dibimde saçlarımı yana doğru elleriyle taramış bir tutamını da kulağımın arkasına sıkıştırmıştı. Bu hareketleri nefesimi keserken ne diyeceğimi kesinlikle bilmiyordum.

Bana dokunuyordu şuan da o narin elleri saçlarımda geziniyordu. 

"Beni dinliyor musun?" Kalbimin sesinden onun sesini zar zor da olsa ayırt edebilmiştim. "Ö-özür dilerim.. tekrarlar mısınız?" Kafasını sallayıp bir adım geri çekildi o kadar erkeksi duruyordu ki kendimi ona veremiyordum dalıp gidiyordum ama toparlamam lazımdı kendimi.

"İş görüşmesi gibi bir şey yapacağız o yüzden çok rahatsız edilmek istemiyorum ayrıca kahveleri getirirken dikkatli ol lütfen" kafamı sallayıp omayladım onu. İlahi gibi karşımda durup hâlâ bana bakıyor olması fazlasıyla geriyordu. Neyse ki fazla sürmeden zil çalmıştı "k-kapı" diyip açmak için koştum bir nevi kaçtım.

Kapıyı açtığımda cidden güzel bir kızla karşılaşmıştım. Siyah bir elbise giymişti fakat şıktı fazla güzel duruyordu. Jungkook bu kızdan eminim ki çok hoşlanırdı aslında düşününce hangi erkek hoşlanmazdı ki ben bile beğenmiştim. "Buyrun lütfen" mütevazı gülümsemesi ile içeri girip "Merhaba" dedi kibar gözüküyordu "Merhaba, hoşgeldiniz" dedim. Elim ile önden yürümesi için yön gösterdim birlikte ilerleyip odaya girdik Jungkook koltukta oturuyor ve bir dosyayı inceliyordu -o her zaman bu kadar çalışıyor muydu?- geldiğimizi farkettiğinde ayağa kalkıp gülümsedi bu gülümsemesi o kadar sıcak ve içtendi ki ben bile ısınmıştım. "Hoşgeldin Jennie"

(Kızımız Jennie)
"Ah hoşbuldum Jungkook-ah" diyip yanına gitti ve uzaktan temas etmeden eğilerek selam verdi. Eteği kısaydı bu yüzden odanın köşesinde duran dolablara gittim ve ince bir battaniye pike tarzı bir şey çıkarıp oturduğu koltuğun kenarına koydum "teşekkür ederim" "önemli değil, içecek soğuk veya sıcak nasıl istersiniz?" "Aslında kahveye hayır demem" diyip gülümsedi Jungkook'un döndürdüm bakışlarımı "her zaman ki içtiğimden getir Tae" onaylayıp mutfağa döndüm.

Kahveleri yapmıştım mutfaktan çıkarken başım dönmüştü ve duvara yaslanıp destek aldım kendime gelene kadar bekledim biraz daha iyi hissettiğimde içeriye ilerledim. Sıkılmıştım bu baş dönmelerinden artık. Jennie'nin yanına gelip kahveyi ona vermek için öne doğru eğilmiştim fakat başım dönmüş yer ayağımın altından kaymıştı sanki dengemi kaybedip elimdekileri düşürürken yaptığım hata için kendimi asla affetmeyecektim önemli bir toplantıydı ve ben mahvetmiştim. Jennie'nin çığlığını duymuştum banyo diyip odadan fırlamıştı az buçuk gördüğüm kadarı ile bulanık görüyordum bir an da kolumdan tutulmam ile yanağımda ki acıyı hissetmem bir olmuştu. Şimdi daha kötü hissediyordum başım daha şiddetli dönüyordu, görünüşüm iyice bulanık olmuştu fakat asıl olan Jungkook'un bana vurmasıydı halimi görmüyor muydu? Ayakta zor duruyordum bunu görmemiş miydi? Düştüğüm yerde kaldım bir süre, Jungkook'un azarını dinledim. "Sana dikkatli ol demedim mi? Bilerek yaptın değil mi? Bilerek yapıyorsun, dikkatsiz ve beceriksiz birisin" dedikleri canımı yakarken bir gelip bir giden baş dönmem son bulmuştu iyi değildim şuan da bu üzerimde ki şey neydi bilmiyorum ama onun yüzünden değildi kötü hissetmem Jungkook canımı daha çok yakıyordu. Bir saat belki de yarım saat önce saçlarımda dolaşan narin elleri bu sefer hiç de narin gelmemişti. Zar zor ayağa kalkıp ona döndüm hâlâ sinirli görünüyordu. Görünüşüm bulanıklaşıyordu ama bu sefer baş dönmesinden değil gözlerimin doluluğundandı. Sol gözümden firar eden yaş ile birlikte elimi gözlerime götürüp sildim "özür dilerim bilerek yapmadım" "eminim ki öyle olmuştur" inanmıyordu.

Biraz sonra Jennie içeri girmiştiahvuo bakışlarım onu bulurken bir adım ona yaklaşıp bir kaç kere önünde eğildim "çok özür dilerim cidden bir an başım döndü bilerek yapmadım hepsi benim hatam çok yandı mı? Hemen yanık kremi getirebilirim? " tebessüm etti "hayır sakin ol, farkettim zaten dengeni kaybettiğinde anladım senin bir hatan yoktu suçlama kendini" dedi.
Peki sen neden anlamadın Jungkook bir de üstüne vurdun.

Tekrar eğildim önünde Jungkook'a baktığımda bana baktığını gördüm ne düşündüğünü ya da hangi duyguyu barındığını anlamlandıramıyordum.
"Kahvelerinizi tekrardan yapacağım" ilerleyeceğim sırada durdurdu "hayır sen bize buzlu soda getir ve doktora görün bir" "pekâlâ" gülümseyip çıktım.
Oysa ki görünümü kendini beğenmiş bir hava veriyordu insana ne kadar da cana yakın biriydi böyle.

İçecekleri verip tekrar mutfağa döndüm ve masaya oturdum. Aptallığımı düşündüm biraz cidden bilerek yapmışım gibi oldu daha dikkatli olmalıydım. Jungkook'un bana böyle sinirli olmasını istemiyordum başkalarına bakarken ki gülümsemesi bana gelince solsun istemiyordum, benden soğusun istemiyordum. Canım yanmıştı beklemiyordum o dokunmaya kıyamadığım ellerin bana vurmak için kalkmasını beklemiyordum, Jungkooktan bunu cidden beklemiyordum.

"Tae?" İsmimi duyunca irkilmiştim ne kadar süredir oturuyordum? Ne kadar süredir düşünüyordum burada? Sesin sahibine baktım ne kadar düz bakmak istesem de bir şekilde kırık bakıyordum bu yüzden bakışlarımı masaya indirdim ve ellerimle oynadım. "1 saattir burada beraber oturuyoruz farkında mısın? Ne zaman kalkmayı düşünüyorsun?" Gözlerimi olabildiğince açıp ona baktım "bir saat mi?" Kafasını salladı ben tamam ama o neden yanımda oturmuştu ki? "Siz neden benimle oturdunuz?" "Bilmem" diyip arkasına yaslandı. Üstünüde değiştirmişti Tanrım Jennie ne zaman gitmişti ki? Uzun zamandır oturuyordum demek ki.. bakışlarımı tekrar elime indirdim "özür dilerim" sesim fısıldar gibi çıkmıştı aslında öyle çıkması normaldi çünkü öyle söylemiştim "bilerek değildi" bana dedikleri ve o an aklıma dolunca beraberinde gözlerimde dolmuştu. Sevdiğim adam bana bugün vurmuştu.

"Ama yine de vurmanız şart mıydı?" Bana baktığını hissediyordum yine de dönüp bakamazdım utanıyordum. Yerinden kalkıp tek bir şey söylemeden mutfaktan çıktığında üzerime çöken ağırlık ile birlikte gözlerim de biriken yaşlarda düşmüştü. Çok net hissediyorum, bu sefer acıyı daha net hissediyorum. Bu aşk beni yiyip bitiriyordu, boğazımda ki yumru asla gitmiyordu mesela öyle zamanlar geliyordu ki yemek bile yedirmiyordu. Halime baksanıza sabahtan beri şurada oturuyorum ama onun bile farkında değilim. Aşk insanı aptal ediyordu. Yıpranmıştım ama sana olan aşkımdan vazgeçebileceğimi sanmıyorum Jungkook, çünkü ben seni çok seviyorum.

Ve seni hâlâ istiyorum.

But I Still Want You / Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin