SENİ SEVİYORUM

54 3 3
                                    

1 bardak ve bir tabak kırmıştım.

O günün üzerinden 3 gün geçmişti, Jungkook'u çözemiyordum nasıl davranıyordu? Ne yapmaya çalışıyordu? Gerçekten anlam veremiyordum dengesizdi ve benim de dengemi bozuyordu nasıl davranacağımı şaşırmıştım.

Jimin bey ise Yoongi denilen suratsız ile gezip tozuyordu sadece o suratsız ile nasıl zaman geçiriyordu anlamıyorum yani konuşuyor muydu ki? Her neyse telefonu elime alıp annemi aradım, çok özlemiştim. Açılan telefon ile özlemim artmıştı sesini duyunca dolan gözlerim ise cabasıydı "oğlum" "anneciğim" "ah, oğlum bizi unuttun sandım cidden" "aish olur mu annem ben anca müsait olabildim çok özür dilerim napıyorsunuz?" Telefona sarılacaktım az kalmıştı "aynı oğlum işlerle uğraşıyoruz baban sürekli çalışıyor ben de gidiyorum arada yanına yardım etmeye seni sormalı yavrum nasılsın orada? Her şey iyi mi?" "İyi annem iyi okul iş falan işte aynı şeyler" yalan "oğlum okulun ne zaman bitiyor cidden özledim gel artık" üzülüyordum okuldan çok buradaki ev ve içinde ki salak ile ilgileniyordum çalışma masamdan kalkıp kapıya döndüm ve dönmem ile sıçrayıp çığlık atmam bir olmuştu annemin ne oldu sorularından çok Jungkook'un odamda üstelik bir adımlık mesafemde ne işi vardı? "A-anne bir şey yok sakin ol böcek gördüm sadece boşluğuma geldi bağırdım" "ah oğlum aklımı aldın burada" bir şey yok anne ben seni sonra arayayım tekrar babama onu çok sevdiğimi söyle" "tamam güzel yavrum görüşürüz hadi çok yorma kendini"

Telefonu kapatıp Jungkook'a baktım tekrar "bir şey mi istemiştin telefon ile konuşuyordum duymamış olabilirim" "istiyorum evet" dediğinde kaşlarımı hafif çatıp söylemesini bekledim "ama isteyeceğim şeyi seni beklerken unuttum" dedi yalancı "anladım bir şey istemiyorsan dışarı çıkar mısın?" "Benim evim benim odam istediğim yerde durabilirim senden izin mi almalıyım?" Cidden sabır dileniyordum şuan da "evet ama bu odayı bana verdin öyle değil mi? En azından buradan gidene kadar yani, ben buradan gidene kadar sen de bu odaya kafana estiği gibi giremezsin" çarpık bir gülücük atıp sonra da yatağa atmıştı kendini acaba Fransızca falan mı konuşuyordum? Tam konuşmak için ağzımı açmıştım ki çalan telefon ile kapatıp telefona baktım Namjoon Hyung? Imm... Pekâlâ neden arıyordu ki? "Ben buradayım diye mi açmıyorsun?" "Hayır ne alaka açacağım" diyip ani gazla açmıştım ve sonra ki muhattabım ise Namjoon hyung olmuştu "alo Tae" "efendim Namjoon hyung" "ah ne yapıyorsun?" "Hiç öyle kitap okuyordum aslında sen ne yapıyorsun?" Samimi konuşmasına karşın bende öyle konuşmuştum "akşam gezelim mi çocuklara da söyleyelim hep beraber?" Bunu Jungkook'a sorması gerekmiyor mu? "Ah ben bilemiyorum bir dakika lütfen-" "Jungkook şey Namjoon hyung hep beraber akşam gezelim mi diyor" demiştim biraz kıstığım sesim ile biraz yüzümü inceleyip "olur" demişti "pekâlâ" "ah hyung beklettim kusura bakma olur nerede ve kaçta?" Biraz bekledi ben de o sırada yatakta yayılan Jungkook'a bakıyordum gıcık ediyordu beni ama seviyordum onu ve ona olan sevgim bilmiyorum nasıl anlatılırdı "sahile gidelim ha bira falan hoş olur 8' de sahile gelin" "tamamdır hyung görüşürüz" "görüşürüz güzellik" nE? "Hey ne güzelliği ben yakışıklıyım" hıhım diyip suratıma kapatılan telefonu sinirle masaya bırakmıştım "kalk artık ya yatağımdan yatacağım" kafasını kaldırıp bana bakmış ve geri yatmıştı "ah pekâlâ ben de senin yatağına giderim öyleyse" diyip çıkmıştım odadan, onun odasına girip yatağa atmıştım kendimi hah şuna bak ben dedim sanki o odayı bana verin diye. Biraz sonra üzerime uyku bastırmıştı çokta direnmemiştim cenin pozisyonuna gelip yastıklardan birine sarılmış ve uyumuştum.

Uyandığımda ise beklemediğim manzara ile karşı karşıyaydım, sarıldığım yastık yerine Jungkook vardı ve tanrı aşkına nasıl girmişti oraya? Kızamıyordum bile o kadar tatlıydı ki şuan da yüzü masum duruyordu masum bir tavşana benziyordu aramızda ki sorun ne onu bilmiyordum ama bu çocuğu seviyordum yüzünde ki benlerini seviyordum çok yakışıyordu ona özellikle dudağında olan şuan farkettiğim bir şey daha vardı ki o da çok yakın oluşumuzdu nefesi yüzüme çarpıyordu ve bu beni mayıştırıyordu çok güzeldi her şeyiyle ve her şekilde ipek saçlarını doya doya okşamak istiyordum ama pek mümkün görünmüyordu ve ayrıca ben neden hala buradayım ki? Okulumun bitmesine çok az kaldı bittikten sonra evime döneceğim evet buna karar vermiştim ama kararlarımı alt üst eden bu adamı ne yapacaktım. Burada dursam olmuyor, gitsem olmuyor ki eve dönsem bu tamamen bırakmak olurdu biliyorum ne yapacağımı bilmiyordum arada kalmıştım ve bu benim en sevmediğim şeylerden biriydi.

But I Still Want You / Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin