"Taee, uyan artık hadi" birisi kolumu dürtüyordu farkındaydım ama tepki veremiyordum. Yorgun hissediyordum ve gece geç yatmıştım. Bir kere daha dürttüğünde sesin sahibini tanımış ve hemen kalkmıştım. "Kaç kere daha çağırmam gerekiyor?" Yataktan kalkmak isterken yorganımın ayağıma dolanması ile yere düşmüş ve dizimi yaralamıştım fakat bu öyle büyütülecek bir yara degildi bu yüzden süründüğüm yerden kalkıp paspal halimle karşımda ki zerafete bakmıştım. "Ben.. özür dilerim, neden bu kadar uyudum anlamadım" dedim bakışlarımı kaçırarak "tamam toparlan aşağı gel" diyip dışarı çıktı. Bir süre aynı yerimde kalmıştım çünkü Tanrı aşkına rezil gibiydim hemen banyoya koştum duş alıp toparlanmam lazımdı.
...
20 dakikanın ardından aşağı inmiştim. O ise oda da oturmuş televizyon izliyordu. İçim.. Tanrım onu gördüğüm de içim hep böyle oluyordu, kalbim olduğundan hızlı atıyor ve göğüs kafesimi zorluyordu. Ellerim titriyordu ve bazen ne yapacağımı bilmiyor karşısında donup kalıyordum. "Neyi bekliyorsun kapının dibinde?" Sesini duyduğum da sıçramıştım yine mi dalmıştım? Sanırım evet, yanına ilerleyip yanında ki koltuğa oturdum ve bakışlarımı ona çevirdim. Sonuçta beni aşağı çağırmıştı öyle değil mi? Diyecek bir şeyleri olmasa çağırmazdı. O da bana döndüğün de... Yine oluyordu işte. Niye böyle olmak zorundaydı ki? Böyle güzel bakması onun suçu.. herkese böyle mi bakıyordu? Aslında bakışlarında yumuşaklık, sevgi ya da onun gibi şeyler yoktu ama ben neden düşmüştüm o gözlere? Neden benimsemiştim onu bu kadar? Umut vermiyordu kesinlikle peki ya ben neden umutluydum bu kadar? Ama şuan da farkettiğim bir şey daha vardı ki o da konuşmuyor ve sadece bakıyor oluşuydu. Gözlerinden bir duygu geçmişti fakat yakalayamamıştım. Anlayamadım ne olduğunu, çözemedim. Yerinde kıpırdanıp elini kaldırdığında kendimi geri çekmiştim. Bunu isteyerek yapmamıştım.. Tanrım bunu cidden isteyerek yapmamıştım. Gerçi neden böyle yapmıştım ki? Neden kaçmıştım? Hep bana dokunması için can attığım o ellerden bu sefer dokunmaması için kaçmıştım. Kalbim tekliyordu. Neden korkmuştum bu kadar? "Taehyung?" Adımı onun ağzından duymak çok güzeldi ama şuan da yaşadığım çelişki de neydi? "Saçında bir şey var onu alacaktım" dediğinde elim benden habersiz saçıma gitmişti arıyordum ama bulamıyordum bir şey yoktu ki benimle mi oynuyordu? Kaşlarımı çattığım sırada elini saçıma getirdi ellerimiz birbirine temas ederken çekmiştim saçımdan elimi. O da ip gibi bir şey aldığın da baktım üstümdekinin ipi olabilirdi elinden aldım. "Bir şey mi diyecektiniz siz?" "Evet" diyip arkasına yaslanmış ve bacak bacak üstüne atmıştı bu hareketi onu çok erkeksi gösteriyordu. "Geçen gün" dediğinde anlamıştım ne diyeceğini bunu istemiyordum. Evet kırılmıştım canım da açımıştı ama özür dilemesini istemiyordum bu yüzden sözünü kestim. "Geçen olanlar benim suçumdu" dediğimde kafasını bana çevirdi gözlerimiz birbirine kenetliyken tekrar konuştum "yani özür dilerim bir daha tekrarlanmayacak o gün öğün atladım ve biraz da başım dönüyordu. Benim yüzümden oldu tepkiniz de haklısınız" diyip ayağa kalktım ve tebessüm ettim. "Kahvenizi içtiniz mi?" "Evet" dedi ve o da ayağa kalktı "bu da vardı ama başka bir şey daha diyeceğim" dediğinde beklenti ile ona baktım merak etmiştim ne diyecekti ki? "Günlük tutuyor musun?" Dediğin de gözlerimi sonuna kadar açmıştım "e-evet neden?" Güldü fakat bu biraz.. sanki... Alaylı bir gülüştü? "Ortalıkta bırakmamalısın" okumuş muydu yani? Cidden günlük olduğunu bile bile okumuş muydu? "Okudunuz mu?" Dedim okumadım de.. lütfen..
"Okudum" ağzım açık ona bakıyordum. Cidden konuşma yitimi kaybetmiştim sanırım. "İlk önce günlük olduğunu anlayamadım çünkü günlük gibi durmuyordu okudum biraz sonra" diyip gözlerinde ki boşluklarla bana baktığında içim titremişti. İçinde yazan tek şey Jungkook'a olan aşkımdı. "Bir baktım ki her sayfada ben varım, ben, ben ve ben. Söylesene bana mı aşıksın Kim Taehyung?" Yutkunmuştum. İsmimi öyle büyük bir sinirle söylemişti ki Tanrım nefret edecekti benden hatta soğuyacaktı. "Ö-özür dilerim" diyebildim neden? Neden özür diliyorum ki? Onu sevdiğim için mi? Yoksa onu sevmeye cüret ettiğim için mi? "Ciddisin sen" dedi dalgayla karışık gülerken bakışlarımı kesinlikle ona çeviremiyordum. Çeviremezdim. Bakışlarıyla kül ederdi beni biliyorum. "Aşık olduğun gibi vazgeçeceksin" dedi tüm soğukluğu ile "bu imkansız" dedim sessiz bir şekilde "bunu denedim, cidden denedim." Diyip sonunda bakabilmiştim. İğrenç bir şeye bakarmış gibi bakıyordu, haklıydım bakışları yakıp kül etmişti beni. "Bana öyle bakmayın lütfen" dedim. Ağlamamı durduramıyordum. "Şimdi dışarı çıkıyorum ve sen o sırada hazırlanıp bu evden gidiyorsun."
Hızla evden çıkmıştı. Bacaklarım titriyordu kendimi taşıyamadığımı anladığım da arkamda ki koltuğa düştüm böyle olmamalıydı. En azından senelerin hatrına böyle olmamalıydı. Rüya olmasını istedim her şeyin bir rüyadan ibaret olmasını istedim. Daha anlayışlı olmasını istedim. En azından iğrenç bir şeye bakıyormuş gibi bakmamalıydı. Ben yine bendim sonuçta her zaman ki Taehyung. Sadece aşık olmuştum. Ona. Tamam hata yapmıştım kabul ediyorum vazgeçmeye de çalışmıştım ama yapamadım. Nasıl olurda öylece vazgeçmemi isterdi ki? Hiç mi aşık olmamıştı? Hiç sevmemiş miydi? Gitmek istemiyordum ama mecburdum bu yüzden ayaklandım..
"Şimdi gitsem bile bu senden vazgeçmiş olduğum için değil, zorunda olduğum için. Seni hâlâ seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
But I Still Want You / Taekook
Kısa HikayeSen beni görmesen bile ben hâlâ seni istiyorum. Ben seni, çok.