Aslında o günden sonra daha iyi olacağımızı düşünmüştüm ama diğersi gün hiçbir şey olmamış gibi devam ediyordu. Yüzüme bakmıyordu ilk zamanlarımda ki gibiydi işte 2 hafta geçmişti çoktan sadece emirler veriyordu. Ha bir de Jimin ile içli dışlı olmaya başlamışlardı ve bu da haliyle sinirimi bozuyordu çünkü bir yerde Jimin'de onu seviyordu ve onlar yakınlaşıyorlardı her geçen gün biraz daha. İzliyordum ve bir şey yapamıyordum o günden 'beni umutlandırmayın olmayacaksa' demiştim demek ki olmadığını gösteriyordu.
Düşünceler beynimden yuva edinmiş gitmezken zilin sesi ile kendime geldim. Kimin geldiğini merak etmiyordum çünkü biliyordum ki Jimin'den başkası değildi. İlerleyip kapıyı açtım "hoşgeldin" dedim gülümseyerek o da aynı şekilde cevap vermişti "hoşbuldum taetae" diyip elindeki çanta ile içeri geçip oturdu. Çantanın içinden dosyalar evraklar falan çıkarıp onlarla ilgilenmeye başladı ben de konuşamadım sadece bir şey isteyip istemediğini sordum ve o da istemediğini belirtip teşekkür etti.
Biraz sonra Jungkook içeri girmişti kapının karşısında olduğum için girer girmez beni görmüştü o yüzünde ki boş ifade umursamazlık içimde çatlamalara sebep oluyordu Jimin onun geldiğini fark ettiğinde ayağa kalkıp sarıldı Jungkook ise gülümseyip şarılışına karşılık vermişti. "Ah, başlamışsın bile" "evet birikmişler bayağı bitsin istiyorum artık" diyip sıkıldığını belli eden mırıltılar çıkarmıştı. "Odama geçelim sen de iki kahve getir bize" diyip bana bakmadan beni kastettiğinde "pekâlâ" diyip mutfağa geçmiştim. Hazırlıyordum fakat gözlerim dolmuştu etraf bulanıktı ve göremiyordum yumruk yaptığım elimle gözlerimi silip devam ettim. Yapmaya devam ederken arkamda birisinin olduğunu hissetmiş ve arkamı dönmüştüm, karşımdaydı. "Niye bu kadar yavaşsın?" Diyip dolaptan bardak alıp suyla doldurdu oysa ki daha yeni istemişlerdi. Bir an düşündüm neden buradayım oysa ki babamın da bir şirketi vardı ve cidden çok iyi kazanıyordu ve ben burada sürünüyordum. Tabii ki de annemlerin bundan haberi yok beni gayet evimde okulumda mutlu olarak düşünüyorlardı çünkü öyle anlatıyordum iş bulduğumu söylemiştim ama ne olduğunu söylememiştim gerek de yoktu zaten? Olan kahveleri bardaklarına alıp tepsiye koymuş ve hâlâ mutfağın ortasında dikilen Jungkook'un eline vermiştim. "yukarı çıkacaksın öyle değil mi? Götürürsün." Diyip mutfaktan çıkmış odama gitmiştim sıkılmıştım, bunalmıştım. Oysa ki Jimin ile ne güzel geçiniyorduk.
Cidden aşkımın altında eziliyor can çekişiyordum. Görmüyor değildi görüyordu ama elini uzatmıyordu.Saate baktığımda akşam olmuştu 2 saattir uyuyordum ve acaba Jimin gitmiş miyd- AH JUNGKOOK'UN İLAÇLARI GEÇ KALDI TANRIM. Bir aciliyet bedenimi sardığında koşuştura koşuştura mutfağa gitmiş ilaçları almıştım bir bardak suyu da ihmal etmeden yukarı çıkmıştım. Kapıyı tıklatıp bekledim biraz fakat ses yoktu bir kere daha tıklayıp bekledim fakat yine ses yoktu ben de kapıyı yavaşça aralayıp etrafa bakındım ve görmek istemeyeceğim bir manzara ile karşılaştırdım canım o kadar yanıyordu ki.. bunu nasıl anlatabilirdim.
????

ŞİMDİ OKUDUĞUN
But I Still Want You / Taekook
ContoSen beni görmesen bile ben hâlâ seni istiyorum. Ben seni, çok.