Keklikler

22 14 0
                                    

Ormanın içinde çok şirin bir eviniz vardı.
Orayı çok severdim ve çocukluğumdan beri başka hiçbir evde yaşamamıştım.

Orman bana hep büyüleyici gelmiştir.
Sanırım bu yüzden o eve düşkünlüğüm biraz fazlaydı.
İnsanlar şehrin o ızdırap dolu havasına nasıl katlanıyorlar anlamıyorum.
Özellikle ormandaki gün batımlarının eşsizliği varken...
Her gün batımında odamın küçük penceresinden içeri olağan üstü ışık hüzmeleri
akın ederdi.

Ve tabiki o meşhur gölü de unutmamak gerekir.
Evimize biraz uzak olsa da ormanın ortasında küçük bir göl vardı.
Gerçi bize yürüme mesafesi gibi gelirdi tabii.
Göl her zaman ormanın en gözde mekanı olmuştur.
Bütün hayvanlar burdan içer ve burada avlanırdı.
Tabiki burası bizim favori av mekanımızdı.
O kadar çok keklik olurdu ki sayamazdık bile.
Kekliklerin artıklarını her zaman gölün ihtişamlı akıntısına bırakırdık.
Böylece göl birer birer izleri ve kalıntıları siler,
onları arındırırdı.

Göl her zaman av mekanı değildi.
Bazen yaz mevsiminde pikniğe gelenler de olurdu.
Yaz akşamlarında yalnızlıklarının ve gürültüsüz ormanın tadını çıkardıklarını sanarlardı.

Biz ise yemeği sabah ya da öğlen yemezdik çünkü ormanın ortasında olduğumuzdan gidebileceğimiz bir market yoktu.
Sabah ava çıkar anca akşama avlanmış bir şekilde eve dönebilirdik.
Fakat en sevdiğimiz av olan keklikler genelde gece ortalığı inletmeden ve bizi ele vermeden yakalanırlardı.
Bu yüzden risk almak istemediğimiz zaman ,kolay yakalayabilmek için gece avlanmayı seçerdik.
Gece avlarında her zaman kekliklere acımışımdır.
Onlar Savunmasız ve korkarlar.
Onlar bizim için çantada keklik.
Hiç bir zaman kaçamazlar,biz her zaman yakalarız.
Saklanırlarsa buluruz,
Kaçarlarsa yakalarız,
Taş yağmuruna tutulsak da geri adım atmayız.
Tüfekleri olabilir ya da bıçakları ,ama bunlar asla işe yaramaz.
Güçlü görünmeye çalışırken küfürler savururlar ama bunlar bizim çelik zırhlı kalbimize ulaşamaz.
Onlar her zaman bizi avlamak ve sırrımızı gözler önüne sermek için gelirler.
Çocukça düşlerinin peşinden gider ve bu ölüm çukurundan çıkamazlar.
Onlar "Avcılar" ama içlerinde her biri korkak bir keklik.
Şimdi söyleyin bize kim avcı ya da kim av?

Biz gecenin içindeki yalnız yıldızlarız.
Biz ayın suya yansımasıyız.
Biz ağaçların içinde gizlenenleriz.
Bize yıllardır.
"Yamyamlar" "katiller" "kurt adamlar" "yerliler" "cinler" "öcüler" "koca ayaklar" ...
diye seslendiler ve hakkımızda birçok yalan yanlış efsane uydurdular.
Oysa biz hiç biri değildik.
Biz bize böyle seslenen keklikleri avlayanlarız.

Tatlı Küçük Korku HissiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin