Halka

22 5 0
                                    

Dışarıda yağmur yağıyordu ve ben yağmurlu günlerde hep uyuşuk ve tembel olurdum.
Pencerem sonuna kadar açıktı.
Karanlığın içinde bir baykuş ötüyordu.
Bütün gün televizyon izlemekten kızaran gözlerimi ovuşturup mutfağa gitmek için zar zor ayağa kalktım.
Bacaklarım ve ayaklarım uyuşuktu bu yüzden yavaş yavaş ilerleyebiliyordum.
Mutfağa vardığımda tembel tembel karnımı kaşıyarak dolabı açtım.
Yiyebileceğim pek bir şey yoktu.
Patlamış mısır ,meyveli yoğurt ve bir şişe süt...
Ben de son kalan meyveli yoğurdu alarak tekrar sallana sallana salona gittim.
Televizyona baktığımda ekran kararmıştı.
Ben de herkesin ilk sorunda yapacağı şeyi yaptım ve televizyonu kapatıp açtım.
Bu sefer televizyon karıncalı ekrana geçti.
Ben ise ne yapacağımı bilmediğim için televizyonun kullanma kılavuzunu aramak için üst kata çıktım.
Etrafı ararken aşağıdan bir sesin gelmesi ile koşar adım aşağı indim.
Televizyon dan su akıyordu.
Ne olduğunu anlamadığım için önce yukardan
kova almak için merdivenleri uçarcasına çıktım.
Banyodan bir temizlik kovası alıp aşağı indim.
Televizyonun ortasında bir yuvarlak işareti çıkmıştı.
Kovayı suyun aktığı yere kovup klavuzu tekrar almaya yukarı çıktım.
Aradığım içeriği bulamayınca tekrar aşağı indim.
Bu sefer her şey normaldi .
Televizyon normale dönmüştü ama maç açıktı.
Ben de koltuğa oturup kumandayı elime aldım.
Tam o sırada içeri elinde patlamış mısır kasesi olan bir kız girdi.
Siyah uzun Saçları önünde geldiğinden yüzü görünmüyordu.
Ayrıca oldukça kirli beyaz bir elbise giymişti.
Ben "sen kimsin?" Diye sorunca bana yanıt verdi.
"İkide bir yukarı çıkıp indiğinden bir sonraki kurbana geç kaldım sonra seni öldürmek için salonda bekledim ama sen çoktan yukarı çıkmıştın"
Anlatırken yanıma oturdu.
Ben ise kaseden bir kaç mısır alıp ağzıma attım ve merakla sordum "eee?"
"Beklerken sıkıldım tabii! Ben de maç olduğunu hatırladım ve televizyonu düzelttim"
"Televizyonu düzelttin demek sağol kardeşim"
"Ne demek"
Bu kıza iyice kanım ısınmıştı...
Ardından canımız çıkana kadar tezahürat edip maç seyrettik.
Maç bitiminde ikimiz de yorulmuştuk.
"Saat geç oldu burada kal sabah gidersin" dedim ve kabul etti.
Sabah uyandığımda her yer bembeyazdı.
Ölmüştüm...

Tatlı Küçük Korku HissiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin