HAZRETİ ABDULLAH İBN MES'UD (RADIYELLÂHÜ ANH)
İlk müslümanlardan, muhaddis, fakîh ve müfessir sahâbî.
Adı Abdullah,
künyesi Abdurrahman'dır.
Babası Mes'ud,
annesinin adı Ümm-i Abd'dir. Babası hakkında fazla bir bilgi yoktur. Onun, Zühreoğullarından Abd bin Hâris'in müttefiki olduğu bilinmektedir.Abdullah (radıyellâhü anh) , Mekke'nin fakîh âilelerinden birine mensuptu. Gençliğinde Ukbe bin Ebi Muayt'ın koyunlarını güderek çobanlık yapmıştır.
Abdullah bin Mes'ud (radıyellâhü anh) Hazreti Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) ile ilk tanışması ve karşılaşmasını şöyle anlatır:
Ben Ukbe bin Ebi Muayt'ın koyunlarını güdüyordum. Bir gün Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve Hazreti Ebu Bekir (radıyellâhü anh) yanımdan geçiyorlardı.Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) bana sütümün olup olmadığını sordu. Ben de ona çoban olduğumu ve bu koyunların emânet olduklarını söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) : "Yavrulamamış ve süt vermeyen bir koyunun var mı? Bana gösterir misin?" dedi. Ben de koç yüzü görmemiş bir koyun yanaştırdım.
Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) koyunun memesini tutup sağmaya başladı. Gerçekten yavrulamamış ve sütü olmayan bu koyundan süt sağıp Ebu Bekir (radıyellâhü anh) 'e verdi. Hazreti Ebu Bekir (radıyellâhü anh) içti; sonra kabı Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) alıp o da içtikten sonra koyunu saldı. "
(İbn Sa'd, Tabakat, 111, 150-151)İşte İbn Mes'ud (radıyellâhü anh) o günden sonra Hazreti Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) 'in yanından ayrılmadı.
İslâm'ı kabul edenlerin altıncısıdır. O müslüman olduğu zaman Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) henüz Erkam (radıyellâhü anh) 'ın evine taşınmamıştı.
İslâm'ı kabul ettikten sonra hep Kur'ân-ı Kerim ezberlemiştir. Kendi ifâdesiyle hıfzettiği yetmiş sûreyi Hazreti Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) 'in huzurunda okumuştur. Sahâbeler arasında hiç kimse bu konuda kendisiyle rekabete girişememiş, daha sonra Abdullah (radıyellâhü anh) Kur'an'ın tamamını ezberlemiştir.
İbn Mes'ud (radıyellâhü anh) , müslüman olduğu sıralarda müslümanlar Hazreti Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) ile açıktan açığa ibâdet edemiyor, istedikleri yerde yüksek sesle Kur'an okuyamıyorlardı. Müslümanların böyle bir hareketi, müşriklerin bütün câhilî duygularını kabartır, onları müslümanlara karşı şiddetli ve canice saldırılarda bulunmaya sürüklerdi.
Bunun içindir ki müslümanlar, bu gibi tehlikelerden sakınmak isterler, müşrikleri aleyhlerinde harekete teşvik ve tahrik edecek hareketlerden kaçınırlardı. İşte bu zor günlerde Abdullah İbn Mes'ud (radıyellâhü anh) , Kâbe'de Kur'ân okumak istemişti.
Hazreti Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve Ashâbı (radıyellâhü anhüm) bunun tehlikeli bir hareket olduğunu, özellikle Mekke'de kendisini himaye edecek büyük bir âilenin bulunmadığını, müşriklerin ona karşı pervasızca hareket ederek kendisini işkenceye uğratacaklarını söylemişler, fakat İbn Mes'ud (radıyellâhü anh) 'ın iman coşkunluğu bütün bunları geçmiş:
"Beni, onların şerrinden Allah korur!" diyerek kalkmış ve Kâbe'ye gitmişti.Bu sırada Kureyş müşriklerinin büyükleri toplanmış, Harem'de bir meseleyi görüşüyorlardı. Onlar konuşurlarken, yüksek ve güzel bir ses besmele çekmiş ve Kur'ân-ı Kerîm'den Rahman sûresini okumaya başlamıştı.
Herkes hayret etmiş ve bu cesur adamın kim olduğunu ögrenmek üzere ona yöneldiklerinde İbn Mes'ud (radıyellâhü anh) olduğunu görmüşlerdi. Kureyş'liler kızmış, bu hareketi en şiddetli cezalarla karşılamak istemişlerdi. İbn Mes'ud (radıyellâhü anh) 'ı kızgın kumlara yatırıp islâm'ı terketmeye davet ettiler. Fakat İbn Mes'ud (radıyellâhü anh) , bu ezalara zerre kadar önem vermedi. Müşrikler de işkencelerinin bir fayda vermeyeceğini anlayarak onu bıraktılar .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Sahabeler (Asr-ı saadet'te ki yıldızlar⭐)
EspiritualPEYGAMBER EFENDİMİZ'İN (SALLALLAHU ALEYHİ VESELEM) yaşadığı döneme ASR-I SAADET denir. İnsanlık tarihinin en saadetli zamanları o dönemde yaşanmıştır. Bu sebeple bütün MÜSLÜMANLAR hangi zamanda yaşarlarsa yaşasınlar o kutlu Asra özenir , o kutlu asr...