Ji Yunla konuşmamızın ardından bana eve gitmem için izin vermişti.
Ji Yun: Anlayabiliyorum seni. İstersen bugün sen de evine gidip dinlenebilirsin. Şimdiden sizin için zor bir gün oldu.
Y/N: Çok teşekkürler gerçekten, dedim ve gülümseyerek odama gittim. Eşyalarımı alıp şirketten çıktım.Ama şuan gitmek istediğim en son yer evdi. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Belki bir parkta akşama kadar oturup hasta olabilirdim.
Böyle derin düşüncelerle kafamı meşgul ederken şirketin çıkış kapısındaki basamağı görmedim ve sümük gibi yere yapmıştım. Ellerim ve dizlerim üzerine düşmüştüm. Ama çok acıyordu. Bugün de şansıma ince çorap giymiştim. Ellerimi yerden kaldırıp baktığımda fena halde kanıyorlardı. Dizlerim de aynı şekildeydi.
Ağlamıyordum ama yüzüm buruşmuştu. Hala ellerime bakarken biraz uzak bı yerden adımı duydum. Kafamı ellerimden kaldırıp sesin geldiği yere baktığımda Jaebeom koşarak karşıdan karşıya geçiyordu. Hızlıca yanıma geldi ve ellerime baktı. Kanadığını görünce hastaneye götürmek istedi.
Jaebeom: Y/N iyi misin sen? Nasıl oldu, nasıl düştün? Gel hastaneye gidelim.
Y/N: Yok ben iyiyim gerçekten. Ufak bir pansumanla geçer. Şu merdivenlerden düştüm sadece.
Jaebeom: O zaman itiraz istemiyorum bize geliyorsun. Pansumanın yapıldığını gözümle görmek istiyorum, dedi. Gülümsedim. Bu evet manasına geliyordu. Zaten eve gitmek istemiyordum ve canımın yanma katsayısı Jaebeom'a sinirli olma katsayımla karşılaştırılamazdı bile.Jaebeom hiç beklemediğim bı şekilde yerden kalkıp beni kucağına aldı ve arabasına götürdü. Ön koltuğa oturtup kemerimi bağladı. Yüzümdeki şaşkınlığı görmüş olacak ki sordu.
Jaebeom: Ne oldu? Seni ordan buraya kadar yürüteceğimi mi sandın?
Ellerimi dudağımın bir kenarından diğer kenarına sürükledim susuyorum, fermuar manasında.
Beni oturtmayı hallettikten sonra şirketten bir iki dosya alması gerektiğini söyledi. Sanırım şirkete tekrar gelmesinin sebebi buydu.
Jaebeom gelene kadar müzik açıp dinledim. Harika bir müzik listesi vardı. Ama zaten çok geçmeden gelmişti. Hızlıca evine sürdü ve maksimum 15 dakika içinde evdeydik.
Evin dış görünüşü bile harikaydı. İnanılmaz derecede güzel duran siyah bir boyayla boyanmıştı çoğu yeri. Jaebeom'a yakıştırdığım renk siyah değildi ama. İçinde duran gökkuşağının henüz farkında değildi.
Ben koltukta eve şok bir halde bakarken kapımı açtı. Beni eve yine o taşıdı. Kapıyı önceden açmıştı bile. Hemen salondaki koltuğa uzattı. Rahatım için uğraşıyordu daha. Arabayı kilitleyip hemen geldi.
Banyodan pansuman aletlerini alıp yanıma çömeldi. Yırtılmış olan çoraplarıma ve dizlerime bakarak "buradan başlayalım" dedi. Çantanın içinden birkaç bı şey çıkarttıktan sonra dizlerime sürdü. Verdiği acıyla bağırmıştım.
Jaebeom: Biraz acıtacak. Ama dayanabilirsin diye düşünüyorum.
Y/N: Şimdi mi söylüyorsun acıtacağını?
Jaebeom: Normalde başkalarına pansuman yapmam Y/N. O yüzden söyleme alışkanlığım da yok. Bak bitti bile işte.
Y/N: Oyalama konusunda çok başarılısın.
Jaebeom: Öyleyimdir, dedi ve sıra ellerime geldi. Acıya hazırlıklıydım ve zaten dizlerim kadar açılmamıştı.Pansuman bittikten sonra odadan bir battaniye aldı ve geldi.
Jaebeom: Hava kararıyor Y/N. Bugün burda kal istersen. Hem eve gitsen bu halde kendine yemek dahi yapamazsın.
Y/N: Seni rahatsız etmek istemem.
Jaebeom: Rahatsızlık olur mu hiç? Canım sevgilim kendini yaralamış yardım etmek görevimdir, dedi şakasına ve gülerek. Şakası bile kalbimin güm güm atmasına neden oluyordu. Cevap olarak ben de gülümsedim.Yanıma gelip battaniyeyi üzerime attı. Televizyonu açtı ve kumandayı da bana verdi. Ondan sonra mutfağa gidip yemek yapacağını söyledi. Şimdi kendimi tam anlamıyla çocuk gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boss あ jaebeom
Fanfictionben artık mutlu olmak istiyorum. seninle beraber mutlu olmak. artık sadece bunu istiyorum limsoul7 © •|• lim jaebeom [got7]