11. Bölüm / Jaebeom'un Evi

380 24 0
                                    

Jaebeom mutfağa yemek yapmaya gittiği zaman ben de televizyon izliyordum. Ama günün yorgunluğu uykumu getiriyordu. Göz kapaklarımla olan savaşı kaybedip uykuya dalmıştım.

Jaebeom'un Ağzından

Yemek yapmaya mutfağa gitmiştim ama çorbanın nasıl yapılacağını unutmuştum. Ve tarif defterim diğer odada kalmıştı. Onu almak için salona geldiğimde Y/N'nin mışıl mışıl uyuduğunu gördüm. Daha saat 9'du ama çok yorgun olmalıydı. Bugün ikimiz için de zor olmuştu.

Üzerindeki battaniyeyi düzelttim, gidecektim ama bir kuvvet benim durmamı sağlıyordu. Gitmemi istemiyordu. Bir süre yanına çömeldim ve onu izledim. Başını okşadım. O... Yıldızlardan bile güzeldi. Onun yüzüne baktığım her saniye kara deliğe düşüyormuşum gibi bir his veriyordu. Yüzünün en ince ayrıntısına kadar ezberlemek istiyordum. Kusursuzdu.

Kafamı başka yöne çevirmek istemiyordum ama o sırada mutfaktan gelen bir kokuyla birden dank etti. Yemek yanmıştı. Hemen koşarak gidip fırını kapattım ama nafileydi. Zaten yemeğim yanmıştı. Umutsuzca tepsiyi fırından çıkardım. Ne yapacağımı düşünüyordum. Çünkü yeni bir yemek için vaktim yoktu. En azından ben o kadar bekleyemezdim.

Koşuşmamın seslerini duymuş olacak ki Y/N geldi arkamdan. 'Ne oluyor?' dercesine bir bakış vardı yüzünde. Hala uyku sersemiydi. Yanmış tepsiyi gösterdim. Görür görmez kahkahalarla gülmeye başladı. Gözlerimi devirerek yanında hızlıca geçtim ve salona gittim. Eminim o da acıkmıştı.

Jaebeom: En iyisi dışardan sipariş etmek. Yeni bir yemek yapamayacak kadar yorgun, onun hazır olmasını bekleyemecek kadar da açım, dedim. Beni onaylayan bir şekilde kafasını salladı. Belli ki o da öyleydi.
Jaebeom: Pizza? dediğim anda gözleri fal taşı gibi açıldı ve koltukta yanıma atladı hemen.

Telefondan hemen sipariş ettik ve bir süre sonra yemekler geldi. Y/N ile daha önce yemek yemiştim ama bu kadar öbür olduğunu bilmiyordum. Kendi yemeğimi bırakmış artık onu izlemeye dalmıştım. O da bana baktığında yemeğime döndüm.

Yemeklerimizi yedikten sonra saat akşam 10.30 olmuştu. Koltukta kurulmuştuk ikimiz de. Ama hava çok soğuktu. Y/N kendini ısıtmak için iyice büzmüştü. Kendi ben onu sıcak tutmaya yetmiyordu.

Benim üzerimde olan battaniyenin kenarını açıp gelmesini işaret ettim. Hızlıca yanıma yanaştı. Kolumu omzundan doladım ve sarıldım. Neden bilmiyordum ama şuan bu durum ikimize de tuhaf gelmiyordu. Ve yine nedendir bilemem ama bu durum bana huzur veriyordu.

Y/N masumca televizyonu izliyordu ben de onu izliyordum. Filmi heyecanlı heyecanlı takip eden gözleri, yanıma gelince sıcakladığı için kızaran yanakları. Ve o kırmızı dudakları. Nasıl da öpülesi. Bakarken kendimi kaybetmiştim resmen. Geldiği ilk günden beri nefret ettiğim Y/N'ye şuan aşkla bakıyordum.

Ve kendimi tutamıyordum. O anın verdiği deli cesaretiyle Y/N'nin dudaklarına yapıştım. Şaşırdığını, yüzünü görmeden de anlayabiliyordum. İtlemedi ama karşılık da vermedi. Hemen kafasını utançla kemara çevirdi ve konuyu değiştirmeye çalıştı.

Y/N'nin Ağzından

Jaebeom beni öptüğünde tamamen filme odaklıydım. Neler olduğunu bir iki saniye sonrasından anlamıştım. Anladığım gibi kafamı çevirmiştim. Neden olduğunu bilmiyordum aslında. Utanmıştım galiba.

Y/N: Ee şey. Ben.. Ben gidiyim artık, dedim kesik kesik konuşmayla ayağa kalkarak.
Jaebeom: Nereye gidiyorsun Y/N bugün burda kalacaksın ya.
Y/N: Ah evet şey, dedim esneyerek. Benim çok uykum geldi de artık yatsak mı?
Jaebeom: Yatsak mı derken?
Y/N: Yok. Yani sen beni yanlış anladın. Yatsak mı derken şey demek-
Jaebeom: Tamam tamam anladım. Sorun yok, dedi gülerek. Beni tongaya düşürmüştü.

Ayağa kalktı ve yukarıya çıktı. Ben de peşinden takip ediyordum onu. Sabahtan beri hiç yukarıya çıkmamıştım yani ilk defa görüyordum. Yukarısı da aşağı gibi bir o kadar büyüktü.

Ben odaların kapılarına bakarken Jaebeom'un durduğunu fark etmeden sırtına çarpmıştım. Her zaman ki gibi yine gülüyordu. Odaya girdi ve ben de peşinden girdim. Tabi ki yine şok olmuştum. Heralde bu evdeki en büyük oda buydu. Nerdeyse üç oda büyüklüğündeydi ve içinde bu odaya göre çok az eşya vardı. Bir gün sormak üzere bu soruyu da kafama atmıştım.

Jaebeom: Burası benim odam. Bugün sen burada kal. İstediğin gibi davranabilirsin, dolapta kiayfetler var, dedi ve odadan çıkmak üzere kapıya yöneldi.
Y/N: E, şey. Sen.. Nerede kalacaksın?
Jaebeom: Çok istiyorsan yanına yatabilirim, dedi ve şakasına yatağa doğru gitti.
Y/N: Sen bilirsin, dedim onu şaşırtmak için. Yaramayacağını biliyordum. Ama beklediğim gibi olmadı. Gerçekten gitti ve yatağa girdi. Heey. Gerçekten yatacak mısın orda? dedim.
Jaebeom: Bir problem mi var? Tamam olmadığına göre yatabilirim, dedi ve horlama taklidiyle beraber uyumuş numarası yaptı.

Kabullenmiştim çünkü benim yüzümden bu soğuk havada koltukta yatmasına gönlüm el vermiyordu. Dolaptan birkaç parça üst aldım ve banyoda giyindim. Daha sonra yatağa gittim. Yatağın içine girdiğimde Jaebeom en köşedeydi. Belli ki benim için kaymıştı. Zaten uyuyordu. Ya da ben öyle zannediyordum.

boss あ jaebeomHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin