5.Bölüm /

488 34 0
                                    

Y/N'nin Ağzından

Bugün Jaebeom ile yemeğimiz beklediğimden daha da güzel geçmişti. Yine laf sokacağını falan düşünsem de böyle şeyler olmadı. Güldük ve eğlendik. Bu, ona karşı olan kötü hislerini biraz da olsa bastırmama yardımcı oldu.

Yemeğimizi yedikten sonra beraber şirkete gittik. Odama girecekken sekreter kız beni durdurdu ve Ji Yun'un yanına gitmem gerektiğini söyledi. Dediğini yaparak hemen Ji Yun'un odasına gittim.

Ji Yun: Ah, geldin mi? Gel otur şöyle, dedi. Önündeki koltuğa geçtim öyle diyince.
Ji Yun: Y/N bu aralar işler çok fazla. Altından kalkabilecek misin bilemiyorum ama sana da büyük iş düşüyor. Bunları baştan kabul etmen gerekiyor.
Y/N: Ne kadar büyük işlerden bahsediyorsunuz ki?
Ji Yun: Gecelere kadar çalışman gereken işlerden Y/N.
 
Dediği şeylerle şok olmuştum. Kaç gündür ancak birkaç iş yapmış olan bana; gecelere kadar çalışmam gerektiğini söylüyordu. Zaten bu birkaç günde yaptığım işleri bana vermek istemeyen, "çok olur" diyen kişi Ji Yun'du. Neden birden bu kadar çok iş çıktığını anlayamamıştım.

Y/N: Yani benim kabul edip etmeme gibi bir seçeneğim mi var?
Ji Yun: Öyle değil de, işten çıkıp çıkmama gibi bir seçeneğin var, dedi. Ağzım cidden açık kalmıştı.
Ji Yun: Kabul ediyor musun Y/N? İstemezsen senin yerine birini daha bulabirim.

Kabul etmeme gibi bir seçeneğim yoktu. İşimi ve çalışma arkadaşlarımı seviyordum. Ayrıca ihtiyacım da vardı. Kirayı ödemek için avans almıştım. Hiç olmazsa birkaç ay çalışmam gerekiyordu.

Y/N: Ediyorum, kabul ediyorum. Yani çalışacağım. İşten çıkmayacağım.
Ji Yun: Ben de öyle düşünmüştüm. Teşekkür ederim Y/N. Umarım bu tempoya alışabilirsin çünkü bugünden itibaren başlıyoruz. Sekreterime sorarsan o senin neler yapmanız gerektiğini söyleyecek. Diyecek bir şeyin yoksa çıkabilirsin, dedi. Saygı için eğildikten sonra dışarı çıktım. Sekreterin yanına gittiğimde Jaebeom da oradaydı. Anlam verememiştim çünkü o işlerini hep başkalarına yaptırırdı.

Beni görünce gülümsedi ama benim yüzümün aşık olduğunu görünce o da gülümsemeyi kesti.

Jaebeom: Ne oldu Y/N? Neden bu kadar üzgün görünüyorsun?
Y/N: Yok üzgün değilim. Sadece biraz şaşkınım. Şirkette işe gireli 4-5 gün oldu ve ben sadece birkaç tane iş yaptım. Ama Ji Yun Bey artık gecelere kadar çalışmam gerektiğini söylüyor.
Jaebeom: A evet bana da söyledi. Yine o dönemlerinden birine denk gelmişsin. Biz alışığız aslında buna. Ji Yun'un belli dönemleri vardır. Bir şeye siniri bozulduysa, veya keyfini kaçıran biri şey varsa hıncını çıkartmak için bizi kullanıyor. Şimdi de bir şeye sinirlenmiş olmalı.
Y/N: İyi de neden sinirini bizden çıkarıyor peki?
Jaebeom: Onu da kendisine sorarsın artık, dedi ve odasına gitti.

Onun sinirini neyin bu kadar bozduğunu cidden çok merak etmiştim. Ama bunu sormaya bile vaktim yoktu artık. O yüzden sekreter kızdan belgeleri istedim. Yeni geldiği çok belli oluyordu. Eli ayağı birbirine dolanmıştı. Ama sonunda belgeleri verdiğinde umursamadan odama gittim. Yapmam gereken çok şey vardı.

Odama geçip işe başlamak için masanın toplarladım. Verilen belgeler neydi, ne ile ilgiliydi hcibir fikrim yoktu. Açtığım zaman öğrendim. Beni o kadar da zorlamayacak bir konuydu. İşim kolay olduğu için rahattım.

Birkaç saat çalıştıktan sonra mola vermeye karar verdim. Zaten ikisi de buna karışmıyordu. İstediğim zaman teneffüs veriyordum kendime. En azından 10 dakikalık molaya da hakkım olduğunu düşünüyordum. Dışarı çıktım ve şirkette neler olduğunu izledim biraz. Sonra kendime kahve aldım ve odama doğru gittim. Tam girecekken Ji Yun arkamdan bağırdı.

Ji Yun: Y/N! dedi ve koşarak yanıma geldi. Noldu, niye çıktın odandan?
Y/N: Kahve almaya çıkmıştım. Buna hakkım.olsugunu düşünüyorum en azından.
Ji Yun: Ah, peki. Neler yaptın, alışabildin mi biraz da olsa?
Y/N: Sayılır. Yani bu kadar zaman oturmaya diğer işlerimde de alışkın değildim ama zamanla olacağını düşünüyorum.
Ji Yun: Peki ben seni daha fazla tutmiyim. Kolay gelsin.
Y/N: Teşekkür ederim, dedim ve odama girdim.

Saat artık 10'u bulmuştu. Ekstradan 3 saat mesai yapmıştım zaten ve işlerimin büyük bir çoğunluğu bitmişti. Artık çıkabilirim diye düşündüm ve toparlandım. Çıktığımda Jaebeom da odasından çıktı.

Jaebeom: Nereye gidiyorsun Y/N?
Y/N: İşlerimi bitirdim artık evime gidebilirim diye düşündüm.
Ji Yun: Bence Ji Yun'a sormadan çıkma. Tersi çok kötüdür.
Y/N: Tamam teşekkür ederim, deyip Ji Yun'un yanına gittim. Kapıyı tıklayıp içeri girdim.

Y/N: Acaba izin verirseniz ben çıkabilir miyim?
Ji Yun: Ne için çıkacaksın Y/N? Ne oldu?
Y/N: İşlerimin büyük bir çoğunluğu bitti ve 3 saattir mesaideyim. O yüzden çıkabilirim diye düşünmüştüm.
Ji Yun: Yani daha hepsini bitirmedin, öyle mi?
Y/N: Evet.
Ji Yun: O zaman bitirene kadar çıkamazsın Y/N. Verdiğim o işlerin hepsi bir günlüktü.
Y/N: Peki, iyi günler, deyip odasından çıktım. Çok moralim bozulmuştu. Ne yaptığını anlamak çok zordu. Zaten kaç saattir mesaideydim hâlâ neyi tartışıyorduk anlamadım. Alışana kadar baya zor günler geçireceğim şimdiden belliydi. Zaten iki seçenek vardı ortada. Ya ben alışacaktım ya da Ji Yun bu inatçılığından vazgeçecekti.

boss あ jaebeomHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin