amor et poena

316 48 122
                                    

(Bölüm şarkısı: Suga - First Love)

"Merak etme, bu iş bu gece bitecek."

"Sana güvenmem için bir sebep ver bana, kızıl ok."

'Şerefsiz herif.' demeyi çok isterdi onu öldürmeye meyilli suikastçiye, genç adam. Fakat iş adına attığı adımlarda ne kadar dikkatliyse, aşk adına attığı adımlarda da bir o kadar dikkatli olmalıydı. Zira aşk, hata kabul etmezdi. Tabii buna aşk denilebilirse.

"Çıkarlarım, önemliler. Her ne kadar senin ona ihtiyacın varsa, benim de ondan kurtulmaya ihtiyacım var." şahin gözler tarafından şüpheyle süzüldüğünün bilincinde, üzerinde zerre korku barındırmadan konuşmaya devam etti. "Dediğim gibi, bu gece bu iş bitecek."

"Öyle olsun. Bitiremediğin takdirde başına geleceklerin farkındasın değil mi?"

"Şu, 'Kehanetin azabından kork.' saçmalıklarını tekrarlamana lüzum yok."

"Gözü pek olsan da ukala bir adamsın, kızıl. Yakalanma riskini göze alamayız. Gece yarısını geçtikten sonra orman sakinlerine dikkat et. Prensleri adına nöbette olacaklardır. Pelerinine ökse otu serptiğin vakit onları kolayca atlatırsın."

"Bu mühim bilgi adına teşekkür ederim, ekselansları."

"Ana kraliçenin ölümünden sonra bu büyük bir iş olacak. O geceden beri onun dışarı çıkmasına asla müsaade etmiyorlar. Dikkatli ol."

Karanlığa sığınarak kaybolan adamı izlerken son kez gözden geçirdi aklındaki planı genç adam. Ve adımlarını çayırlığa doğru yönlendirdi, denilen otu bulmanın umuduyla.

-Birkaç saat evvel-

Min Yoongi, şu sıralar yapması gereken işleri oldukça aksatır olmuştu. Sevdiği adına uğraştığı şeyler, işlerinin önüne geçtiğinden ötürü bu ustasını oldukça kızdırmış, sabrının son demlerini yaşatmaya başlamış vaziyetteydi. İçinde bu sıralar oldukça artmakta olan korkuya anlam veremeyerek yürümeye devam ederken, ustasının sesi kulaklarından çınladı. Hayır hayır, çınlamıyordu. Ustası ona sesleniyordu!

"Kutsal tapınağın laneti üzerine olacak Min!"

Hızla geriye doğru dönerek ustasına doğru ilerlerken aynı zamanda kendisini başına gelecek en kötü ihtimale hazırlamakla meşguldü.

"İsteğiniz nedir, lordum?"

Yaşlı adam kaşlarını çatmaya devam ederken mint saçlı gencin âşık tavırlarının farkındaydı. Onu suçlayamazdı, elinde duygularını kapatabilme gibi bir imkânı yoktu. Ancak üzerinde büyük bir sorumluluk vardı. Hanedanın sorumluluğu. Ve ufacık bir sorumsuzluk geri dönüşü olmayan büyük hatalara yol açabilirdi.

"İsteğimin yakında ölümün olması an meselesi, Min."

"Lordum.. Bağışlayın.."

Yılların getirdiği tecrübeyle kırışmış yüz hatlarında çekik gözleri düşünceli bir biçimde olabildiğine kısılırken, kızgın ses tonunun volümünü düşürerek babacan bir tavırla konuşmasına devam etti yaşlı adam. "İşlerin oldukça sarpa sarmaya başladı. Haline çeki düzen ver artık. Sana kalbini söküp at demiyorum, senden onu kontrol etmeyi öğrenmeni istiyorum. Aksi takdirde sonun belirsizliğe sürüklenmeye devam eder. Bunun anlamını biliyorsun, evlat."

"Biliyorum, lordum. Sözlerinize itimat göstereceğime şüpheniz olmasın."

Elini gencin omuzunda hafifçe vurarak içinden aksinin gerçekleşeceğine emin olsa da bir ümit geleceğe inandı yaşlı usta. "Göreceğiz, Min. Göreceğiz. Şimdilik gidebilirsin."

retro | taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin