-EGE-
Sabah Ecrin'in saçma plates programındaki müzik adı altında çalan garip şeyle uyanalı tam 2 saat olmuştu ve ben 2 saattir hiçbir şey yapmadan sadece bu ızdırabın bitmesini beklemiştim. Ve nihayet müzik sesi kesildiğinde bana -2 saat boyunca hiç spor yapıp yorulmamış gibi- enerjik bir sesle "Günaydın abilerin en yakışıklısı!" diyen kardeşime aynı enerjiyle olmasa da karşılık vermiş ve Berke'den gelen mesajı okumak için telefonuma yönelmiştim.
10 dakikaya evde olacağını söyleyen bir atmıştı ve bu demek oluyordu ki yine kahvaltı hazırlama derdinden kurtulmuştum. Zafer kazanmış bir biçimde sırıtırken aklıma gelen ani şeyle gülüşüm bir anda soldu ve hiç düşünmeden "Ecrin!" diye üst kattaki kardeşime bağırdım. Ses gelmeyince tekrar bağırmak için ağzımı açmıştım ki Deniz'in hala uyuduğunu fark edip sustum.
Aslında Ecrin'in o garip müzik sesine uyanmayan bir kişi benim sesimden pek etkileneceğe benzemiyordu. Ama yine de onu uyandırmak istemezdim. Hayır tabi ki de onu düşündüğümden falan değil. Kendimi düşünüyorum ben! Herkes derin bir uykudan uyanmaktan nefret eder. Kendimden biliyorum.
5 dakika sonra Ecrin kafasında banyo havlusuyla gelip karşımdaki koltuğa oturunca ona Berke'nin geleceğini söyledim. Bana tek kaşını kaldırmaya çalışarak "Ee ne var bunda? O salak her gün bizde zaten." dedi.
"Evet ama bir misafirimiz var hatırlatırım." dedim bende onun aksine tek kaşımı kaldırarak. Ecrin ilk önce yüzüme soru sorar bir şekilde baktı, yaklaşık 5 saniye sonra da gözleri her an yerlerinden fırlayacakmış gibi oldu ve her heyecanlandığında yaptığı gibi tükürüklerini saçarak konuşmaya başladı.
"Abi! Deniz! Berke'ye ne söyleyeceğiz? Abim Deniz'e arabayla çarptı ve bizde onu evimize aldık. Ama sonra hafızasını kaybetti. Sonra da biz ona bizim-" Ecrin sözünü tamamlayamadan kapı çaldı.
Ben kapıyı açmaya giderken Ecrin bu sefer kendi kendine konuşmaya başlamıştı. Berke'yle selamlaştıktan sonra onu salona aldım.Tam oturacağı sırada merdivenlerde Deniz'in ''hayattan bezmiş'' bir şekilde indiğini görünce yüzüne her zamanki çapkın gülümsemelerinden birini takınıp bir adım öne çıktı.
Denizse her şeyden habersiz bir şekilde merdivenlerden inerken uyku sersemi olduğu her halinden belli oluyordu. Kafasını kaldırdığında zaten yabancı olduğu ortama bir tane daha yabancının eklenmesinin şokunu yaşadığına emindim. Merdivenin son basamağından da indikten sonra ilk önce Berke'nin daha sonra da Ecrin ve benim yüzüme baktı, bir şeyler anlamaya çalışıyordu belli ki.
"Günaydın?!" dedi. Uykulu olan sesine şimdi bir de şaşkınlık ve merakta karışmıştı.
Berke içten bir gülümsemeyle "Günaydın." dedikten sonra elini uzattı ve "Ben Berke. Ege'nin en yakın arkadaşı oluyorum." dediğinde Deniz'de ona elini uzatmıştı.
"Bende Deniz ve..." Ne söyleyeceğini bilemez bir halde bana bakmaya başladığında Berke'de Deniz'in bakışlarını takip edip suratıma bakıyordu. Berke gülmeye başladığında Deniz Berke'ye, bense hala Deniz'e bakıyordum.
Berke bir süre sonra Deniz'in soru soran bakışlarını fark etmiş olacak ki sustu. Ve bana dönüp elini omzuma koyduğunda bende hala Berke'nin aklından geçenleri anlayamamıştım. Bir süre daha yüzüme sırıtarak baktıktan sonra ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı.
"Sevgilini bu eve getirmen beni de şaşırttı gerçekten. Ama bundan utanmana gerek yok. Her zaman otele gitmek zorunda değilsin ki!"
Ne?! Sevgili mi dedi o?! Ne sevgilisi be? Afallamış bir ifadeyle Deniz'e baktığımda, Deniz'de bana kocaman olmuş gözleri ve pembeleşmiş yanaklarıyla bakıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/19294207-288-k83763.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK SIRLAR(Düzenleniyor)
General FictionKaranlık.... İnsana huzur veren sonsuz bir uçurum... Hiç kimsenin gerçek yüzünün görülmediği gizemli bir yer... İçindeki duyguların korkusuzca dışa vurulmuş hali... Bir insanın karanlığa aşık olması mümkün mü? Nasıl aşık olabilir bir insan karanlığa...