*Bu bölüm sadece Deniz'in ağzından yazılmıştır.Keyifli okumalar..
-DENİZ-
Kalbim öyle hızlı çarpıyordu ki göğüs kafesimi parçalayıp dışarı çıkacak gibiydi.Ulus beni bir eliyle kolunun altına almış ve boynumdan tutup başımı sabitlemişti.Diğer elinde tuttuğu silahı da başıma dayayıp Ege'den gelecek cevabı bekliyordu.
Silahı öyle kararlı bir ifadeyle tutmuştu ki,sanki Ege'nin ağzından çıkan isimle düşünmeden tetiğe basacak gibiydi.
Ona nasıl bu kadar çabuk güvendim? Ve nasıl bu kadar çabuk alt edildim?
Sanırım ben güven konusunda saf dışı edildim.
Güvendiğim daha doğrusu güvendiğimi sandığım adam şuan elindeki silahı başıma dayamıştı ve gözünü kırpmadan beni vuracak gibi görünüyordu.Başımı hafifçe Ulus'un yüzüne çevirdiğimde gözlerinde en ufak acıma duygusu göremedim.Öfke ve acımaszılıktan başka hiçbir şey yoktu.
Gözlerim yaşlarla dolmadan sadece dakikalar önce Ege'ye çevirdim bakışlarımı.Ah o bakışlar!
Bakışlarında aynı anda hem üzüntüyü hem öfkeyi hem de kararlılığı barındırıyordu.Ve bir anda bomboş bakmaya başladı gözleri.En az bu oda kadar soğuktu bakışları.
Yüzüme bakmıyor sanki odanın içinde hepimizi buradan kurtaracak gizli bir sığınak arıyor gibiydi.Bir süre daha odanın içinde dolandı bakışları.Ardından gözleri ilk önce Ecrin ve Berke'ye daha sonra bana çevrildi.
Ne yapacağını tam kestiremesem de,ne yapması gerektiğini biliyordum.Seçmesi gerekenin kim olduğunu biliyordum.Öyle olması gerekiyordu.Belki çok anlamsız bir sebepten olacaktı ölümüm,belki uzun süredir süren bir çatışmayı bitirecekti.Kim bilir?
Zaten ölsem de arkamdan yas tutacak kimse yoktu.Vardı belki ama bilmediğim sürece neyime yarardı ki?
Gözlerimi sıkıca kapattım ve son bir umut hatırlamaya çalıştım geçmişimi.Bir umut işte,küçücük de olsa umut.Zaten umut olmadan nasıl yaşanabilirdi ki bu hayatta?Bir şeyleri umut etmeden,hayal etmeden..
Ama olmadı.Yine sadece tutkuyla aşık olduğum karanlığım karşıladı beni.Yavaşça göz kapaklarımı araladığımda Ege'nin bakışlarından zamanın geldiğini anladım.Gözlerim dolmaya başladığında gözyaşlarımın akmaması için belki de ilk defa içten bir şekilde gülümsedim Ege'ye.
Ege gülümsememe hafif bir tebessümle karşılık verdi.Belli belirsiz bir tebessümdü bu.Bilmiyorum belki de ben öyle görmek istedim.
Akciğerlerime alabildiği kadar çok oksijen çektiğimde Ulus'un sesi odayı doldurdu.Sesi sabırsızlık doluydu.
"Karar ver artık!Seç birini."
Sabırsızlıkla ritim tuttuğu ayağı durmuş Ege'den bir cevap bekliyordu.Ege bir süre hiç tepki vermeden sadece atölye kapısından sızan güneş ışığına baktı.Düşündüğü,planladığı her halinden belliydi.Sonunda bakışlarını Ulus'a çevirdiğinde yüzünde üzüntü değil saf kararlılık vardı.
Aslında bir tür kurban olacağım için üzülmesini beklerdim.Ama hayat insanların beklentileriyle ilerlemiyordu.
Hayat olduğu gibiydi,olması gerektiği gibi değil.
Ege,Berke'nin olduğu tarafa kısa bir bakış attıktan sonra birkaç adım yaklaştı ve durdu.
"Kararımı öğrenmek mi istiyorsun?"
Neden boşuna uzatıyordu ki?Cevap açıkça belliydi zaten.Sinirlerim iyice gerilmeye başladığında,adrenalin seviyem korkudan değil sinirden yükselmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK SIRLAR(Düzenleniyor)
Ficción GeneralKaranlık.... İnsana huzur veren sonsuz bir uçurum... Hiç kimsenin gerçek yüzünün görülmediği gizemli bir yer... İçindeki duyguların korkusuzca dışa vurulmuş hali... Bir insanın karanlığa aşık olması mümkün mü? Nasıl aşık olabilir bir insan karanlığa...