we are not children anymore

1.5K 161 222
                                    

Cehennem gibi geçen dört koca haftanın sonunda ilk kez seni gördüğüm zamanı hatırlıyorum.

Yeşillerim ait oldukları mavilerle buluşmuştu.

Uçaktan indiğinde etrafta fanlar olduğu için sarılamamıştık, ama sorun değildi Louis.

Bana bahşettiğin gülümseme en az sarılman kadar sıcacıktı.

Arabaya bindiğimizde ve fanlardan uzaklaştığımızda hemen sarılmıştık birbirimize.

Sanki birbirimizi yıllardır görmüyormuş gibi bir özlemle.

Hiç bırakmak istemediğimizi belli edercesine sıkıca.

Hemen evimize gitmiştik, ait olduğumuz yere.

"Louis, hemen hazırlan sana bir sürprizim var." diye heyecanla söylemiştim.

"Harry, eve daha yeni gel-"

"Louis hazırlanır mısın sürpriz var diyorum."

Bakışlarıma dayanamayıp hazırlanmıştın ve hemen evden çıkmıştık.

Kimsenin görmediğine emin olarak arabaya atladık ve sürmeye başladım.

"Harry nereye gidiyoruz Tanrı aşkına?"

"Kaç aylıksın sen Louis, biraz sabret." diyip sırıtmıştım.

Arabayı durdurduğumda haranlıkla etraftaki manzaraya bakıyordun.

Bense Dünya'daki en güzel manzara olan sana...

Her tarafımız çimen ve ağaçlarla kaplıydı, önümüzde dağlar gözüküyordu, ama sen her şeyden daha güzeldin.

"Harry, burası çok... güzel." demiştin mutlulukla kocaman açılmış gözlerinle.

Azıcık mutlu olman için her şeyimi verebilirdim Louis.

Arabadan indiğimizde hemen gözünü kapatmıştım.

"Asıl sürprize gelene kadar bakamayacaksın Lou."

"Tanrım sürpriz bu değil miydi? Beni şımartıyorsun Harold." diyip kıkırdamıştın.

Ağaçların arasında saklanmış olan ufak göle, ve gölün tam kenarında duran kendi ellerimle hazırladığım piknik sepetinin yanına gelince yavaşça gözlerini açmıştım.

Birkaç saniye gözlerini kırpıştırıp az öncekinden bile daha büyük bir hayranlıkla etrafına bakmıştın.

"Harry bu..." deyip bir süre duraksamıştın.

Sanki doğru kelimeleri bulamıyor gibi gözükmen üzerine kıkırdadım.

"Bir şey söylemene gerek yok LouLou, beni öpsen yeter." dememle yavaşça dudaklarımızı birleştirmiştin.

Piknik örtüsüne oturup hazırladığım sandiviçleri yememiz bittiğinde üstümdeki tişörtü çıkarıp kenara fırlattım.

"H-harry napıyorsun." diye kekeleyerek konuşuğunda keyifle kıkırdamıştım.

"Tanrım, Louis suya gireceğim." dediğimde kızaran yanaklarınla gülümsedim ve uzanıp yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.

Sana bakarak arka arka giderken ne olduğunu anlayamadan suya düşmüştüm.

Çok gülmüştün Louis.

Öldüğümde sen gülünce gözlerinin kenarlarında oluşan kırışıklıklara gömülmek isterdim.

Sana biraz su sıçratıp "Birileri sudan mı korkuyor, niye gelmiyorsun?" demiştim kahkahalarla.

"Su benden korksun." deyip kıkırdadıktan sonra üstündeki tişörtü çıkarıp benim yaptığım gibi yana fırlatmıştın.

İşte o an fark etmiştim Louis.

Güzel ve narin kollarındaki jilet izlerini o an fark etmiştim.

Tüm Dünya yansın istedim.

Senin bu kadar acı çekmek zorunda olduğun bir Dünya'nın anlamı yoktu zaten.

Ölmek istedim Louis.

Kendini kesmen gerekecek kadar çok acı yaşamış olman, ve benim seni koruyamadığım gerçeği beni mahvetmişti.

Donup kalmıştım.

Ağlayamadım bile.

Kocaman bir gülümsemeyle bana döndün ve donuk halimi görünce yüzündeki gülümseme yavaşça soldu.

"Harry sorun n-"

Nereye baktığımı fark ettiğinde o an kesikleri unuttuğunu ve yanlışlıkla gösterdiğini belli eden bir pişmanlık ve korkuyla bana baktın.

Gözlerin hızla dolarken kollarını arkana sakladın.

Gözlerimi gözlerine çıkardım.

Yeşillerimdeki kırgınlık mavilerindeki özür diler ifadeyle karşılaştığında gözlerim doldu.

Suyun içinde kollarımı açtım ve hızla gelip bana sarıldın.

Gittikçe şiddetlenen ağlamamla sana daha da sıkı sarılmıştım.

"L-louis seni k-koruyamadığım için özür dilerim." demiştim hıçkırıklarımın arasında.

"Harry seni hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilerim." demiştin ağlamaktan çatlamış sesinle.

Ağladığını o an fark etmiştim.

Ben o kadar şiddetli ağlamıştım ki senin ağlamanı bastırmıştım.

"Hey." deyip yavaşça başımı omzundan kaldırıp tüm sevgimle gözlerine bakmıştım.

"Birlikte atlatacağız." diye fısıldadım.

"Dünya çok çirkin Louis, yalvarırım seni de kirletmesine izin verme. Sen çok güzlesin, bu kadar acıyı çekmek için çok özelsin. Keşke tüm acını alabilseydim." dedim dolu gözlerimle.

Bunu dememle burukça gülümsedin gözlerinden yaşlar akarken.

"Lütfen bunu kendine yapma Louis. Yalvarırım kendine zarar verme. Sen her incindiğinde benim canım çok yanıyor." dedim bir süreliğine duran yaşlar yeniden akmaya başlarken.

"Seni seviyorum Lou, seni çok seviyorum."

"Bana söz ver Louis, tekrar yapmayacağını söyle, yalvarırım." dedim dolu gözlerle sana bakarak.

Öylece donakalmıştın Louis.

"Harry, seni o kadar çok seviyorum ki söz veririm senin için deneyeceğim."

Ardından kollarındaki her kesiğe, incitmemeye özen göstererek, bir sürü öpücük kondurmuştum.

Öpücklerimin acılarını iyileştirebileceğini zannetmiştim Louis.

Çünkü küçükken annem yaralarımdan öpünce acısı hep geçerdi.

Ama artık çocuk değildik Louis.

Acılarını geçiremedim.

Yaralarını iyileştiremedim.

Özür dilerim.

bir haftalık tatil bitti ve okul başladı veeee bu demektir ki tekrar depresifleşiyorum veeee bu da demektir ki yeni bölüm dkdkxkjdjdjdjdk VE SAAT KAÇ ŞUAN JDKDKXJDKXMFKCJ

finale yaklaşıyoruz sanırım, zaten anlamışsınızdır artık.

not: bu bölüm hiç içime sinmedi üzülüyorum :(

Sizi seviyorum 💐🌈

always in my heart |l.s.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin