Baş ağrısıyla gözlerimi açtığımda kendime, daha doğrusu bu bedene girmeden önceki kişiye lanet ettim. İnsanların içmekten bayılacak dereceye gelmesi ve tüm ağrıyı benim çekmem kadar saçma bir şey yoktu.
Sadece 24 saat, biraz daha dayan. Yarın burada olmayacaksın.
Hiç değilse kendimi böyle sakinleştiriyordum.
Yani çift kişilik yatağın yanında başka birisinin daha olduğunu fark etmem ve her şey berbat olmadan önce, gayet sakindim.
Şaşkınlıktan büyüyen gözlerimle neler olduğunu anlamaya çalışırken üstümdeki kıyafet azlığı her şeyi açıkça söylüyordu. Aceleyle ama yanımdakini uyandırmadan yataktan kalkıp yerde duran ve bedenine girmiş olduğum çocuğun olduğunu umduğum kıyafetleri giydim.
Adım neydi? Boyum ne kadar uzundu? Gözlerim ne renkti?
Bu sorular beni aynaya bakmaya ittiğinde odada bulunan boy anasının önüne geçtim. Pekala normal bir çocuktan farkım yoktu ama son zamanlarda girdiğim en güzel bedendi. Hatta öyle bir yüze sahipti ki eğer benim kendime ait bir bedenim olsaydı dünyanın neresinde olduğumu umursamadan gelir ve bu çocuğu bulurdum. Siyah saçları yeni boyanmış gibi parlıyordu ve oldukça dolgun dudakları vardı. Minik burnundan ve yanaklarından bahsetmek bile istemiyorum.
Aynadan ayrılıp yataktaki bedene yaklaşırken beklediğimin aksine kız değil de erkek olması üstümden henüz atamadığım şaşkınlığımı ikiye katladı. Elinden omuzlarına kadar uzanan karışık dövmeleri ve uzun saçları vardı. Yumuşak görünüyordu.
Hareket ettiğinde uyanacağından korkarak uzaklaştım ama uyanmadı. Benim neyim oluyordu? Daha doğrusu bedenine girdiğim çocuğun neyiydi? Çıkıyorlar mıydı yoksa sadece bir seferlik mi?
Başımdaki ağrı gayet de tek seferlik olduğunu söylese bile oradan uzaklaşmak yerine yatağa geri uzandım. Benim tarafımda olan bir telefon vardı. Muhtemelen bu bedene aitti ve her ne kadar bir günlüğüne bedenin sahibi de olsam ortama ayak uydurmam için kendimi tanımam gerekiyordu. Telefona uzanırken bunun gerçekten çok yorucu olduğunu bir kez daha fark ettim.
Bir sabah kızdım, upuzun saçlarım vardı; ertesi gün 10 yaşında bir çocuktum, sonraki gün ise bir çocuk sahibiydim. Bir gün esmer, bir gün sarışındım. Bazı günler İngilizce konuşurken öbür gün Korece konuşmam gerekiyordu. Sırf bu yüzden bir sürü dil öğrendim...
Her sabah nerede ve nasıl uyandığımı anlamakla geçiyor, sonra bedeni tanımaya çalışıyordum. Bazen evde tek yaşıyor oluyordum, bazen bedenin annesi ya da babası beni uyandırıyordu. Bazı günler evden çıkmazken bazı günler işe ya da okula gitmem gerekiyordu.
En kötüsü hasta olarak uyanmaktı. Kör olarak uyandığım günler, ciddi rahatsızlığı olan bedenlerde olduğum sabahlar...
En kalp kırıcı kısmıysa bir ismimin olmayışıydı.
Bir sabah Emma, bir sabah Daniel, Monghyun, Kyudae, Youra, William, Maria...
Bugünse adım Jimin'di.
Park Jimin.
02.11.18
geçen sene yazmaya başladığım kurguyu şu an paylaşıyor oluşum... hepsi via yüzünden beni çok gaza getirdi wğclepc💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the sonely soul [jikook]
Fanfiction//tamamlandı her gün beden değiştiren jimin, o gün girdiği bedende takılı kalır. yanında uyuyan jungkook ile. #2 kookmin #2 fantastik - 02.02.2022