6 ay. Bir yılın yarısı.
Her şey çok hızlı gelişmiş gibiydi. Bu eve ve bu insanlara oldukça alışmış gibiydim ve düşünceler eskisi gibi aklımı kurcalayıp beni rahatsız etmiyordu. Eskisi gibi üzmüyordu.
Jungkook bile kendimi üzmemem gerektiğini ve ne istersem yapmamı söylememiş miydi zaten? O bile unutmaya çalışıyorsa aynı konuları açıp birbirimizi kırmaya gerek yoktu.
Yan dönerek uyuyan Jungkook ile yüz yüze geldim. Bedeni aldığı nefeslerle sabit bir şekilde inip kalkıyordu. Ellerim kollarındaki dövmelerin üzerinden geçti. Hiçbirinin anlamını bilmiyordum, ayırt edilemeyecek kadar fazla şekil vardı.
"Günaydın," diye mırıldanarak başını eğdi ve yüzünü saçlarıma bastırdı. Sesi kısık ama yumuşaktı.
"Günaydın, seni uyandırdım mı?" Ellerimi kolundan çektim.
Birkaç anlamsız homurtu çıkartmasına rağmen geri çekilmeden zaten dip dibe değilmişiz gibi beni biraz daha kendisine çekti. Şimdi neredeyse üzerinde gibiydim.
Kısa süreli sessizlikten sonra başını kaldırıp kısık gözlerle beni süzdü. Bir şey düşünüyor ama yapıp yapmamak arasında ikilemde kalıyor gibiydi.
"Ne oldu?" Kaşlarımı çatarak yüzünü süzdüm ama sessiz kalmaya devam etti.
"Aç mısın? Kahvaltı-"
Cümlemin geri kalanı dudaklarımızın arasında yok oldu. İzin bekler gibi hareketsizce sadece dudaklarını benimkilere bastırıyor ve bekliyordu.
Ona izin verdiğim sırada üzerime eğilerek beni daha rahat öpmeye başladı. Titreyen ellerimi nereye koyacağımı bilemeden omuzlarına bırakırken yaşananların gerçekliğini sorguluyordum. Az önce uyuyordu ve şimdi biz öpüşüyorduk?
Dudaklarımın arasında ezdiğim dudaklarının varlığı çok garip hissettiriyordu. Kalbim olayın şokundan ya da Jungkook'un dudaklarından, ki büyük ihtimalle dudaklarından, dolayı hızlıca atmaya başladı. Yanaklarıma toplanan kanın ısısını bile hissedebiliyordum.
Geri çekilip kızarmış dudaklar ve uykulu gözlerle bana baktı. Dalgalı saçları yüzünün etrafına dağınık bir şekilde dökülüyorken bana böyle bakıyor olmasına hala alışamamıştım.
Gözlerindeki bakış çok garipti. Sadece bir et parçası değilsin, diyorlardı sanki. Ben bu bedenin arkasındakini de görüyorum artık.
"Hoş," diye mırıldandı dudaklarını ıslatarak. Aniden onu tekrar öpmek istedim.
"Ne?"
"Seni öpmek. Hoştu. O olmadığını bilerek seni öptüm ve bu hoşuma gitti."
Şaşkınlıkla ona bakmaktan başka bir şey yapamadım. Acaba onun kalbi de gittikçe böyle hızlanıyor muydu?
"Seni öpmek de hoştu. Yani güzel. Yani öpmek zorunda değilsin ben sadece düşüncemi söyledim..." Ellerimi sertçe yüzüme çarparak sustum ve yok olmayı diledim ama elbette bu imkansızdı.
Kısıkça güldü ve sonra bileklerimden tutarak ellerimi yüzümden çekti. Görmeden bile emin olduğum kızarmış suratımla ona baktım.
"Şu birkaç ayda," diye mırıldandı. Elleri hala bileklerimi tutuyordu ve yatağın yanına bastırmıştı. Başı tam benimkinin üzerindeydi ve gözlerindeki huzurlu ifadeyle bana bakıyordu. "bana tahmin bile edemeyeceğim kadar şey kattın Jimin. Bir insanla eğlenip vakit geçirmek için dış görünüşün hiçbir öneminin olmadığını gösterdin. Hiç böyle düşünmemiştim ama gerçekten birine değer vermek için onu görmemiz gerekmiyormuş. Bunu fark ettiğimden beri daha mutluyum."
Gözlerim doldu ama mutluluktandı. Jungkook beni anlıyormuş gibi eğilerek dudaklarını gözlerime bastırdı. Sıkıca kapattığım gözlerimle ona izin verdim.
Anlıyormuş gibi değil, anlıyordu. Beni gerçekten anlıyordu.
Her şeyi öğrenince beni kapı dışarı edeceğini düşündüğüm insan hemen yanımda, bileklerimi bırakmış ellerimi tutuyor ve ben onun sözlerine ağlarken gözlerimden öpüyordu.
Bu bencillik miydi bilmiyordum ama ilk defa bu bedende sıkıştığım için oldukça mutlu hissettim ve bundan suçluluk duymadım.
31.05.2020
hei, son kez bu açıklamayı yapıyorum o yüzden bu kısmı okumadan geçmeyin lütfen🍃
jiminin kendi bedenini bulmuş olabileceğine dair bir sürü yorum gördüm ve açıkçası neden çoğu kişinin böyle düşündüğünü anlayamadım... birden fazla kez de diğer jiminin gelmeyeceğine dair açıklama yapmış, hikayede belirtmiş olmama rağmen onun hakkında soranlar da oldu. merak edilmesini elbette çok normal bir durum ama diğer jiminin gelmeyeceğini birden fazla kez söylememe rağmen soruluyor olması canımı sıkmıyor değil...
diğer jimin, sadece isim ve görünüş olarak herkesin bildiği jimine benzese dahi kişilik olarak çok daha farklı biriydi. ikisi de iki farklı insan anlayacağınız, sadece görünüşleri benziyordu ama onları ayıran da kişilikleri, ruhu.
umarım bundan sonra bunlara dair sorular gelmez çünkü her seferinde aklınızın karışmaması için açıklamaya çalışıyorum:(
eğer hala çok karışıksa bunun için üzgünüm fakat bu benim hayal gücüm sonuçta, belki de ben yazdığım için size olduğu kadar karışık gelmiyordur. uzun açıklama için üzgünüm ama sanırım bu gerekliydi...BİR DE yeni bir jikook fici yazmaya başladım, kısa bir şeyler olmasını umuyorum ve henüz iki bölüm ama finale kadar her şeyi planladığım için bir süre onun üstüne yoğunlaşmayı düşünüyorum, bitirir bitirmez onu da paylaşacağım ve her şey finale kadar yazılmış olduğundan okurken beklemek zorunda kalmayacaksınız🤧haber vermek istedim... iyi günler💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the sonely soul [jikook]
Fanfiction//tamamlandı her gün beden değiştiren jimin, o gün girdiği bedende takılı kalır. yanında uyuyan jungkook ile. #2 kookmin #2 fantastik - 02.02.2022