four

7.5K 935 214
                                    

Ya Jungkook yalan söylüyordu ya da ne kadar mükemmel olduğunun farkında değildi çünkü uzun zamandır yediğim en güzel akşam yemeğiydi. Jungkook'un sabahki ilgili hali biraz bile olsun gitmemiş ve yemekten çok benimle ilgilenmeye devam etmişti.

Ne yaptığımın farkında değildim ama ona kapılıyor gibiydim. Bir gün bile olmadan bu şekilde hissediyor olmam normal miydi? Gülümsemekten yanaklarım acıyordu, ilgisi çok fazla hoşuma gitmişti ve buradan ayrılmak istemiyordum.

Bu hayata ait olmamak acıtıyordu.

"Film izlemek ister misin?"

Aklımı karıştıran sesini duyduğumda düşüncelerim geldiği hızla yok oldu ve yaklaşık birkaç saattir olduğu gibi tek düşünebildiğim Jungkook oldu.

"Çok isterim."

Yanağındaki minik gamzeyi ortaya çıkarana kadar gülümsedi. Aynı anda hem daha fazla gülmek hem de daha fazla ağlamak istedim. Yıllardır yaşamadığım şeyleri bir insanın sadece birkaç saatte yaşatması mantıklı gelmiyordu.

Jungkook ile çift kişilik yatağa uzandığımızda ve o bilgisayarı açtığında saatin kaç olduğundan habersizdim ama ekran kısık bir ışıkla aydınlanınca gözlerim sağ alttaki saati algılamakta güçlük çekti. Kalbim kulaklarımda atıyor gibiydi çünkü buradan gitmeme sadece 2 saat kalmıştı.

"Kısa bir şeyler izleyelim," diye mırıldandım. Sesimdeki gergin tonu anlamamasını umdum.

Ekranda bir şeyler oynuyordu fakat dikkatimi verdiğim söylenemezdi. Gözlerimi saatten çekemiyordum. Yarım saat geçtiğinde bile tek yaptığım Jungkook'a biraz daha yaklaşıp sıcaklığını hissetmeye çalışmaktı.

Yarın da bu yatakta uyanmak istiyordum.

Jungkook beni öperek uyandırır, filmi izlerken uyuyakaldığımı söyler ve sonra bana sarılırdı. Birlikte kahvaltı yapardık. Belki dışarı çıkardık.

Film bitene kadar beni hem huzursuz hem de mutlu eden hayaller arasında gidip geldim.

"Beklendiği kadar güzel değilmiş," dedi Jungkook bilgisayarı kenara kaldırırken. "ama ne zaman sana baksam tüm dikkatin filmdeydi."

Ayrılacağımız süreyi hesaplıyordum, diyemedim.

"Sanırım uykum geldi." Tekrar ve tekrar konuyu değiştirmeye çalışıp anlamamasını umdum. Yapabileceğim başka bir şey yoktu.

Kolunu üstümden atarak kendisine çekmesi ve sıkıca sarılması beklenmedikti ama hoştu. Gözlerini yavaşça kapatıp esnedi.

Bu görüntünün bile beni heyecanlandırması ne kadar saçmaydı. Şurada sadece dakikalar kalmıştı.

"İyi geceler Minnie."

Gözlerimin dolduğunu ondan saklamaya çalışarak arkamı döndüm. Onun açısından sorun yoktu çünkü Jimin yine onun yanında olacaktı ama ben nereye gideceğimi bile bilmiyordum. Nefes alamadığımı hissederken gözlerimi kapattım.

"İyi geceler... yıldız çocuk."

Kollarını sıkılaştırarak enseme dudaklarını bastırdı.

"Yıldız çocuk?" Sesi uykulu ve kısıktı ama bana ne hissettirdiğinden habersizdi.

"Gözlerin," dedim aynı şekilde. "yıldızların sadece geceleri gözüktüğünü sanırdım ama onlar her zaman gözlerindeymiş."

Sessizlik oldu, belki de bir şeyler söyledi ama uykum onu duymamı engelleyecek kadar hızlı bir şekilde geldi ve her şey silikleşti.

01.01.2020
HERKESE MUTLU YILLAR🎊🎊umarım geçen seneye kıyasla daha mutlu vakit geçirirsiniz💙

the sonely soul [jikook] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin