fourteen

5.6K 763 241
                                    

Birkaç ayı daha geride bıraktığımızın bilincinde yeni bir güne uyandığımda, Jungkook hemen yanımda kollarını bana dolamış derin bir uykudaydı.

Kısıkça esneyerek onun yattığı tarafa döndüm ve farkında olmadan yüzünü izlemeye başladım. Kemikli ve uzun ellerinden dövmeli kollarına, saç tellerinden kapalı olmasına rağmen yıldızlar gibi parlayan gözlerine, yanağındaki silik yara izine ve dudağının hemen altındaki minik benine kadar, sessizce ve dikkatlice onu izledim.

Uykusunun derin olduğunu bildiğimden bir elim yumuşak saçlarına uzandı, kahverengi saçları uzamış ve birbirine girmişti ama Jungkook böyleyken bile tatlıydı.

Onunla vakit geçirmek güzeldi. Yaptığımız konuşmasında gerçekten ciddi olduğunu anlamamı ister gibi her gün beni farklı yerlere götürmüş, ne istersem onu yedirmiş ve istediğim şeyleri yapmama izin vermişti. Belki bir bedene sahip değildim ama ruhen, gerçekten kendimi bulmuş gibi hissetmiştim.

Hiç tanımadığı ve hiçbir zaman yüzünü görme imkanının olmadığı birisine karşı bu kadar dikkatli ve nazik olması her gün ne kadar şanslı olduğumu düşündürürken aynı zamanda bir o kadar da üzüyordu.

Düşüncelerimin arasında kaybolmuşken elimin saçlarından yanağına indiğini fark ettim ama geri çekmek gibi bir harekette bulunmadım. Parmaklarım hafifçe minik yarasının üzerinde gezinirken bunun nasıl olduğunu düşünüyordum. Acaba bir gün anlatır mıydı? Aylardır burada olmama rağmen hakkında pek de bilgi sahibi olmadığımı yeni fark ediyordum.

"Ellerin neden buz gibi?" İrkilerek göz göze geldiğimizde yanağındaki elimi çekerek iki elimi de kendi sıcak ellerinin içine hapsetti ve sonra yaptığı çok normalmiş gibi gözlerini kapatıp uyumaya devam etti. Hepsi yaklaşık beş saniye içerisinde gerçekleşmişti ve bir an gerçekten ne olduğunu anlayamadım.

Gözlerim ikimizin arasındaki ellerimize indi. Kendi ellerimin Jungkook'un büyük elleri arasında görünmeyecek kadar minik olduğunu bir kez daha fark ettim ve kalbim garip bir şekilde hızlandı. Kendimdeki değişikliğe anlam veremiyordum ama son zamanlarda, Jungkook ne zaman böyle incelikler yapsa bir şekilde heyecanlanıyor, kalbim hızlıca atmaya başlıyordu.

Kalbimi yavaşlatmaya çalışarak gözlerimi kapattığım sırada son gördüğüm birbirine geçmiş ellerimizdi. Sonra Jungkook gibi uykuya daldım.

"Acaba seni uyandırmalı mıyım?" Uykuyla uyanıklık arasında bir fısıltı duydum.

Jungkook'un bir eli hala benim ellerimi tutarken diğeri yaklaşık birkaç saat önce o uyurken benim yaptığım gibi saçlarıma dokundu.

Uyurken bile ellerimizin ayrılmadığına mı yoksa saçlarıma dokunmasına mı şaşırmalıydım bilemedim ama yanlış bir şey yapmaktan korkarak gözlerim kapalı beklemeye devam ettim.

"Gerçek sen o kadar farklı ki," diye devam etti fısıldayarak. Uyandırmamaya karar vermiş olmalıydı.

"Benim bildiğim Jimin çikolatalı dondurma sever, ama sen sade seviyorsun. O kış ayından hoşlanırken sen ilkbaharı seviyorsun. Onunla bir sürü zıt düştüğümüz konu varken, senin sevdiğin neredeyse her şey benimkiyle aynı. Hangisinin daha iyi olduğuna karar veremiyorum." Bir süreliğine durdu. Nefeslerini yüzümde hissedebiliyordum ve bu yakınlık kalbimi tekrar hızlandırdı. "Her zaman zıtlıkların bizi tamamladığını düşünürdüm ama şimdi fark ediyorum ki karşındakiyle ne kadar çok ortak noktan olursa o kadar iyi anlaşıyorsun. Kafamı karıştırıyorsun ve bundan hoşlanıyor olmam her şeyi daha da karmaşık yapıyor. Sana bakarken onu görüyorum ama konuşma şeklin bile ondan o kadar farklı ki..." Tekrar durdu.

Saçlarımdaki ellerini yanaklarıma, burnuma ve dudaklarıma dokundurdu.

"Her şey aynı zamanda o kadar aynı ve bir o kadar farklı ki... Dokunduğum bu yüz ona aitken içerisindeki kişi sensin. Bununla nasıl başa çıkacağım ben?" Titreyen sesi kesildiğinde ve yavaşça benden uzaklaştığında korkarak nefesimi tuttum.

Ellerimizi ayırarak yataktan kalktı ve odadan çıktığını hissettim. Sıcak ellerinin yokluğunda tekrar soğumaya başlayan ellerimi kendime çekerken Jungkook'un hissedip sakladıkları için tekrar tekrar üzüldüm.

Bana her zaman mutlu yanını göstermişti ama içindeki asıl düşüncelerden kimsenin haberi yoktu.

23.05.2020
ben neden sürekli üzücü bölümler yazıyorum acaba... planlarımda yoktu böyle şeyler...

umarııım bu bölümü de beğenmişsinizdir🦄🦄 bekleyen birkaç kişi olduğunu görünce dayanamadım hemencik yazıverdim🤧💘

the sonely soul [jikook] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin