eleven

6.2K 807 293
                                    

Saniyeler büyüyüp dakikalara, dakikalar saatlere ve saatler de günlere dönüşüyordu. Gece ve gündüz yakalayamadığım kadar hızlı bir şekilde yer değiştiriyordu. Bir yerden sonra takip etmeyi bırakıp sadece o anı yaşamaya başladım.

"Uzun süre eve gelmediğim günü hatırlarsın," diye mırıldandı kısık sesiyle. Dövmelerinde gözlerimi gezdirirken başımla onayladım. Nasıl unutabilirdim ki?

"Diğer arkadaşlarıma söylemek konusunda aklına takılan şeyler olduğunun farkındaydım." Beni bu kadar kısa sürede çözmüş olmasına şaşırdım ama sessiz kalıp devam etmesini bekledim.

"Evde olmadığım zamanlarda onlarla birlikteydim ve aslında onlara her şeyi anlattım."

"Ne? Bunu bana şimdi mi söylüyorsun?" Gergin bir şekilde korkarak yüzüne baktım ama benim aksime oldukça sakindi.

"Bana açıklarken bile ne kadar zorlandığını gördüm Jimin. Bunu tekrar tekrar yaşamanı istemedim." Yüzünde bir gülümseme belirdi. "Ayrıca onlara borçlusun. Gelip seninle düzgünce konuşmamı isteyen onlardı. Onlar olmasa uzun süre daha eve gelemezdim. Taehyung tüm olayı bildiğinden anlatırken bana yardım etti. Onlardan bu kadar uzun süre sakladığımız için kızdılar ama hepsi seni burada tek bıraktığım için bana daha çok kızdı ve resmen evlerinden kovuldum." Gülümsemesi kahkahaya dönüşürken hala aynı ifadeye yüzüne bakmaya devam ettim.

Hepsi biliyordu. Hepsi. Günlerdir biliyorlardı ve kimse bana bir şey söylememişti. Beni kapı dışarı etmemişti.

"Jungkook," dedim dolan gözlerimle. Kolları etrafıma dolandı ve beni kendisine yasladı. "Ben sizi hak etmiyorum."

"Sana kalsa sen hiçbir şey hak etmiyorsun Jimin. Lütfen kendini bu kadar değersiz görmeyi bırakır mısın?" Burnumu çekerek biraz daha Jungkook'un sıcak bedenine yaslandım ve sessiz kaldım.

Bir süre birbirimize yaslı bir şekilde dursak da ortamdaki sessizlik kapının çalınmasıyla dağıldı ve Jungkook benden uzaklaştı.

"Ve... artık herkes her şeyi bildiği için çocuklar seni görmek istedi. Geleceklerini unutmuşum." Elleriyle saçlarını karıştırıp odadan çıkarken hiç de unutmuş gibi durmadığının ikimiz de farkındaydık. Bilerek yapmıştı. Onların geleceğini bilseydim ne kadar gerileceğimi ve kendimi odaya kilitleyeceğimi ikimiz de biliyorduk. Beni sadece 3 ayda bu kadar tanıması inanılmazdı.

"Jimin'e benziyor aslında." Hoseok işaret parmağıyla hafifçe koluma dokundu. İlk kez beni görüyormuş gibi onların yanına gittiğimden beri garip bir şekilde incelemeye başlamıştı.

"Bakayım." Ellerini yanaklarıma bastırarak yüzümü yüzünün hizasında tuttu. Sanki ne kadar bakarsa baksın ikna olmayacak gibiydi ama bunu yaparken yüzünün aldığı ifade o kadar komikti ki gülmeden edemedim.

"Aa bu gülüyor da." Hoseok gözlerini kocaman açtı.

"Elbette gülüyorum Hoseok." Kahkaha atarak benim aksime ciddi yüzüne bakarken tüm gerginliğimin uçtuğunu hissettim.

"Jungkook bu konuştu." Hoseok yüzümü bırakıp şaşkınlıkla Jungkook'a döndü. "Üstelik adımı da biliyor."

"Bu kadar büyütme Hoseok. Size söylediğimde bile bu kadar şaşırmamıştın. Sakinleş." Herkes otururken Hoseok'un beni bir denek gibi incelemesi hepsini güldürmüştü. Ortamdaki gergin hava dağılmıştı ve herkes daha rahat görünüyordu.

Kimse üstüme gelmedi. Beni zorlamadı. Tüm gözlerin çaktırmamaya çalıştıkları bir ilgiyle üstümde olduğunun farkında olsam da hiçbir şey söylemediler. Beklediğimin aksine o gözlerde suçlama ya da kızgınlık yoktu. Hepsi saf bir merakla bana bakıyordu.

Derin bir nefes verdim. Aynı zamanda hem çok şanslı hem de çok şanssız hissediyordum ve bu suçluluk duygusunun asla geçmeyeceğinin farkındaydım. Her ne kadar üzgün olsam da artık bu bedenin sahibi bendim ve cidden yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

25.04.2020
birilerinin hala yazdıklarıma katlanıp okuyor olması çok garip hissettiriyor... ilk bölümler 100 oy oldu bile ve hala gerçek gibi gelmiyor AMA ÇOK MUTLUYUM ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM😭😭😭💙💙💙

the sonely soul [jikook] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin