seventeen

5.2K 728 304
                                    

Yol beklediğimden uzundu. Bir kere mola verdikten sonra açık tutmakta zorlandığım gözlerimle, Jungkook gibi başımı onun omzuna yaslayarak uykuya daldım.

"Jimin, geldik." Bir el önüme düşen uzun saçlarımı yüzümden çekti.

Başımı kaldırıp esnerken Jungkook tekrar saçlarımı önümden çekerek arabadan çıktı ve diğer herkes gibi benim de çıkmamı bekledi. Güneş bugün oldukça yakıcıydı ama geldiğimiz alanda ağaçlar o kadar sık ve uzundu ki güneşi kapatıyordu.

"Burası halka açık bir alan olduğundan biraz kalabalık olur," dedi Namjoon diğer arabadan çıkıp yanımıza gelirken. "Erken gelmemiz iyi oldu. Akşam olmadan çadırları halledelim."

Diğerlerine göre daha yavaş bir şekilde en arkada yürürken Jungkook düşünceli bir sesle, "Çadır kurmayı biliyor musun?" diye mırıldandı.

Etrafı incelemeyi bırakarak ona döndüm. "Sanırım hayır."

"Sanırım?"

"Yani... daha önce hiç böyle bir ortamda bulunmadığımı söylemiştim. İzlediğim şeylerden aklımda kalanlar yeterli olur mu? Yardım edebilirim."

"Sorun değil," dedi zaten uyumaktan birbirine giren saçlarımı biraz daha dağıtırken. "Sana öğretirim."

Kalan yolda konuşmadan diğerlerine yetişip kimsenin olmadığı sakin ve boş bir alan aramaya başladık. Açıkçası burası gerçekten de çok hoş bir yerdi. Havanın temizliği bile sizi oldukça mutlu hissettiriyordu.

"Burası ikimize uygun." Jungkook sırtındaki çantayı kısa çimenlerin üzerine bırakıp benim fikrimi sorarmış gibi kaşlarını kaldırdı.

"Ben ne anlarım ki..." Bir süre etrafıma bakındım ama çadır kurmak için iyi bir yer nedir hiçbir fikrim yoktu. "Sen iyi diyorsan öyledir."

Jungkook gülerek beni yanına çağırdı. "O zaman etrafı izleyeceğine buraya gel ve yardım et."

Çadır kurmak gerçekten zordu.

İlk seferim olduğu için demiyorum ama gerçekten bir tarafı yapıp diğer tarafa geçerken yaptığım yerler dağılıyordu ve bu kesinlikle benim suçum değildi.

Jungkook'un bundan oldukça keyif aldığı belliydi çünkü ne zaman sinirlensem gülmeye başlıyordu.

"Güleceğine yardım etsen daha çabuk bitirebilirdik!" Elimdeki demir çubuğu bırakıp diğerlerinin ne yaptığına bakmak amacıyla arkamı döndüm.

Taehyung ve Hoseok'un kalacağı çadır çoktan hazırdı bile. Seokjin'in getirdiği çadır ise bizimkilere göre oldukça büyük olduğundan Namjoon ve Yoongi üçünün beraber kalacağı büyük çadır için hala uğraşıyordu.

Jungkook aniden arkadan bana sarılarak yanaklarımdan öpmeye başladı.

"Sinirlenince komik olduğundan dolayı seni ciddiye alamadığım için üzgünüm." Gülmeye ve dalga geçmeye devam etti.

Yine de onu gülerken görmek beni de güldürdüğü için ona kızmak yerine bu sefer dikkatlice çadırı yapmaya devam ettik.

Çadırlarımıza çok da uzak olmayan mesafede bizim yaşlarımızda bir çocuk ve bir kız daha gelerek çadır kurmaya başladı. Sarışın kız bize bakıp arkadaşça el salladığında bir çeşit dejavu yaşıyor gibi hissettim çünkü yüzü oldukça tanıdıktı.

"Bir şey mi oldu?"

"Sanırım acıktım," diyerek Jungkook'u geçiştirdim ama bakışlarım ara sıra yanımızdaki çadıra kayıp duruyordu.

Çok garipti. Neden bana böylesine tanıdık gelmişti?

"Jimin!" Taehyung'un elini sallayarak bizi yanına çağırması düşüncelerimi dağıttı.

Güneş batana kadar yanımızda getirdiğimiz yemekleri hazırlayarak ağaçların yanında bulunan masalara koyduk. Hepimiz bir şeyler getirdiği için oldukça çok yemeğimiz vardı ve yemekleri görene dek hepsini yiyebilecek kadar aç olduğumu fark etmedim bile.

Akşam yemeği oldukça eğlenceli geçti. Bu, benim bu bedende olduğum süreçte hepimizin beraber olduğu ilk yemekti.

"Fazladan kalan yemekleri yanımızdaki çadırlara verelim mi?"

Hoseok'un ortaya attığı fikirle geriye kalanları alıp masadan kalkarken Jungkook'un arkasından gittiği yere takip ettim. Yanımızdaki çadıra doğru yürüyordu.

Sarışın kızın olduğu yere.

Çadırdan çıkan çocuk gülümseyerek Jungkook'un uzattığı tabağı alırken sarışın ve mavi gözlü kız da bana yaklaşarak aynı şekilde gülümsedi ve elimdeki tabağa uzandı. Yabancı olduğu buradan anlaşılıyordu.

Her şey yavaş çekimde gibiydi. Kız tabağa uzandı ve tam o sırada kolundaki silik kesik izlerini gördüm. Neden tanıdık geldiğini anladığımda büyüyen gözlerimle olanları anlamaya çalışıyordum.

Sarışın kız bozuk bir dille "Ben Emma," diye mırıldandı.

İntihar etmeye çalışan kız tam karşımda duruyordu.

25.06.2020
merhaba! hatırlar mısınız bilmem ama jimin ilk bölümde bedenine girdiği birkaç insanı sayarken isimlerin arasında emma da vardı ve daha sonrasında jungkooka girdiği bedenlerden bahsederken intihar etmek isteyen bir kızdan bahsetmiş onun için psikolojik yardım almaya çalıştığını anlatmıştı. 👀

umarım hoşunuza giden bir bölüm olmuştur çünkü 3 bölüm sonra bu fice veda ediyoruz...

güzel bir akşam geçirin!💖💖

the sonely soul [jikook] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin