"Bugün fazla mutlu gözüküyorsun. Sebebini sorabilir miyim ?"
Jungkook, Jongin ona seslenene kadar yüzündeki büyük gülümsemeden bir haberdi. Dün ismini bile yeni yeni öğrendiği Taehyung'la uzunca sohbet etmişti. Jungkook'un iş çıkışı Taehyung ona, onu arabasıyla evine bırakmayı teklif etse de, Jungkook bu kadarını kaldırabileceğini düşünmediği için kibarca reddetmişti.
Sabah daha erken saatlerdi ve Jungkook yüzündeki aptal gülümsemeyle dünü hayal ederek kendisinden geçiyordu. "Euphoria" demişti Jungkook tek kaşını kaldırıp ona bakan Jongin'e dönerken.
"Nedir bilir misin ?" Diye ekledi ardından. "Kendini aşırı derecede mutlu hissetmek" Jongin mırıldanarak önüne döndü. Küçük olanın ona tam cevap vermeyeceğini biliyordu.
"Evet hyung. Sanırım euphoria artık bende de var" diyerek kafasını tezgaha yerleştirdiği kollarına koydu. Jongin kafasını iki yana sallayarak elindeki kahvesini yapmaya devam etmişti. Küçük patronu bu aralar fazla garip davranıyordu.
Kapıdan zil sesi gelse bile, Jungkook kafasını kaldırmadan gözlerini kapalı tutmaya devam etti. Bugün hiç çalışası yoktu ve tüm enerjisini akşam beklediği beden için hazırlayacağı kahveye harcamak istiyordu.
"Patron ikinci masaya az sütlü kahve" Jungkook Youngjae'nin dedikleriyle, kafasını hızla kaldırmış ve ikinci masaya bakmıştı. Beklediği beden fazlasıyla erken gelmişti ve Jungkook şaşırmadan edememişti. Her zaman aynı saat ve dakikada gelen beden neden şimdi erken gelmişti ki ?
Taehyung'un da telefonundaki gözleri aniden Jungkook'u bulduğunda, Jungkook ne yapacağını şaşırmıştı. Taehyung kaşlarını kaldırarak gülümsemiş ve Jungkook'a el sallamıştı.
Jungkook da zoraki şekilde gülümseyerek sallamak için elini kaldırdı yavaşça. Taehyung elini indirip tekrar telefonuna döndüğünde, Jungkook aniden yerinden fırlayarak çekirdeklerin olduğu kısma geçti. Zamanı kısıtlıymış gibi hissediyordu ve eli ayağına dolaşıyordu.
"Ne oldu buna şimdi ?" Baekhyun elinde kuruladığı bardakla tezgahta bir şeylerle uğraşan Jongin'in yanına geldiğinde, Jongin sinirle omuz silkti. Jungkook'un özellikle o müşteriye karşı böyle davranması canını fazlasıyla sıkıyordu.
Jungkook en sevdiği iki farklı kahve çekirdeklerini birlikte ezerek farklı bir tat yaranması için birkaç malzeme daha ekledi onlara. İlk defa böyle bir şey yapmıyordu elbette. Ama ilk defa heyecanla böyle bir şey yapıyordu.
Kahveyi sorunsuz şekilde hazırladıktan sonra, sütün az olmasına dikkat ederek döktü yavaşça. Dalgavari şekiller kahvenin üzerinde oluşurken, Jungkook'a huzur geliyordu. İş hayatı boyunca en sevdiği ilk, normal hayatı boyuncaysa en sevdiği ikinci manzaraydı. Eh, ilkte elbette Taehyung duruyordu.
Kahve tamamen hazır olduğunda, elini önlüğüne silerek yandaki tepsiyi aldı ve bardağı tepsiye yerleştirdi. Dikkatle tepsiyi eline alıp hızlı adımlarla sevdiği bedene doğru ilerlemeye başladı. Onunla yine konuşmak için fazlasıyla heyecanlı hissediyordu.
"Hoşgeldin !" demişti yüzündeki büyük gülümsemeyle. Fazlasıyla özgüven edinmişti ve bundan oldukça memnundu. "Hoşbuldum" Taehyung telefonunu kapatarak yanına koyduğunda, Jungkook tepsiyi masaya yerleştirdi.
"Nasılsın hyung ?" Jungkook tepsiyi iki eliyle bacaklarının önünde tutarken sormuştu şirince. "Yorgun" demişti Taehyung kalın olsa bile opera sahnelerindeki insanları kıskandıracak sesiyle. "Sen peki ?"
Jungkook onun sesindeki yorgunluğu bile sezmişti. Sadece kafasını iyi olduğuna dair salladığında, Taehyung'un "Otursana" demesiyle etrafa bakındı bir süre. Erken saatler olduğu için pek müşteri yoktu. Bu yüzden birkaç dakika büyük olanla konuşabilirdi.
"Bugün neden erken geldin ?" Merakla sorduğunda, Taehyung yorgun bakışlarını ona çevirdi. "Dün geceyarısı işten aradılar. Birini acil şekilde ameliyat etmem gerekiyordu ve biraz uzun sürdü" Jungkook'un ağzı şaşkınlıkla açıldığında, diğeri devam etti.
"Gece geç uyuduğum için yorgunum. Bu yüzden müdürüm bana bir günlüğüne işe çıkmamam için izin verdi. Ben de senin kahvenden içip kendime gelmek istedim" Jungkook kaşlarını kaldırarak onayladığında, "Sen doktor musun ?" Diye saçma bir soru yöneltti.
Dün onun işi hakkında soru sormaya zamanı olmamıştı ve şimdi doktor olduğunu duyduğuna fazla şaşırmıştı. Bunu beklemiyordu. Taehyung'un şirkette müdür ya da sekreter gibi bir pozisyonda çalıştığını düşünüyordu oysa ki.
Taehyung gülerek kafasıyla onayladığında, kahveyi alarak bir yudum almıştı. "Nasıl olmuş ?" Jungkook kollarını masaya koyarak öne doğru eğildi. "Fazla güzel" Jungkook mutlulukla
gülümserken, kahvesinin beğenildiği için değil de, Taehyung tarafından beğenildiği için seviniyordu."Sanırım şu ana kadar en sevdiğim koku kahve kokusu" Taehyung konuştuğunda, Jungkook dalmış olacak ki, irkilerek ona baktı. "Peki seninki ?" Jungkook için bu soruyu düşünmeye gerek yoktu.
Onun kokusu en sevdiği kokuydu şüphesiz. Ancak bunu söyleyemeyecek kadar çıkmazda ve acizdi Taehyung'a karşı. "En sevdiğim koku söyleyemeyeceğim ve tanımlayamayacağım kadar mükemmel bir koku hyung"
Taehyung şaşırdığında, Jungkook yutkundu. Tanınlamak zordu ve başaramıyordu da. Ancak Taehyung'un devam etmesi için beklenti dolu bakışlarına dayanamadan devam etti küçük olan.
"Hayatımı adadığım ve eşini bulamayacağımı düşündüğüm tek koku kahve kokusuyken, beni yanıltan bir koku bu" dudaklarını yaladıktan sonra devam etti. "Onun kokusu"
Var mı lan sizi böyle seven
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jєσn's Cαfé ✟ Tαєкσσк ✔
Fanfic❝ Jeon Jungkook, küçük kafesine sürekli gelip onun kahvesini içen müşterisine en güzel kahvelerini yapar ❞