t̶h̶i̶r̶t̶e̶e̶n̶

15.3K 1.6K 430
                                    

Sanırım artık yeni textli hikayem olan 'l love u'-ya daha fazla odaklanacağım. Ficin sonunu çoktan uyarladım ve yazmak için sabırsızlanıyorum. Bence gidin siz de bir göz atın :)



"Bugün bir yerlere gidelim mi Youngjae?" Jeongyeon bir yandan bardakları kurularken, diğer yanda da yanında bulaşıkları yıkayan Youngjae'yle konuşmaya çalışıyordu. Jungkook'sa hiçbir şey söylemeden yanda kahve yaparak sakince onları dinliyordu. "Üzgünüm Jeongyeon," Youngjae sesindeki mahçupluğu gizletmeden konuştuğunda, Jungkook göz altından onları izliyordu."Bugün sevdiğim kıza açılacağım. Bu yüzden onunla bir restoranda görüşmeyi planladık"

"Oh, anlıyorum" Jeongyeon üzgünce gülümsedi ve kafasını indirerek işine devam etti. Jungkook derin bir nefes alarak kendi önüne döndü. Genç kıza fazlasıyla üzülüyordu, ancak Jeongyeon'un bazen etrafına da bakması gerekiyordu. Onu seven çoğu kişinin olduğuna emindi. En azından onlardan birine şans verebilirdi. Kim bilir, belki onlarla daha da mutlu olurdu.

Jungkook derin bir nefes alarak odaklandığı kavhe çekirdeklerinden kafasını kaldırdı. Taehyung'un bugün ameliyatı vardı ve işinin bu sefer fazlasıyla yorucu ve zor olacağını söylemişti. Geç geleceği de belirtse bile, Jungkook onu sonuna kadar beklemeye kararlıydı.

Gözleri masalara kaydığında, masalardan birinde oturmuş gülerek konuşan Jongin'i, geçen gün üzerine kahve döktüğü adamla birlikte görmesiyle kaşlarını çattı. Jongin kolay kolay başkalarıyla gülüşmezdi. Genelde kendisine sadece küçük gülümseme ya da tebessümler bahşedilirdi Jongin tarafından.

Ancak Jungkook biraz mutluluk duygusu seziyordu kendisinde. Jongin'in ona karşı olan duygularını yavaş yavaş sezmeye başlamıştı bile, ancak ona karşılık vermemesinin Jongin'i fazlasıyla üzdüğünü bildiğinden, başkalarıyla konuşup eğlenmesi onu mutlu ediyordu. 'En azından artık suratı asık değil' diye düşünerek işine döndü.

"Bana bir bardak az sütlü kahve lütfen" Jungkook tezgahın diğer tarafından duyduğu tanıdık sesle kafasını hızla kaldırmış ve bir kolunu tezgah masasına yaslayan sevgilisini görmüştü. Saçları artık maviye dönmüştü ve Jungkook ağzının yavaştan açılmasına engel olamıyordu.

"Jungkook?" Taehyung ona şaşkınca bakan sevgilisinin önünde elini şıklattığında, Jungkook irkildi. "Sen bu şekilde dışarı mı çıktın şimdi?" Esmer olan kendisine yöneltilen soruya şaşırsa da, belli etmeyerek kafasını salladı. "Sevgilimin yanına gelmek için dışarı çıkmam gerekiyordu"

"Ama acil ameliyatın vardı, nasıl-" Taehyung işaret parmağıyla sevgilisinin dudaklarını kapattığında, Jungkook susmak zorunda kalmıştı. "Sadece küçük bir oyundu meleğim" Jungkook kaşlarını çattığında, Taehyung elini çekerek devam etti. "Sana sürpriz yapmak istedim. Yoksa beğenmedin mi?" Bu sefer dudak büzen taraf Taehyung olduğunda, Jungkook hızla kafasını iki yana salladı.

"Tabii ki beğendim. Tanrım, Taehyung mükemmel gözüküyorsun" Taehyung sevgilisinin beğenmeme olasılığı yüzünden tereddütle saçını boyasa da, Jungkook'un heyecanla beğendiğini belirtmesi Taehyung'u hiç olmadığı kadar mutlu etmişti. "Ama bu halde dışarı çıkman hoşuma gitmiyor"

Kollarını göğsünde birleştirdiğinde, Taehyung onun bu hallerine kıkırdadı. "Seni, kafana poşet geçirerek dışarı çıkarmak isteyen birine bunu demen fazla garip değil mi?" Jungkook kollarını çözerek "Sen ciddi misin ?" diye neredeyse bağırdığında, kafedeki çoğu gözlerin onlara doğru dönmesiyle kafasını utançla eğdi. Taehyung'sa kahkaha atarak elini uzatmış ve dudağını büzen sevgilisinin saçlarını karıştırmıştı.

"Hadi bana günümü güzelleştiren kahvenden yap biricik sevgilim" Jungkook Taehyung'dan duyduğu 'sevgilim' kelimesine adetâ erirken, kafasını salladı hızla. "Lütfen masanıza geçin bay Kim" Taehyung alt dudağını ısırarak kafasını sallamış ve flörtüz bir tavırla Jungkook'a göz kırptıktan sonra masalardan birine geçmişti. Jungkook'sa kıkırdamış ve işine devam etmişti. Güzel kokulu sevgilisine görüp görebileceği en güzel kahveyi yapacaktı.

"Taehyung" Jungkook yüzüne temas eden serin havaya, giydiği şişme balona benzeyen yağmurluğuna rağmen üşüyen bedeni alışırken, kafasını yanında oturmuş mavi saçları etrafta süzülen bedene baktı. Güneşli hava çoktan mavi rengini, siyah karanlığa devretmişti. "Hmm" Taehyung oturdukları bankın önünden geçen büyük nehirden gözlerini çekmeden mırıldandı.

"Ailen nerde?" Jungkook uzun zamandır merak ettiği soruyu sonunda cesaret edip sorduğunda, Taehyung'u üzecek şeyler sormamaya çalışıyordu. Ancak Taehyung onun sevgilisiydi ve onun hakkında bir takım şeyler bilmek hakkıydı.

Uzun süre Taehyung'dan cevap gelmediğinde, Jungkook kafasını önüne çevirerek uzatmamayı seçti. Büyük ihtimâlle söylemek ya da konuşmak istemeyeceği şeyler yaşamıştı. "Ben daha sekiz yaşımdayken öldüler" Jungkook'un gözleri istemsizce büyürken, kafasını nehri izleyen bedene çevirdi istemsizce.

"Anlatmak istemiyorsan, seni anlarım Taehyung" Taehyung masumca konuşan çocuğa karşı istemsizce gülümsemiş ve sonunda kafasını çevirerek kahve renkli perçemleri arasından büyük gözlerle onu izleyen bedene bakmıştı. Ellerini siyah ceketinin ceplerinden çıkararak, küçük olanı kendisine çekmiş ve kafasının kendi göğsüne yaslanmasını sağlamıştı.

"Trafik kazası geçirdiler," Taehyung'un sesi kısık çıkmıştı ve Jungkook bu konuyu açtığı için şimdiden pişmanlık duyuyordu. "Bir gün sonra olacak doğum günüm için hediye almaya çıkmıştılar, ancak dönüşte-"

Burnunu çekmesiyle lafı kesildi. Ağladığı için değil de, soğuk yüzünden akıyordu burnu. "Dönüşte kamyona çarparak olay yerinde şoka girmiş ve hayata tutunamamışlar" Jungkook ne diyeceğini bilmiyordu. Zaten diyecek pek bir şey de yoktu.

Kendi ailesi şehir dışında mutlu şekilde yaşıyorken, arada onlarla konuşuyor, ancak konuştuktan sonra onlara karşı duyduğu özlemi ikiye katlanıyordu. Taehyung'unsa daha küçük yaşlarında böyle bir travma yaşaması ve aile şefkatinden uzak kalması fazlasıyla can sıkıcı ve üzücü bir durumdu. "B-ben üzgünüm-"

"Büyükannem büyüttü beni bu yaşıma kadar" lafı kesilen Jungkook, fazlasıyla cana yakın olan yaşlı kadının Taehyung'u büyüttüğünü biliyordu ancak olayları hiç bu şekilde düşünmemişti.

"Ve sanırım," Taehyung Jungkook'u yavaşça kendisinden uzaklaştırarak yüz yüze gelmelerini sağladı. Yüzleri arasındaki mesafe fazlasıyla kısıtlıydı ve havanın soğuğuna karşı bir birlerini sıcak nefesleriyle ısıtıyorlardı. Yüksekte parlayan ay ışığı ve akan nehirin sesi etrafta en güzel melodi misâli yankı yaparken, Taehyung diğer bedenle dudaklarını birleştirmeden önce fısıldadı. "Yeni ailem sensin sevgilim"


Jongin konusundaki alternatiflerden biri, Jongin işten ayrılarak şehirden taşınacaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Jongin konusundaki alternatiflerden biri, Jongin işten ayrılarak şehirden taşınacaktı. Ama ne demiş atalarımız, bir Allahtan bir de linçten korkun.

Jєσn's Cαfé ✟ Tαєкσσк ✔ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin