t̶e̶n̶

16.2K 1.8K 957
                                    

Se se la la am am. MinnoşGguk içeren soft bir taegguk oneshot yayınladım. İsmi Art Deco. Bir bakın bence :)






Taehyung'un garip davranışlarının üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti. Jungkook'un resmi olarak çöküşünün üzerinden bir hafta. Ancak Taehyung o günden sonra kafeye gelmemişti. Neden böyle olduğunu bilmiyordu Jungkook. Nerede yanlış yaptığını bilmiyordu.

Acaba kahvesini mi beğenmemişti? İçtiği kahvenin tadını sevmediği için bir daha Jungkook'un kafesine gelmemeyi mi seçmişti? Jungkook'un aklını kurcalayan tüm sorular bundan ibaretken, eğer cidden sebepleri buysa onun için tüm kahve tarfilerini değiştirebilirdi.

"Fazla kötü gözüküyorsun" Jungkook oturduğu sandalyede duyduğu sesle irkilirken, yanındaki sandalyede yerini alan Jongin'e baktı.

Bir şey söyleme ihtiyacı duymadan sadece kafasını sallayarak önüne döndüğünde, Jongin'in sıkıntılı bir nefes verdiğini duymuştu. "O mu üzdü seni?" Jungkook günlerdir ağlamasına rağmen, yine çıkmak için çabalayan göz yaşlarına aldırmadan tekrardan kafasını salladı.

"Gel buraya" Jongin onu omzundan tutarak kendisine çekmiş ve kafasını göğsüne yaslamıştı. Jungkook'un, onun kalbini kabul etmeyeceğini bilse bile, sırf onu görmek için onun kafesinde işe başlamıştı. Başkasını sevdiğini bilmesine rağmen, onu bir gün bile olsa görmek için kafeden asla ayrılmadı. Şimdiyse o başkası için göz yaşı dökerken onu teselli etmek gurur kırıcıydı, ancak Jongin sevdiği adam için bunu bile göze alabilirdi.

"Beni sevdiğini sanmıştım" küçük olanın fısıltıyla çıkan kırık sesi, ağladığının kanıtıyken, Jongin sadece yutkundu. Kendisi de onunla aynı acıyı paylaşıyordu. Jongin aylardır bu acıyı yaşıyorken, diğerinin bir hafta içinde buna dayanamayıp çökmesi adaletsizliğin kanıtıydı. Aşkta kesinlikle adalet yoktu.

"Ancak sevmiyormuş, a-arkadaş olarak görüyormuş" Jongin sessizce onu dinleyerek eliyle sardığı omzu üzerinden onun kahverenkli saçlarını okşuyordu yavaşça. "Kokusuna ne de güzel bağlanmıştım oysa ki"

"Baksana, kaç gündür buraya gelmiyor bile," Jungkook burnunu çekerek yumruk yaptığı eliyle gözlerindeki yaşı temizledi.
"Yüzümü bile görmek istemiyor demek ki" Sona doğru sesi kısılmış ve seslice ağlamaya başlamıştı. Jongin'se sadece onu dinliyor, sevdiği bedenin acısını paylaşmaya çalışıyordu.

"Seni üzmesine izin vermemelisin Jeon" Jongin sonunda konuşmayı başardığında, eli onun saçlarından aşağı inerek ağlamaktan kızarmış yanağını bulmuştu. Sıcak yanağı okşarken, devam etti sakin ses tınısıyla. "Bazen her şey istediğin gibi ilerlemez. Bu yüzden çoğu şeyi sen ilerletmek zorunda kalırsın. Bunu yapmak zor biliyorum ama,"

Jongin duraksadı. Ne derse desin, küçük olan onun sevgisi anlamayacaktı. "Yapman gerek tek şey, aşk tarafından kör olan gözlerini açmaya çalışarak etrafına bakınmak. O zaman çoğu şey daha kolay olabilir"

"Ne demek is-" Kapıdan gelen zilin sesiyle, Jungkook sıçradı. Arkaları kapıya dönüktü bu yüzden kimin geldiğini görmemişlerdi. "Kapalıyız efendim"

Arkasını dönmeden önce söylediği tek şey buydu. Arkasını döndüğünde gördüğü bedenle ne hissedeceğini şaşırmıştı. Korku, heyecan, tekrardan ağlama hissi ve en ağır basanıysa, koca bir boşluk.

"Jungkook konuşmalıyız" Dağınık saçları ve giydiği sıradan kiyafetleriyle bile mükemmel gözüküyordu esmer olan. Ancak Jungkook en çok onun dediklerine odaklanmıştı.

"Jungkook az önce kapalı olduğumuzu belirtti." Jongin oturduğu sandalyeden kalktığında, Jungkook gergin havayı sezmiş ve o da ayağa kalkarak Jongin'in kolunu tutmuştu onu sakinleştirmek amaçlı. Jongin'in onu korumak istediğini biliyordu, ancak bazı rayları yerine oturtmak gerekiyordu.

"Aramıza girmemeni tavsiye ediyorum" Taehyung gözlerini bir an olsun Jongin'in Jungkook tarafından tutulan kolundan çekmeyerek dişlerinin arasından konuştu. "Ya girersem?" Taehyung gözlerini ukalaca tavırlar sergileyen bedene çevirdiğinde, dudaklarını yaladı. "Peki girmene izin veren kim?"

Jungkook'un "Yeter" demesiyle ikili gözlerini bir birinden çekmese de, en azından susmuşlardı. "Jungkook," Taehyung az öncekine nazaran daha yumuşak şekilde konuşarak beyaz tenliye döndüğünde, onun yaşlı gözlerini görmek içinden bir şeyler kopardı. "Söz veriyorum, sadece birkaç dakika sürecek."

Jungkook kararsızlıkla kafasını çevirmiş ve tek kaşını kaldırarak onu izleyen Jongin'e bakmıştı. Taehyung'la giderek Jongin'i ezmemesi gerektiğini biliyordu, ancak Taehyung'un yapacağı açıklamayı duymayı da çok istiyordu.

"Sadece birkaç dakika" Jungkook Taehyung'a döndüğünde, Taehyung hızla kafasını salladı. "Sadece birkaç dakika" onun dediklerini tekrar ettiğinde, Jungkook Jongin'un kolunu bırakarak ona doğru ilerledi.

Taehyung yanına gelen bedenin elini tereddüt ederek tuttuğunda, olumsuz bir yanıt almamasına sevinerek onu yavaşça çekiştirmiş ve dışarı çıkarmıştı. Jungkook için arabanın yolcu koltuğunun kapısını açtığında, Jungkook bir şey demeden arabaya bindi. Kendisi de sürücü koltuğuna yerleştiğinde, Jungkook içinden her şeyin daha da yokuşa gitmemesi için dua ediyordu.

Birkaç dakika önce Jongin'i ağlatacak kadar kırdığını bilmeyerek.




Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Jєσn's Cαfé ✟ Tαєкσσк ✔ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin