Naptım ben?

296 11 4
                                        

Allahım naptım ben? O bana ne dedi öyle?

"Ondan artık hiç bir şey istemiyorum." Bu ne demekti böyle yoksa eskiden bir beklentisi mi vardı? Bu işleri kime danışsam acaba keşke Ahmet okulda olsada ona sorsam. Ama Hakan abi bilir bu işleri bence o bunu halleder. Yarın arabada ona sorarım.

Ben: Kardeşim bugünlük önde oturabilir mi?

Halil abi: Nedenmiş bakalım bu? Son günler kendin değil de onun oturmasını istemen niye?

Ben: Annem istediği için Halil abi.

Halil abi: Tamam o zaman şimdi polis beklemez yolda.

Hakan abiyi de alıp yola çıktık. Hakan abi ile aramızda çok uzun  bir konuşma geçtiğini söyleyemem bu yüzden iş yine de bana kaldı.

Ona sormayı diliyordum.Ama aklıma Hakan abilerin oynadığı oyun geldi. Arkadaşlardan Esra'ya Eda'yıda aralarına alıp bir güzelce şişe çevirmece oynamalarını istedim ve benim sorumu onun sormasını uygun gördüm.

Etüt vaktinde bu işi halletmeliydim.Artık dayanamıyordum.Kimseye de anlatamıyordum. Esra bir şeyler sordu ama geçiştirmekle yetindim onu da.

Ben Eda'ya yapılmasını beklerken Tankut bize oyunu oynatmaya çalıştı. Benim korktuğum soru belliydi. Çünkü benimle dalga geçerlerdi.

Neyse benim yapacağım şeylerin hepsi cesaret ile ilgili olursa sorun çıkmazdı.

Oyun başladı Tankut ilk çeviren isimdi. Tevfik'e gelmişti. Gerçekten rahatladım ama eninde sonunda banada gelecekti.

Elbette ilk seçim doğruluk oldu ve sorulan soru sınıftan kime aşık olurdun olsaydın diye bir şeydi. Rastgele bir isim söyledi.

Ve bu oyun bir iki el daha döndükten sonra sıra bana geldi. İlk defa ben cesaret demiştim. Cesaret ile ilgili sorular kaytarılmaya daha yatkın sorular olurdu genelde.

Ama gelen soru cidden çok saçmaydı diyebilirim. "Okulun oradaki yüksek basamaktan aşağıya atlayacaksın"

Kabul ettim tabiki.Ve zamanı geldiğinde atladım da o günden sonra sınıfçak düzenli olarak oradan aşağıya çimlere atlar olduk.

Neyseki oyun çok uzun sürmedi ve bir daha bana sıra gelmedi.

Etüt bitimi eve dönecektik ve vedalaşma vaktiydi ki bir arkadaş bana asla tahmin edemeyeceğim bir şey sordu. "Senin cesaret demene sebep olan Eda mı? "

Şok oldum o da ne demekti öyle? Onun nereden haberi olabilir? Artık iyice dibe batıyordum.Ahmete danışıp onun da fikrini almam en iyisi olurdu bence.

Bir gün sonra Ahmet'in evine gittim. Ayşe teyze kapıyı biraz geç açtı ve Ahmet'in evde olmadığını söyledi. Camiye gitmiş babasının yanına.Bende gittim tabi.

Ahmet'e olanları anlattım. Benle tabiki haklı olarak dalga geçti. Ama sonrasında sanırım ciddi olduğumu anlamış olsa gerek ki gülmeyi bıraktı. Önce tanıştırma mı istedi ama ben reddettim nedensiz yere. Artık kendimi gerçekten rahatlamış hissederim diye umuyordum.Ama bana Ahmet yetmedi. Mehmetler, Mahmutlar ve diğer niceleri duymalı bunu özellikle de o ama istemiyor fikrine dayanamazdım.

Esra'yı da birkaç gündür görmemiştim. Neler oldu son derece merak ediyordum.

Ama ailem küçüğüm diye bana telefon almamıştı. Arayamazdım.O yüzden bizim eve gelmesini beklemek zorundaydım.

Geldiğinde ise bana her şeyi anlatmasını istedim.Neler oldu? Ne dedi? Kimin ismini verdi? Esra'ya heyecandan kapının yanında sordum soruları ama annem nasılsa anlam veremedi söylediklerime.Esra anlatmaya başladı.

"Eda'yı oyun oynamaya gerçekten çok zor ikna ettim. Herkes oynayalım dedi ama o istemedi başlangıçta ama sonunda o da kabul etti ve oyuna başladık.Biraz zaman geçtikten sonra sıra ona geldi. Doğruluğu seçti.Ben de kimseye fırsat bırakmadan Eda'ya sormak istediğin soruyu sordum. Eda herkes gibi utandı ve uzun süre düşündükten sonra senin adını verdi."

Senin içinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin